Anayasa değişiklikleri, kadına eşitlik mi getiriyor?

Geçtiğimiz günlerde mecliste yapılan anayasa değişikliği oylamalarında, “Kanun önünde eşitlik” başlıklı madde “Bu maksatla alınacak tedbirler, eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz.

Çocuklar, yaşlılar ve özürlüler ile harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz” ibaresiyle tamamlandı ve mecliste 336 oyla kabul edildi. bir çok alanda ‘kadına pozitif ayrımcılık’ geliyor diye sunulan bu maddeyle birlikte bir kez daha “AKP tarzı eşitlik söylemleriyle” karşı karşıya kaldık.

AKP tarzı eşitlik söylemleri diyoruz; çünkü AKP, iktidarının ilk yıllarından beri, muğlak “eşitlik”, “fırsat eşitliği” gibi ifadelerle bir çok alanda “kadınlar için” söylemini sürdürerek bir takım yasa değişiklikleri yaptı. Oysa sözde bu eşitlik pratikte, örneğin SSGSS yasasıyla kadının ev içinde harcadığı emeğini görmezden gelerek erken emeklilik hakkının gaspedilmesi anlamına geldi. Bu yeni Sosyal Güvenlik Yasası’yla beraber, kadınların babaya bağlı sağlık güvencesi gibi hakları geri alınırken, bir yandan da yasanın kapsamının daraltılmasıyla, ev kadınları, ev eksenli ev işi ve bakım hizmetlerinde çalışan kadınlar, tarımda, genelevlerde çalışan kadınları sosyal güvenlik sisteminin dışına itti.

AKP iktidarı, neoliberal politikaları bilhassa kadınların çalıştığı esnek iş kollarında uygulama çabasındayken, öte yandan “yuvayı yapan dişi kuş- anne” söylemleriyle kadını iki kez sömürüyor.

Pozitif ayrımcılık ve fiili eşitlik

Pozitif ayrımcılığı, toplumda, ezilen ya da ikincil konumda olan gruplara karşı uygulanan ayrıcalıklar olarak tanımlarsak, kadınların tüm alanlarda, erkeklerle eşit muameleyi görmesi için bu türden uygulamalar şüphesiz gereklidir. Zira kapitalist sistemde genel bir kadın-erkek eşitliği adına kadınların cinsiyetlerinden ötürü karşılaştıkları toplumsal eşitsizlik yok sayılmaktadır. Bunun için pozitif ayrımcılığı anayasayla güvence altına almak çok önemlidir. Ne var ki yeterli değildir. Diğer “cinsiyetsiz” sanılan ama erkek egemenliğini pekiştiren yasaların da yeniden düzenlenmesi gereklidir. Örneğin, kadın cinayetlerinde “namus” gibi ifadelerle haksız tahrik indirimine sebep olan yasalar, kadına yönelik şiddetin yaptırımını şikayete bağlayan, ceza indirimine götüren hükümler…

Öte yandan pozitif ayrımcılığın, yalnızca anayasada siluetinin olması da yeterli değildir. ‘Yasal eşitlik’ doğrudan “fiili olarak eşitliği” sağlamamaktadır. Devletin kadın erkek arasında fiili eşitliğin sağlanması için yalnızca göstermelik değil, bunu hayata geçirecek düzenlemeleri de yapması gereklidir. Örneğin,

– Ücretsiz ve nitelikli çocuk ve yaşlı bakım merkezlerinin kamusal bir hizmet olarak herkese sağlanması,

– Yalnızca yeni doğum yapan kadının değil, kocasının da ücretli babalık izinlerinin olması,

– Tüm işyerlerinde kreş hizmetlerinin olması,

– Üreme sağlığı konusunda ücretsiz hizmet, gebelik ve doğum sonrasında destekleyici programlar sunulması,

– Kürtajın, en uygun koşullarda, ilk başta kadın sağlığı gözetilerek ve kadının rızası dışında bir onay aranmaksızın, devlet hastanelerinde ücretsiz olarak yapılması, sayılacak düzenlemelerden yalnızca birkaçıdır.

Bu düzenlemeler olmaksızın yapılan değişiklikler AKP’nin göstermelik icraatlarından biri olacaktır.

Yorumlar kapalıdır.