Hint köylüsü ancak Hint işçisine katılarak kazanabilir

Mart ayının başları, 50 bin civarında Hindistanlı topraksız köylünün, 18 milyonluk bir nüfusa ev sahipliği yapan Bombay şehrinin meclisinin önüne doğru başlattıkları 180 km’lik bir yürüyüşe tanıklık etti. Söz konusu köylüler, onlarca seneden beri üzerinde çalıştıkları tarım arazilerinin kendilerine dağıtılmasını talep ediyor. Bu arazilerin ciddi bir bölümü kilisesinden camisine kadar dini kurumların mülkiyeti. Hükümet bu arazileri kamulaştıracağı sözünü vermiş olsa dahi bu sözünü yıllardır yerine getirmiyor; üzerine, normalde köylüye tanınan devlet kredilerinin de verilmemesi şeklindeki bir kararı iki sene önce meclisten geçirmiş oldu. Bugün için Hindistan kırlarının yalnızca bir gündemi mevcut: kıtlık!

Topraksız köylülerin bu seferberliği, toplumsal çapta birtakım eşitsizlikleri daha gündeme getirdi. Köylü seferberliğinden birkaç gün sonra sayıları 40-50 bin arasında değişen demiryolu işçileri de parlamentonun önüne yürüdü. İşçiler burada, ulusal çalışma programının geri çekilmesini ve asgari ücretin 270 dolardan 400 dolara çıkarılmasını talep ettiler. Program uyarınca maaş kesintileri artacak ve mesai saatleri esnekleştirilecekti.

Seferberlik halindeki Hint köylülerinin siyasal önderliği Tüm Hindistan Kisan Sabha (AIKS) isimli antifeodal ve antikapitalist bir köylü örgütlenmesindeydi. AIKS politik olarak Hindistan Komünist Partisi-Marksist’in programına bağlı. Hükümet ve AIKS yetkilileri 12 Mart günü üç saat süren bir toplantı aldılar. Toplantı sonunda hükümet yetkilileri su kullanımından toprak dağıtımına, kredi yardımlarından fiyat politikalarına kadar topraksız köylülerin taleplerinin bir bölümünün kabul edildiğini açıkladı. Hükümetin bu kabulü uzatmalı bir süreci (6 ay) öngörüyor ve aslında, talepleri yalnızca kısmen gerçekleştireceğini de belirtiyor.

Topraksız köylülerin hükümetin mülkiyet kanunlarına karşı başlatmış olduğu bu mücadele, kentli öğrencileri, işçileri ve kırda istihdam edilen sağlık emekçilerini kendi talepleri doğrultusunda seferber etti. Ancak kazanımlara ve seferberliklere rağmen pek çok sorun sürüyor.

Örneğin AIKS, hükümetle yaptığı sözleşmeyi köylülere danışmadan, kapalı kapılar ardında imzaladı. Bunun yanı sıra AIKS, tarihi boyunca defalarca, Hindistan’da Zamingar ve Jagir isimleriyle anılan feodal toprak dağıtım gelenekleriyle işbirlikçi bir hat izledi. Köylülerin geçim araçlarına el koyan bu feodal aristokratik egemen blok, birçok mülksüzleştirme politikasını, sınıf işbirlikçi karakterinden dolayı AIKS sayesinde hayata geçirdi.

Bu bir kenara, Hint kitlelerinin mücadelelerinin bir eylem birliği oluşumu üzerinden merkezileştirilmesi yakıcılığını korumakta. Henüz bu yönde bir siyasal perspektif öneren bir önderlik mevcut değil. Demiryolu işçileri ile topraksız köylülerin birbirlerinden bağımsız biçimde kazanabileceklerini düşünmek sadece bir hayal. Bu nedenle köylülerin isteklerini, işçilerin programının siyasal müttefiki haline getirebilecek bir anlayışın inşası bugün için temel ihtiyaç.

Yorumlar kapalıdır.