Sınıf ve yaşam mücadelesi niçin kardeştir? Ya da Kanal bahane, imar şahane!

2011 Nisan’ında “Çılgın Proje” adıyla gündeme gelen Kanal İstanbul hakkında ifade edilebilecek her şey söylendi. İlk olarak 2018 yılında Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nin Raporu bu yıkım projesi hakkında çok yönlü uyarılarda bulundu. Takip eden süreçte hiçbir uzman proje hakkında olumlu bir görüş sunamadı. Devlet Hava Meydanları ve Devlet Su İşleri dahi projeyle ilgili olumsuzluk içeren görüşler sunmuşlardı.

Bizler de dilimiz döndüğünce konu hakkında gazetemizde yazılar ürettik, Nisan’ın podcast yayınlarındaki sohbetlere katıldık, Anadoluda Yaşam Tüketim Kooperatifi gibi kurumlardan bizleri davet eden dostlarımıza da projeyi anlatmaya çabaladık. İşin en tartışmalı konularından biri olan kanal-deprem ilişkisine dair de değerli hocamız Savaş Karabulut’tan görüş aldık.

Kanal’ı savunan hiçbir argüman doğru değil. Yapılırsa İstanbul’un sınırlı su kaynakları yok olacak, İstanbul’da yaşayan emekçiler kirli Sakarya nehrine muhtaç olacak. Marmara’nın tamamen ölmesi riski ve Kanal’ın kendisinin hiçbir ekonomik getiri sağlayamayacağı gözler önündeyken bu ısrarın sebebi ne olabilir?

Cevap çok basit. Patronlar. Kısaca açıklamaya çalışalım.

Aşağıdaki paylara ayrılmış tişört görseli Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu ITUC’un 2016 yılında yayınladığı Skandal Rapor’dan alınma.

Rapora göre bir tişörtün toplam fiyatının 1 numara ile gösterilen payı kira, depolama, vergi vb. giderleri içeriyor. Tüm fiyatın %12’sini içeren 2 no’lu kısmı da markanın hiçbir şey yapmadan doğrudan kendi kasasına giren her türlü harcamadan arındırılmış kârını ifade ediyor. 3 numara ile gösterilen ham madde maliyeti. 4 numara taşımacılık, 5 aracı kârı, 6 atölye kârı, 7 numara işletme maliyetiyken bir tişörtten emekçinin aldığı pay ise yüzde 0,6’lık belli belirsiz görünen 8 numaralı küçücük dilime denk geliyor.

Bir cephede durum buyken DİSK-AR’ın raporuna göre asgari ücretliden alınan vergi ücretimizin yüzde 51,1’ini oluşturuyor. İşte bu noktada işçi düşmanlığı ile doğa katliamı kardeşleşiyor.

Bize düşen sefalete ve patronların akıl almaz zenginliklerine rağmen kapitalizm her zaman daha fazlasını istiyor. Kaynak yok mu dediniz? Devletin emekçilerden topladığı vergiler var. Bunu bedavaya alamayacakları için de çeşitli oyunlar çevirmek durumundalar.

AKP iktidarının ilk 16 yılında Kamu İhale Kanunu’nu tam 186 kez değiştirmesi böyle bir oyundu. Hükümet bir ihaleyi kime vermek istiyorsa o şirket için yasal değişiklikler yapıyordu. Bunu bir de Yap İşlet Devret modeli ile destekliyorlardı.

YİD modelinin gerçek yüzünü köprülerde gördük. AKP İstanbul’un kuzeyini imara açan bu ilk mega proje ile inşaat firmalarına teşvikler verdi. Haram olduğu söylenen faiz yerine de aniden değerlenen araziler peyda oldu. Geçiş garantisi ile aslında alıcısı olmayan bir iş kârlı bir hale geldi. Nihayetinde köprüyü satma hakkı da patronlarda kaldı.

Kanal projesinin kendisi ikinci bir Boğaz projesi falan değil. Doğrudan doğruya Erdoğan’ın çevresinde kümelenen bir avuç inşaat patronuna bizden toplanan vergileri açmanın projesi. Amaç; üçüncü köprü, havalimanı ve kanal sayesinde tüm bölgeyi imara açarak inşaat patronlarını hiç yormadan zengin etmek. Marmara’da yaşam tükenmiş, işçiler yoksullaşmış-zehirlenmiş-iş cinayetiyle ölmüş, bunların tamamı teferruat.

Bir grubun bu projeye karşı çıkması da bazı patronların çevre dostu olabileceklerini göstermiyor. İmamoğlu, “Bir iş insanı olarak konuşuyorum. 21. yüzyılda böyle para kazanamazsınız” derken aslında işçiden alınan vergilerin başka patron gruplarına dağıtılmasından yana olduğunun sinyalini veriyor.

Yani Kanal bahane, işçinin emeğine el koymak şahane!

Kanal olmasa da İstanbul’un kuzeyi imara açıldı. Kanal’ın inşası ve arttırdığı rant inşaat patronlarına daha fazla para kazandırabilir. Tartışma şu anda bu düzeyde ilerliyor.

İşçi ve doğa düşmanlığının bütünleşmesine karşı tüm mega projelerin derhal durdurulması, çevreye zarar veren işletmelerin kamulaştırılıp planlanması için yaşam ve emek mücadelesinin kardeş olduğunu göstermemiz gerekiyor.

Yorumlar kapalıdır.