Sopalardan sopa beğen siyaseti
31 Mart 2024 yerel seçimlerinde Özel ve İmamoğlu’nun başını çektiği CHP’nin ülkenin birinci partisi çıkması, 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde düzen muhalefetinin aldığı tarihsel yenilginin yarattığı moral bozukluğunu gidermişti. Hatta iktidarın uzun süredir elinde tuttuğu inisiyatifi artık kaybettiği ve iktidar için sonun başlangıcı yorumları yapılır olmuştu. Bununla birlikte, yerel seçimlerin üzerinden bir yıl geçmeden, ülkeye hakim ortam değişti. İktidar 2002’den bu yana defalarca görüldüğü gibi, içinde bulunduğu krizi atlatma fırsatı buldu. Seçimlerin ardından çok geçmeden Hakkari, Mardin, Batman ve Halfeti belediyelerine kayyum atayarak Kürt halkının siyasi iradesi bir kez daha yok sayıldı. CHP’nin kent uzlaşısı yoluyla belirleyip seçtirdiği Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanmasıyla, rejimin antidemokratik saldırılarında yeni bir aşamaya geçildi. Gazeteci ve sendikacı tutuklamaları da bunu takip etti.
İmamoğlu’na yönelik usulsüz diploma soruşturması da bu sürecin önemli bir parçası. Seçimlerin ardından inandırıcı bir iktidar alternatifi haline gelemeyen ve yalpalayan CHP, iktidarı erken seçime zorlamak ve kendi içindeki tartışmalara son vermek için cumhurbaşkanı adayını belirlemeye girişti. Buna karşılık iktidar, öne çıkan siyasi figür olan İmamoğlu’na cumhurbaşkanlığı yolunu kapamak için harekete geçti. Muhalefetin en güçlü ismine karşı çıkarılan bu sopa, iktidarın rejimin sınırlarını demokratik alanın aleyhine adım adım genişletmek istediğini gösteriyor. Ayakta kalmak için iktidar ister istemez baskıyı ve sopanın şiddetini artırma ihtiyacı hissediyor. CHP başta olmak üzere muhalefetin baskılara karşı kararsız, özgüvensiz ve cılız tepkileri ise bırakın saldırıların püskürtülmesini sağlamayı, tam tersine mevcut iktidarı yeni saldırılarda bulunma konusunda oldukça cesaretlendiriyor.
Şüphesiz son aylarda yürütülen “Terörsüz Türkiye” projesi bu tabloda önemli bir yere sahip. Baskı rejiminin tarihsel bir tehdit olarak gördüğü Kürt siyasi hareketiyle yapılan görüşmeler, egemen sınıfın bazı kesimlerinin Ortadoğu’daki ihtiyaçlarını karşılamanın yanı sıra, aynı zamanda olası erken seçimlerde iktidarın devamlılığını sağlamak amacıyla mevcut iktidar ortaklığını genişletmeyi de hedefliyor. Kürt siyasi hareketinin mevcut iktidar-muhalefet blokları karşısında en azından tarafsız bir çizgiye çekilmesi, iktidarın seçimleri kazanması için önemli bir adım olacak. Baskı rejimi ile iktidar bileşiminin iç içe geçtiği bu dönemde, iktidarın korunması dolaylı olarak rejimin de bekasını garanti altına almasına hizmet ediyor. Ancak büyük tarihsel zorluklara sahip bu sürecin iktidar açısından başarıya ulaşması halinde bile, kendiliğinden bir demokratik açılım ve sopanın terkini beklemek gerçekçi olmaz.
İktidarın ve onun temsilcisi olduğu egemen sınıf kesimlerinin demokratik alanın genişlemesinde bir menfaatleri yok. Emekçi sınıf için kazanılacak her hak ve özgürlük, ekmek mücadelesini şiddetlendirecek ve patronların çıkarlarını zedeleyecektir. Dolayısıyla bu baskılara karşı koymanın yegâne yolu, rejime karşı örgütlü bir mücadeleden, emekçi halkın sosyal ve demokratik halklarını güvence altına alınacak bir anayasa için kitlesel seferberlikten geçiyor.
Yorumlar kapalıdır.