CHP emekçilere ne verebilir?
İşçiler, emekçiler olarak ne kadar zor günlerden geçtiğimizi uzunca anlatmaya gerek yok. Yaşadığımız ekonomik, sosyal, siyasi kriz halinin sorumlusu siyasi iktidardır. Bu, tartışmasız bir gerçek.
Peki, kamuoyunda sık sık karşımıza çıkarak bizi kendisine destek olmaya davet eden, oyumuzu isteyen diğer büyük siyasi güç, sözleriyle değil ama icraatlarıyla ne vaat ediyor?
Hatırda tutmamız gereken basit ama önemli bir gerçek var: CHP hem bir sermaye partisi hem de bizzat kendisi de birçok işçinin karşısında patron konumunda bulunuyor.
Nasıl mı? Elbette, halihazırda kontrolü altında bulundurduğu belediyeler sayesinde. Patronun iyisi olmaz ama görünen o ki CHP işçilerin asgari taleplerini dahi karşılamaktan uzak. Öyle ki bu günlerde Buca’dan Kadıköy’e varana dek birçok CHP belediyesinde ardı ardına grev tarihleri ilan ediliyor.
Henüz sadece yerel ölçekte iktidarken bile işçilerin ihtiyaçlarını karşılamaya bu kadar uzak olan bir partinin basında, sosyal medyada emekten yana görünme çabaları gözümüzü boyamaya çalışmasından başka anlam taşıyabilir mi?
Bu satırları okurken “Merkezi iktidar bütçe vermeyince belediye ne yapsın?” diye düşünenler olabilir. Aslında işçiler, bünyesinde çalıştıkları belediyelerin bütçelerinden haberdar ve sorununun yeterli kaynak olmaması değil kaynakların adaletsiz bölüştürülmesi olduğunu belirtiyorlar.
CHP’nin belediye işçilerine yaklaşımı bir bütün olarak işçi sınıfına yaklaşımının parçasıdır. Kendi sınıfsal karakterinin, sermaye partisi oluşunun sonucudur. Bunun sağlamasını yapmak da kolay.
Bugün cebimizi yakan, lokmamızı çalan bir sermaye saldırısı ile karşı karşıyayız. Saldırının adı Şimşek programıdır. İktidara talip olan bu partinin Şimşek programına karşı etkili bir muhalefet geliştirdiğini söylemek mümkün mü? Emekçiler, açlıkla imtihan edildikleri için işten atılma tehditlerine rağmen sendikalı olmaya yönelirken, onca fabrika ve işyerinde direniş ve grevlere girişirken bu parti göstermelik birkaç beyanatın ve ziyaretin ötesinde ne verdi, ne önerdi işçilere? Hiç.
Onca yıl sonra iktidara uzanması ciddi bir ihtimal haline gelmişken ana muhalefet partisinin milyonlarca emekçinin yaşadığı geçim yangını karşısında dört elle bu konuyu sahiplenmesini beklemez miydiniz? Yapmazlar, yapamazlar. Çünkü tıpkı AKP ve MHP gibi onların da önceliği işçilerin insanca yaşaması değil patronların servetinin büyümesi.
Bizim ihtiyacımız olan, içi doldurulmadan gelişigüzel kullanılan halk iktidarı gibi parlak ve büyük laflar değil mücadelelerimizi birleştirme yolunda önümüzü açacak bir siyasi seçenek. Öyle ki taleplerimizi talebi bellesin, var gücüyle onların mücadelesini versin. Bizi o talepler etrafında tüm ezilenlerle, sömürülenlerle bir araya getirsin.
Bu seçeneğe emek ittifakı diyecek olursak, bize düşen de o ittifakın ellerimizle hayat bulması için uğraşmak; bu uğurda yanı başımızdaki diğer işçilerin CHP ve benzeri sermaye partilerinden umut beslemelerine sebep olan yanılgılarını değiştirmeleri için çabalamak. Kurtuluş mümkün, fakat bizi bizden başkası kurtarmayacak.
Yorumlar kapalıdır.