Direnişteki itfaiye işçileriyle röportaj

Haziran 2008’den beri sendikalı olan itfaiye işçileri bu yılın Mart ayında toplu iş sözleşmesi yapabilme hakkına kavuşacaktı. Ancak belediyenin açtığı ihaleyi Makro adlı şirket kazanınca itfaiye emekçileri tüm haklarından mahrum edilmeye çalışıldı ve olumsuz koşullarda çalışmaya zorlandı. Daha direnişlerinin başından itibaren polis ve zabıtanın türlü zorbalıklarıyla karşı karşıya kalan itfaiye emekçileri direnişlerini kararlılıkla sürdürmeye devam ediyor.

İşçi Cephesi olarak İtfaiye emekçilerine 2 Ocak tarihinde yaptığımız ziyarette onlarla gerçekleştirdiğimiz röportajı sizlerle paylaşıyoruz.

İşçi Cephesi: Sizi direnişe iten sebepler nelerdi?

İtfaiye işçileri: Bizler bundan önce Bimtaş adlı bir şirkete bağlı olarak çalışıyorduk. Yaptığımız belirli iş sözleşmesine göre itfaiye işçisi ve itfaiye şoförü olarak çalışabiliyorduk. Sonrasında Bimtaş belediyenin açtığı ihaleyi kazanamadı. İhaleyi Deniz Feneri Davası ile de bağları bulunduğu söylenen Makro adlı şirket kazandı.

Bu dönemde öncelikli olarak Bimtaş’taki haklarımızı alamayalım diye türlü oyunlara başvuruldu. Bimtaş bize kıdem tazminatımız dâhil tüm haklarımızı vereceğini söyleyen “Sözleşme Feshi İhbarnamesi”ni imzalatmaya çalıştı. Bu kâğıtların altında küçük harflerle şirketten tüm haklarımızı ve alacaklarımızı aldığımızı belirten bir cümle de yer almaktaydı. Maalesef pek çok arkadaşımız bu kâğıtları imzaladı.

Makro-Lapis şirketi ile olan iş sözleşmesi ise ayrıca berbat koşulları içeriyor. “Belirsiz iş sözleşmesi” adı verilen bu sözleşmede, maaş azalmalarını sorgulayamıyoruz. Ayrıca bu sözleşme uyarınca bizden gerektiğinde garsonluk, komilik vs de yapmamızı istiyorlar. Yani canları istediklerinde hiç bilgimiz olmayan bir işe koşulacağız. Hayır deme hakkımız da yok. Ayrıca, bu sözleşmeyi imzalayan arkadaşların işe başlama tarihleri yazılırken, işin son bulma tarihi ise boş bırakılıyor. Yani hukuksuzluğun her türlüsü mevcut! Çalışma saatleri de aynı şekilde esnekleştirilecek. Biz itfaiyeciyiz, herhangi bir işi yapmıyoruz. Hatırlarsınız sel olmuştu. Ben o gün 38-40 saat çalışmıştım. Neden çalıştım denmez. Gerekirse kalırız zaten. Ama esnek çalışmayı keyiflerine göre kullanmak istiyorlar. Bu berbat bir şey.

Bunun yanı sıra “iş talep formu” diye bir kâğıt daha imzalatmaya çalışıyorlar. Bu ise sigara içilmesini yasaklamak gibi saçmalıklarla dolu. Daha da kötüsü bu formda herhangi bir derneğe veya partiye üye olmamız yasaklanıyor. Normalde amirin emirlerine karşı koyulamaz ancak, bu forma göre amire fikir vermek dahi yasak. Yani tamamen anti-demokratik bir dayatma. Zaten burada bir demokrasi çadırımız vardı, ona bile tahammül edemediler. Gecenin saat 3.30’unda sivil polis ve zabıtalar eşliğinde onu söküp götürdüler. O kadar gözleri dönmüştü ki, bir sivil yanmakta olan sobamıza çıplak elle sarılıp onu kaldırıp götürmeye çalıştı. Tabii ki başaramadı ve yandı.

İC: İhale davasında yolsuzluklar yapıldığı söyleniyor. Siz ne düşünüyorsunuz?

İşçiler: Yolsuzluğun her türlüsü mevcuttur. Biz hep şunu söyledik: Küçük hırsız el feneri kullanır, büyük hırsız deniz feneri. Her söylentiyi boş verelim. Sadece şuna bakmak bile yeter; 32 trilyona açılan ihale, 26 trilyona alındı. İhaleyi önce Makro adlı şirket aldı, sonrasında ise Lapis şirketi ortaya çıktı. Bu şirket ortaklığının adres olarak gösterdiği yerde ise, bir ayakkabıcı dükkânı varmış. Bir gazeteci arkadaş oraya gittiğinde alelacele kapıya sticker ile şirket adını yapıştırmışlar. Basın bunu haber yaptı mı bilmiyorum ama bizzat gazeteci arkadaş bu bilgiyi buraya gelerek bize verdi.

İC: Direnişinizde sendikanızdan destek alıyor musunuz? Sendikalaşma çalışmanıza nasıl başladınız?

İşçiler: Sendika şubemiz yanımızda. Yemek, yakacak vs. hep şubemiz karşılıyor. Biz sendika çalışmasına 2008’den itibaren başladık. Yaşça bizden ileri olan memurlar bize sendikayı ve sendikanın faydalarını anlattılar. Birkaçımız ile beraber sendikalaşma işinin başını çektiler. O dönemde de büyük sıkıntılar yaşamıştık. Sendikalı olma hakkımızın olmadığını söylemişlerdi. Sendikalı olma hakkımız olduğu açığa çıkınca derhal 898 kişi sendikalı olduk. Hatta o güne kadar sendikalı olmaya en çok karşı çıkan arkadaşlarımız en önden giderek sendikalı olmuşlardı. Bu arkadaşlarımız yine kâğıtları ilk imzalayan kişiler oldular. İlk pişmanlığı da onlar yaşadılar.

Sendikalaştıktan sonra da amirlerin tacizleri bitmedi. Yanlış sendikaya üye olduğumuzu, siyasi olarak onları tanıtan bir başka sendika olduğunu dahi söylediler. Bir keresinde Gaziosmanpaşa taraflarında çalışan beni de arkadaşlarımla beraber işten atmaya çalıştılar. Çıkın dışarı demelerine rağmen, çıkmadık. Ortada yazılı bir kâğıt vs yoktu. Sonuç olarak bizi atamadılar ve çalışmaya devam ettik.

İC: Direnişiniz şu anda ne durumda? Katılımı arttırmak için ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?

İşçiler: Tüm sendikalı arkadaşların direnişi sürdürdüğünü söyleyemeyiz. Çünkü şirket kâğıtları imzalamamız için çok sayıda baskı yöntemine başvurdu. Kimimizi kahvede yakalayıp zorla imzalatmaya çalıştılar. Kimimizi gece saatlerinde köprü altlarında yakalayıp imzalatmaya çalıştılar. İmzalamayan kimselerin ise aileleri ile irtibata geçip onlar üzerinden baskı uygulamaya çalıştılar. Buna benzer daha birçok şey var.

Buna karşı biz arkadaşlarımızı uyarmak ve bizimle hareket etmelerini sağlamak için elimizden geleni yapıyoruz. Sadece bugün yüzlerce kilometre yol kat ederek diğer itfaiye şubelerini dolaştık. Arkadaşlarla konuştuk. Burada 7 gün 24 saat sesimizi duyurmak için bekliyoruz. Hukuki yolları da kullanıyoruz. İşe iade davası, ihale iptali davsı ve sendikal haklar (alacak) davası olmak üzere üç tane açılmış davamız var. Bunlar gibi daha pek çok çalışma yürütüyoruz. Sonuç olarak da her şeye rağmen, halen 120 kadar arkadaşımız imzayı atmadı.

İC: Direnişinize başka kurumlardan destek alabiliyor musunuz?

İşçiler: Çeşitli örgütler, siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları sağ olsunlar bizi hiç yalnız bırakmadılar. Bir tek belediye taraftarları hiç gelmedi.

İC: Direnişinizin geleceği ile ilgili olarak ne düşünüyorsunuz?

İşçiler: Bize hep Büyükşehir’in büyük olduğu söylendi. Bu yüzden bir yolunu bulur ve yenilmez dendi. Bu doğru olabilir ama ben hala belediyeyi düşman olarak görmüyorum. Sadece yanlış yapıyorlar ve bir takım yanlış insanlardan ötürü hatalılar. Ama biz haklıyız. Hem de her yönden haklıyız. İhaleyi düşüremesek de kazanabileceğimiz pek çok hak var. Sorun bu kadar basit. Ayrıca burada gördüğünüz insanların hepsi kararlı insanlar. Bu işi sonuna kadar götüreceğiz.

İC: Şu anda sendikanız Belediye-iş bünyesinde direnişini sürdüren Esenyurt Belediye İşçileri gibi başka işyerleri de mevcut. Bunun dışında da Tekel, Sinter vs. gibi onlarca direniş var. Onlar hakkında ne düşünüyorsunuz? Aranızda bağlar var mı?

İşçiler: Haberimiz var. O direnişler ile de bağlantılarımız var. Bu hafta sonu Ankara’da olacak olan Tekel işçileri ile dayanışma mitingine katılacağız. Kararlıyız. Sesimizi duyurabileceğimiz her yere gideriz. Otobüs bulamazsak yürüyerek gideriz, o da olmadı kendi imkânlarımızla roket yapar ona biner gideriz. Yeter ki sesimizi duyurabilelim, her yere gideriz.

Yorumlar kapalıdır.