Çapa’da müdahaleye rağmen direniş sürüyor!
Çapa’da taşeron işçileri ücret kesintilerine karşı kadro talebiyle 5,5 aydır direnişlerini sürdürmekte. Şu ana kadar hastane yönetimi işçileri yıldırmaya dönük birçok yolu denemişti. Bu seferki hedef ise direniş çadırı oldu. Direnişin 163. gününün sabahı saat 05.00 sıralarında başhekim yardımcısı ve dekan yardımcısının kontrolü eşliğinde, çevik kuvvetin direniş çadırının etrafını çevrelemesinin ardından hastane özel güvenliği ve sivil polisler direniş çadırını söküp içindeki tüm eşyaları da toplayarak götürdüler.
Olayın ardından, direnişteki işçiler direniş alanında bugün (01.08.2012) bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasında öncelikle dün Çapa’da klima takarken altıncı kattan düşerek hayatını kaybeden işçi Serkan Korucu’ya değinilerek, hastane yönetiminin iş güvenliği şartlarını yerine getirmeyen tavrı teşhir edildi.
Sonrasında ise direniş çadırına yapılan müdahaleye değinilerek hastane ve üniversite yönetiminin direniş sürecinin başından itibaren devam ettirdiği hukuka aykırı uygulamalara vurgu yapıldı. Basın açıklamasının sonuna doğru ise taşeron çalışma düzeninin kölelik ile eşdeğer olduğu belirtilirken, iş güvenliği, güvenceli iş ve insanca yaşayacak ücret talepleri yükseltilerek her türlü baskıya karşı direnişin süreceğinin altı çizildi. Açıklama, “Susma haykır, taşerona başkaldır!”, “Kaza değil, bu bir cinayet!” ve “Direne direne kazanacağız!” sloganları eşliğinde sona erdi.
Çapa işçilerinin basın açıklamasında söz alan, İstanbul Tabip Odası Başkanı Dr. Taner Gören, İstanbul Tıp Fakültesi Adli Tıp Bölümü’nden Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Aksaray Şubesi temsilcisi, Dev Sağlık-İş Eğitim ve Örgütlenme Uzmanı Erhan Güneş, Tüm Sağlık Sen eski genel başkanı Fevzi Çakmak ve Gökkuşağı Hareketi sözcüsü, direnişteki işçilerin yanlarında olduklarını söyleyerek, güvenceli iş ve insanca yaşayacak ücret talepleriyle mücadeleyi genişletmenin önemini vurguladılar.
Gerçekleştirilen basın açıklamasının tam metnini aşağıda yayınlıyoruz.
Basına ve Kamuoyuna (01.08.2012)
Dün İş Cinayeti, Bugün Taşeron İşçisinin Çadırına Saldırı:
İstanbul Üniversitesi Yönetiminin Suçları Her Gün Artıyor:
Yönetim İstifa!
Değerli Basın Emekçileri,
Dün Mono Blok 6. kattan düşen işçi, 1976 Sinop doğumlu Serkan Borucu “boyun kırılması” sonucu öldü. İşçinin ölümü kayıtlara “şüpheli ölüm” olarak geçti ve gece Adli Tıp Kurumuna götürüldü.
Serkan Borucu’yu tanımıyoruz; ancak güvencesiz ve ölümü göze alacak kadar işe ve ekmeğe ihtiyacı olan, bizim gibi bir işçiydi. İstanbul Üniversitesi yönetimi, sorumsuzca işçi çalıştırdığını kanıtladı. Serkan kardeşimizin ailesine başsağlığı diliyor, yakınlarının acısını paylaşıyoruz. Serkan’a sözümüz olsun bugünkü üniversite yönetiminden, Dekan’dan, Başhekimden, Rektörden bunun da hesabını soracağız.
Değerli Basın Emekçileri,
Hastane yönetiminin işçi çalıştırma biçiminin nelere mal olduğunu görüyorsunuz. Üniversite yönetimi merdiven altı atölyelerde dahi yapılmayacak kadar yasadışı işçi çalıştırmaktadır. Kuşkusuz, bu cinayetin sorumluluğunu da almayacak, taşeron işçisine karşı nasıl taşeron firmayı öne sürüyorsa, bu cinayette de birkaç kişiyi suçlayıp aradan sıyrılmaya kalkacaktır.
Soruyoruz: Üniversite, tamamen hukuksuz, güvencesiz ve işçilerin canına mal olan sorumsuz davranışından ne zaman vazgeçecek?
Taşeron işçiler olarak iş cinayetine karşı duyarsız olamazdık ve basına haber verdik. Duyurduk. Aynı günün gecesi, sabaha karşı taşeron işçilerinin ücret kesintilerine karşı kadro talebiyle yürüttükleri mücadelenin simgesi olan Direniş Çadırı zorla yerinden sökülüp kaldırıldı. Başhekimlik ve Dekanlık saldırganlaştıkça hukuksuzluğa gömülüyor.
163. günün sabahı saat 05.00 sıralarında yapılan bu operasyonda ne dernekten ne de sendikadan bir tanık bulundu. İçerisinde özel eşyaların, sendika ve dernek evraklarının, mutfak malzemelerinin olduğu çadır akıbeti de belirsiz. Üniversite beş buçuk aydır burada duran çadırı bugün kaldırıyorsa, haksız ve hukuksuzdur.
Rektör yardımcısı Kamil Adalet’in bilgisi dahilinde ve onun verdiği söze karşılık çadırımız buradaydı. Demek ki, rektörlüğün sözü de boşmuş!Sabaha karşı saat 05.00’de çadırın ve eşyaların zorla yerinden sökülüp kaldırılması Dekanlığın gayri meşru iş yapma alışkanlığının son örneği olmuştur. Derneğe veya sendikaya hiçbir bildirimde bulunmadan yapılan bu saldırıyı protesto ediyoruz.
Üniversite yönetimi neden korkuyor? Haksız ve hukuksuz değilse neden çadırımıza beş buçuk ay sonra sabaha karşı operasyon düzenliyor? Bu davranışlar acizliktir, suçlu psikolojisiyle davranan Başhekimliğin işçinin adaletinden kaçamayacağını bilmesini istiyoruz.
Neden çadır kurduk? Çünkü kazandığımız davaların kararlarını, Çalışma Bakanlığı Müfettişlerinin raporlarını uygulamıyorlar, taşeron sistemine son verip kadrolu işçi çalıştırmıyorlar.
Yetmezmiş gibi Ocak ayından buyana 250’ye yakın taşeron sağlık işçisini işten çıkardılar.O da yetmemiş olacak ki, 1000 TL civarında ücret alan taşeron işçisinin Temmuz ayı asgari ücret zammını vermeyip, ilaveten 91 TL ücretim kesmek istiyorlar. Yol parasını vermedikleri gibi, servis de vermiyorlar.
Bizler İstanbul Üniversitesi taşeron işçileri olarak üniversite yönetimim hukuka uymaya, mahkeme kararlarını uygulamaya çağırıyoruz. Taşeron şirketin yasadışı ihalelerle işçi çalıştırmasına son verilmesini, sağlık işinin ekip işi olarak kadrolu ve güvenceli sürdürülmesini istiyoruz.Bunlar bizim kazanılmış haklarımızdır ve sonuna kadar da takipçisi olacağız! Direne, direne kazanacağız!
İş cinayetinin sorumlusu hastane yönetimidir!
Ücretleri kesen hastane yönetimidir!
İşçi çıkartan hastane yönetimidir…
Yönetim istifa, İşçiler Kadroya! Temmuz Zammına, Ücret Bordroma Dokunma!
TAŞ İŞ DER Direniş Çadırı DİSK Dev Sağlık-İş
Yorumlar kapalıdır.