Dündar ve Gül davasının anlamı

Cumhuriyet gazetesi genel yayın yönetmeni Can Dündar ve aynı gazetenin Ankara temsilcisi Erdem Gül, devlet güvenliğine ilişkin gizli belgeleri askeri casusluk amacıyla temin etmek, anayasal düzeni ortadan kaldırmaya çalışmak ve silahlı terör örgütüne yardım etmek suçlamalarıyla 26 Kasım 2016 tarihinde tutuklandılar. Anayasa Mahkemesi’nin tutuklamanın bir hak ihlali olduğu yönündeki kararı üzerine gazeteciler, 26 Şubat’ta Silivri cezaevinden tahliye edildiler. Tahliyenin üzerinden geçen bir ayda yargılama devam etti.

Dündar ve Gül, 92 günün ardından tahliye oldu.
Dündar ve Gül, 92 günün ardından tahliye oldu.

İlk duruşmaya, yabancı ülkelerin diplomatik temsilcilerinin yanı sıra, toplumsal muhalefet çevrelerinin yoğun katılım göstererek, otoriterleşen rejimin baskı politikalarına karşı göstermiş oldukları demokratik tepki damga vurdu. Basın özgürlüğü için adliye önünde ve içinde toplanan yüzlerce insan, önemli bir dayanışma sergiledi. Erdoğan’ın ve MİT Müsteşarlığının davaya müdahil olma taleplerini kabul eden mahkeme, protestolar nedeniyle duruşmayı 1 Nisan’a erteleyip duruşmaların kapalı yapılmasına karar verdi. İkinci duruşma kamuoyunun gözünden uzak, kapalı olarak gerçekleşti. Üçüncü duruşma ise 22 Nisan’da yapılacak.

Davanın içeriğini kitlelerden gizlemeye yönelik bu yargılama sürecinin iki temel amacı bulunuyor: İlk olarak, Cumhurbaşkanı ve hükümetin Suriye devrimini boğazlamak için cihatçı gruplara yapmış olduğu silah ve mühimmat yardımları örtbas edilmek isteniyor. İkinci olarak, Erdoğan ve onun etrafında kümelenmiş çıkar gruplarına muhalefet eden emekçi kitleleri, tutuklama ve davalarla sindirmek amaçlanıyor. Bir başka deyişle, Dündar ve Erdem’in davaları, 7 Haziran sonrası uygulamaya koyulan baskı ve şiddet politikasının bir yansımasıdır.

Bu dava, basın özgürlüğünün savunusunun çok ötesinde bir anlama sahip; çünkü tüm emekçi halkın demokratik ve sosyal haklarına yönelik bir saldırı dizisinin yalnızca bir halkasını oluşturuyor. Dolayısıyla, bugün Dündar ve Gül ile dayanışmak, emekçi halkın kıdem tazminatını, Kürt illerinde öldürülen yüzlerce insanı, gençlerin ve kadınların haklarını savunmak demektir.

Yorumlar kapalıdır.