Maduro baskı yoluyla iktidarda kalmaya çalışıyor

İşçilerin Uluslararası Birliği – Dördüncü Enternasyonal (UIT-CI) Venezuela seksiyonu Sosyalizm ve Özgürlük Partisi (PSL) üyesi Simón Rodríguez Porras, Venezuela’da yaşanan son gelişmeleri, 28 Nisan tarihinde kaleme aldığı bir metinle İşçi Cephesi için değerlendirdi.

Halk desteğinden yoksun ve Chavezcilik içinde artan bölünmelerle boğuşan Maduro hükümeti, 4 Nisan’da başlayan halk seferberlikleri dalgasına büyük bir şiddetle saldırırken temel desteğini ordudan sağlıyor. İki haftadır süren saldırıların sonucunda 9 kişi hayatını kaybederken, yüzlerce yaralı ve tutuklu var. Bununla birlikte, seferberliklerin büyümesi hız kesmedi ve Maduro’nun ülkeyi diktatörlüğe sürüklemesini reddetmek için 19 Nisan’da yüz binlerce kişi ülkenin başlıca şehirlerinde sokaklara indi. 20 Nisan akşamı Caracas’ın güneyindeki emekçi mahallesi El Valle’de bir isyan patlak verdi. İsyan ve yağmalama esnasında, bir fırını yağmalamaya çalışırken 8 kişi elektrik akımına kapılarak hayatını kaybetti.

Chavezcilik uzun yıllar boyunca sahip olduğu halk desteğini yitirdi ve şu anda halkın yüzde 85’i Maduro’nun karşısında. Hükümet bir darbenin kurbanı olduğunu iddia ediyor ama gerçekte, birçok bakanlığı denetimleri altında tutan askerler, hükümeti savunmak için kenetlenmiş durumdalar. Emekçilerin çoğunluğunun Maduro’ya dönük tepkisi, darbeci taleplerle veya merkez sağ muhalefet koalisyonu MUD (Demokratik Birlik Masası)’un liberal programı üzerinden ifadesini bulmuyor. Bunun yerine, Venezuela tarihinin en ağır ekonomik ve sosyal krizlerinden birinin içinden geçen milyonlarca insanın memnuniyetsizliğini yansıtıyor.

Chavezcilik bir yandan kendisini dünyaya “sosyalist” olarak sunarken, diğer yandan büyük bir enflasyonist kemer sıkma politikasını hayata geçiriyor. 70 milyar dolarlık dış borcu ödeyebilmek için hükümet, ithalatı üçte bir oranında kıstı ve bu da gıda ve sağlık ürünlerinde büyük bir kıtlığa neden oldu. 2016’da enflasyon yüzde 600 düzeyine çıktı ve asgari ücret aylık 30 dolar seviyesine indi. Bütçe açığını kapatmak için hükümet karşılıksız para basma yoluna giderken, ücretlerin alım gücünü sert bir biçimde aşağı çekti. Bu azgın kesinti politikası, Amerikalı yorumcuların “Sosyalist devrim Wall Street’i destekliyor” (Washington Post, 12.4.2017) şeklindeki yorumlarına mazhar oldu. Başka bir deyişle, sahte sosyalizm bayrağı altında, Chavezci hükümetin ilk yıllarında elde edilen sosyal kazanımları yok eden vahşi bir kapitalizm gelişmekte.

Giderek daha fazla otoriterleşen bir hükümet

2015 parlamento seçimlerini kaybettikten sonra, hükümet süresiz olarak bütün seçimleri askıya aldı ve siyasi partilerin çoğunluğunun seçimlere katılma hakkını ellerinden aldı. Hükümet aynı zamanda 2014’ten bu yana, genel sekreterlik görevini Sosyalizm ve Özgürlük Partisi’nden (PSL) Jose Bodas’ın yürüttüğü Venezuela Petrol Emekçileri Birleşik Federasyonu (FUTPV) örneğinde olduğu gibi, sendikal seçimlerin gerçekleşmesini de engelliyor. Mart ayının sonunda, Anayasa Mahkemesi terörle mücadele yasasının, yolsuzluğu önleme yasasının, ceza yasasının, askeri yargı yasasının ve petrol yasasının değişikliğinde ve çokuluslu petrol şirketleriyle karma şirketler kurulabilmesinde parlamentonun onayı olmaksızın Başkan’a tam yetki verdi. Başsavcı Luisa Ortega Díaz’ın Anayasa Mahkemesi’nin kararının anayasaya aykırı olduğunu açıklaması ise, hükümet içinde bir bölünme olduğunu açığa çıkardı. Maduro birkaç saat içinde Mahkemeye kararını gözden geçirmesi talimatı verdi fakat Mahkeme’nin hamlesi halkın halihazırda büyük bir tepkisine neden olmuştu. Vatikan’ın arabuluculuğunda hükümetle müzakere çizgisini takip eden MUD, devasa toplumsal basınç altında bu çizgisini değiştirme kararı aldı. Maduro’nun politikasının bir “hükümet darbesi” olduğunu ilan etti ve seçimlerin gerçekleşmesi için seferberlik çağrısında bulundu.

Bu seferberlikler emperyalizmin bir hamlesi mi? Baskı politikalarını meşrulaştırmak için Maduro, seferberlik halindeki yüz binlerce kişi “emperyalizmin paralı askerleri” olarak nitelendiriyor. Bu, hükümetin içinde bulunduğu çaresizliğin bir göstergesi. ABD ile yaşanan, özellikle de ABD’nin seçimlerin gerçekleşmesi için baskıda bulunduğu Amerika Devletler Örgütü (OEA) içinde, diplomatik sürtüşmelere rağmen, ABD şu dakikaya kadar, Venezuela’nın bu çokuluslu örgütte üyeliğinin dondurulmasından yana tavır almadı. Maduro ise “dost” ve “yoldaş” olarak çağırdığı Trump’la yakınlaşma çabası içinde. Venezuela devlet petrol şirketi PDVSA, Trump’ın görevi devraldığı tören için 500 bin dolar bağışta bulundu. Bizler hem ABD’nin müdahalelerini hem de Maduro’nun kölece davranışlarını reddediyoruz.

Dış politikada Chavezcilik Çin ve Rusya’yla olan bağları güçlendirdi, Suriye’de Esad’ın ve Mısır’da El Sisi’ninki gibi rejimleri destekledi ve ayrıca referandum sonuçlarından ötürü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı tebrik etti. Fakat dış politikadaki bu ittifaklar Venezuela’nın ABD’nin bir yarısömürgesi olduğu koşulları değiştirmedi: Chevren petrol endüstrisindeki başlıca çokuluslu şirket, ülke topraklarının yüzde 12’si Barrick Gold gibi devasa madencilik şirketlerine sunulmuş durumda ve Procter & Gamble, Halliburton, Schlumberger ve Coca Cola emek gücünün dünyada en ucuz olduğu yerlerden biri olan ülkede bu durumdan faydalanmaya ve iş yapmaya devam ediyor.

Sol muhalefet

İşçi hareketinin Chavezcilik altında zayıflaması ve parçalara bölünmesi nedeniyle, işçi sınıfı mevcut krizde bağımsız bir rol oynayamadı. Bununla birlikte, hem Chavezcilik içindeki sol eğilimlerin yer aldığı hem de PSL gibi Chavezci olmayan sol kesimlerin bulunduğu Mücadeledeki Halk Platformu çevresinde yeni bir sol muhalefet oluşuyor. Bu platform hükümetin yıllardır uyguladığı işçi düşmanı politikaları reddediyor. Dış borç ödemelerinin durdurulmasını ve bu kaynakların toplumsal krizin çözülmesi doğrultusunda gıda ve sağlık ürünlerinin temin edilmesi için harcanmasını savunuyor. Aynı zamanda petrol endüstrisinin yüzde 100 oranında kamusallaştırılması, petrol gelirlerinin ülkenin sanayileştirilmesi için kullanılması ve tarım reformunun gerçekleştirilmesi için mücadele ediyor. Son olarak, önümüzdeki günlerde hükümete karşı bağımsız eylemlerin gerçekleştirilmesi için sendikalar çeşitli toplantılar düzenleyecekler.

Yorumlar kapalıdır.