Asgari yaşama hayır!

2001 krizinden sonra 3Y (yasak, yolsuzluk ve yoksulluk) formülüyle, tüm bunlara karşı olduğunu söyleyerek tek başına iktidara gelen Erdoğan hükümeti, yasakları işine gelmeyen her konuda yoğunlaştırdı; yolsuzluğu eski dönemlerden daha yoğun olarak yaptı ki bu Sayıştay raporlarında bile tespit edildi! Yoksulluk ise AKP döneminde giderek arttı ve kendine muhtaç kitlelere yaptığı sosyal yardımlarla yoksullar üzerindeki etkisini artırarak oy topladı. Yani zaman geçtikçe bu formülü aslında hiç uygulamadığı hatta kendine göre yorumladığı görüldü.

Ama son zamanlarda ABD ile önce Papaz Brunson ardından S-400 tartışmasıyla büyüyen gerilim ve politik ve ekonomik alandaki belirsizlikler nedeniyle kaçan yabancı sermaye ve başarısız ekonomi programlarıyla oldukça artan dolar kuru Erdoğan için işleri epey zorlaştırdı. Bunun yanı sıra tarımda gerekli olan ilaçlama, gübreleme vb. ihtiyaçların yurtdışından gelmesiyle artan maliyet, üreticiden çok aracının kazanmasıyla köylünün üretimden vazgeçmesi; verimli arazilere yapı inşası izni verilmesi gibi olaylarla siyasi iktidar, özellikle gıda sektöründe çıkardığı yangını, yaptığı sosyal yardımlarla bile söndüremedi.

TÜİK verilerine göre işsizlik son 10 yıldaki en yüksek oran olan yüzde 14,7’ye ulaştı. Genç nüfusta işsizlik ise 26,7 oldu ve istihdam oranı ise sadece %44,5’te kaldı. Bu oranlar insanların daha da fakirleştiğini gösteriyor. OECD raporuna göre, Türkiye OECD ülkeleri arasında gelir dağılımında son sıralarda yer almaktadır. Bu da zenginlerle fakirler arasında uçurumun giderek daha fazla açıldığını, orta sınıfın da eridiğini göstermektedir.

Hal böyleyken yüzde 26’lık zamla ancak 2020 TL olan asgari ücretin (açlık sınırının Türk-İş raporlarında 2.014 TL, Diyanet İşleri’ne göre ise 2760 TL olarak açıkladığı bir ortamda) ne kadar düşük olduğunu söylemeye gerek yok sanırım. Özellikle gıda, sağlık, ulaşım, eğitim ve barınma masraflarının çoğalmasıyla yoksullaşan hane halkının elinde kalan para, geçen yıllara göre oldukça azaldı.

Bu bağlamda;

Vergiler yoksul emekçilerden değil zenginlerden toplanmalıdır. Toplanan vergiler kesinlikle tabana yayılmalı; bankalara ve burjuvazinin şirketlerine değil, halkın ihtiyaçlarına aktarılmalıdır. Asgari ücret her üç ayda bir enflasyon oranında artırılmalıdır. Dış borçları biz almadık, bizim çıkarlarımıza uygun kullanılmadı; biz bunu ödemek zorunda değiliz. O yüzden dış borç ödemeleri derhal durdurulmalı; bu ödemeler ücretsiz kreş, okul, sağlık, ulaşım vb. haklar için kullanılmalıdır. Üretim araçları kamulaştırılarak aracı kurumlar devreden çıkartılmalı; tarımda acil bir ekonomik planlama yapılarak halkın ucuz ve kaliteli gıdaya ulaşması kolaylaştırılmalıdır. Yani biz asgari geçimli hayat değil, azami geçimli hayat istiyoruz.

Yorumlar kapalıdır.