Yunanistan’da STK emekçileri göçmenlerin tahliyesine karşı grevde

Hükümetin sığınma başvurusu kabul edilen mültecilere yardımı kesme kararını protesto eden STK emekçileri sendikası (Σωματείο Βάσης Εργαζομένων σε ΜΚΟ), 16 Nisan’da bir günlük grev ve eylem çağrısı yaptı. Sendikanın açıklamasının çevirisini paylaşıyoruz:

Yunanistan Göç Politikası Bakanlığı yaklaşık bir ay önce, sığınma başvurusuna olumlu yanıt alan mültecilere, barınma desteği ve mali yardımın tedricen sona erdirilmesine yönelik ani bir karar aldı. Karar, 31 Temmuz 2017’den önce resmen mülteci olarak kabul edilen kişilerden başlayarak uygulanacak. Benzer kararlar geçmişte de açıklanmış, ancak uygulanamamıştı. Fakat bu kez bakanlık ve ortakları, yaşadıkları daire ya da kampları 31 Mart 2019’a kadar kadar terk etmeye zorladığı yüzlerce mülteciyi, evsizliğe ve yoksulluğa itmeye kararlı görünüyor.

2015’ten itibaren, yani sonradan “mülteci krizi” olarak adlandırılacak durumun ardından, devlet açık bir biçimde, mülteci nüfusun sağlık, barınma, eğitim, yasal destek, ulaşım, çeviri gibi İhtiyaçlarını karşılama sorumluluğunu STK’lara devretmeye yöneldi: Mülteci akışı geçici bir durum olarak resmediliyor, hizmetler -durmadan ertelenen- bir nihai tarih ile sunuluyor ve mülteciler, konaklamalarının hep üçer ay uzatıldığı, bir güvencesizlik ve belirsizlik rejimine mahkûm ediliyor. Yunan devletinin onayı ile STK’lar muazzam fonları yönetiyor ve aynı zamanda, her tür çalışma mevzuatını ihlal ederek, kendi çalışanlarını aşırı sömürmeye yönelik yatırım yapıyorlar.

Yunan devletinin genel yönelimi -her zamanki gibi- dışlama ve marjinalleşme üretmeyi ve her tür özgürlük, mücadele ve örgütlü dayanışma çabasını bastırmayı hedeflerken, bakanlık bu kararını iki eksende meşrulaştırmaya çalışıyor:

Birincisi, mülteci statüsü almanın otomatik olarak sosyal entegrasyon, barınma ve istihdam olanağı sağladığını savunuyor. Oysa devlet, şimdi tahliye edilecek olan mültecilerin -tam da aciliyet ve geçicilik temelinde barındırıldıkları için- entegrasyon programlarına (örneğin, Yunanca kursları veya mesleki danışmanlık imkanlarına) asla erişemediğini gayet iyi biliyor.

İkincisi, sınır kapılarındaki kabül ve kimlik tespit merkezlerini “rahatlatma” bahanesi bir argüman olarak tekrar karşımıza çıkıyor. AB-Türkiye anlaşmasının imzalanmasından üç yıl sonra, Ege adalarını birer insan “depo”suna, kabul merkezlerini toplama kampına ve orada faaliyet yürüten STK’ları gardiyana dönüştürmüş olan Yunan hükümeti, [Midilli Adasındaki] Moria kampında balıkistifi yaşayan sığınmacıların durumunu kendi kararlarına bahane edip, Atina’nın merkezindeki mültecilere uyguladığı zulmü haklı çıkarmak için kullanmakta beis görmüyor.

STK yönetimleriyse hararetli itirazlarına rağmen aslında kararı kabul ediyor, tahliye planını uygulama sorumluluğunu paylaşıyor ve kendi iş planlarına dâhil ediyor. Aynı zamanda, biz STK emekçilerinden de, tahliye edilecek kişileri daha da mağdur edecek şekilde, onların kırılganlıklarına dair rapor vermemizi ve “en kırılgan olan kazanır” mantığı çerçevesinde hareket etmemizi istiyorlar. 

STK emekçileri olan bizler, gözümüzün önünde, adalardaki yalıtılmış kampların çadırlarında, iç bölgelerdeki ücra kamplarda, kent merkezindeki kiralık dairelerde yaşanan bu durum karşısında elimiz kolumuz bağlı durmayı reddediyoruz: Bizim güvencesiz çalışma gerçekliğimizi şekillendiren rejim de aynı neoliberal rejim. Mültecilerin yaşamlarındaki güvencesizlik, bizim güvencesiz emeğimizin ayna aksidir; her ikisine karşı dayanışma ve ortak mücadeleyi yükseltiyoruz. Mültecilerin kırılganlığına dair bilgimizin mültecileri yönetecek bir araç olarak kullanılmasını reddediyoruz ve mülteci nüfusunu yoksun bırakma ve kontrol etmeye yönelik talimatlara uymuyoruz. Yapabileceğimiz tek şey, bir kez daha STK yönetimlerine karşı durmak, net bir biçimde mültecilerin yanında yer alıp onların yaşam, özgürlük, kendi kaderini tayin ve haysiyet mücadelesiyle dayanışmamızı sergilemek. Bizler mülteci nüfusun ihtiyaçlarının karşılanmasına katkıda bulunmak için işe alındık, mültecileri evsizlik ve sefalete itmek için değil.

Mültecileri evsizliğe iten bakanlık kararının iptalini talep ediyoruz. 

STK yönetimlerinin bakanlık kararını uygulamasına hayır!

Mültecileri evsizliğe itmeyi reddeden STK emekçilerinin kriminalize edilmesine hayır!

Herkese haysiyetli biçimde yaşama ve çalışma hakkı

Mültecilerle dayanışma, karara direnenlere destek

Tüm STK emekçilerini 16 Nisan günü greve çıkmaya ve öğlen 12:00’de Arkeoloji Müzesi’nin önünde yürüyüş için toplanmaya çağırıyoruz. Akşam ise 18:00’de Viktoria Meydanı, 18:30’da Omonia Meydanı’nda olacağız.

Kaynakhttps://www.elaliberta.gr/ειδήσεις/5180-16-4-ngo-workers-strike-against-refugee-evictions

Yorumlar kapalıdır.