Yunanistan: Halk Syriza’yı cezalandırdı

Syriza (“Radikal Sol İttifak”) partisinin lideri Aleksis Çipras, Yunanistan genel seçimlerinden yenilgiyle çıktı. Çipras, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana eşi benzeri görülmemiş bir sosyal yıkım yaratan IMF planını uyguladığı için halk tarafından reddedildi. Sandığa gitmeyen seçmenler yüksek bir yüzde oluştururken, muhafazakar Yeni Demokrasi partisi seçimleri kazandı. Böylece, Brezilya’daki Lula-Dilma-İşçi Partisi ve Venezuela’daki Maduro ve Chavezcilik örneklerinde de gördüğümüz üzere, sözde sol hükümetler bir yenilgi daha aldı.

Yunanistan emekçileri Syriza’ya sandıkta cezalandırdı. Ne yazık ki Syriza, aynen “21. yüzyıl sosyalizmi” olarak sunulan Latin Amerika hükümetlerinin, özellikle de Chavezciliğin yaptığı gibi, burjuvazi ile beraber ve onun çıkarları için hükümet etti.

IMF, Avrupa Birliği ve Avrupa Merkez Bankası’nın dayattığı kemer sıkma politikasını reddederek kitle desteği kazanan Syriza, halkın muazzam direnişi ve genel grevlerin üzerinde yükselerek Ocak 2015’te iktidara gelmişti. Fakat Syriza hızla Bağımsız Yunanlılar adlı küçük bir milliyetçi sağcı parti ile koalisyon kurdu. Söz konusu partiyi kabineye dahil etti ve Savunma Bakanlığını verdi.

O aşamadan itibaren, “çözümün” işverenler ve IMF ile birlikte anlaşmaları “yeniden müzakere etmekten” geçtiği şeklindeki eski reformist ütopyayı ısıtmaya koyuldular. Bizim akımımız ise Syriza’nın geldiği bu konumu kınıyordu: “Troyka ve AB’den kopulmadıkça ve dış borç ödemeleri kesilmedikçe, Yunanistan’ın emekçilerine ve gençlerine çözüm sunulamaz. (…) Yarım yamalak çözümlerin geçerliliği mümkün değildir (…) Bu bağlamda, yeni Syriza hükümetinin tutturacağı yolun bu olmaması gerektiğini ısrarla vurgulamak durumundayız” (İUB-DE Açıklaması, Correspondencia Internacional, 27/1/15).  

Ne yazık ki, anti-kapitalist olma iddiasındaki sol kesimler, Syriza hükümetini destekledi ve değişim beklentilerini güçlendirdi. Bunlar arasında, Avrupa ve Latin Amerika Troçkizminin çeşitli bileşenleri, örneğin Mandelci Birleşik Sekreterlik ve Brezilya PSOL’unun çeşitli kesimleri de yer alıyordu.

2010’dan itibaren borcunu ödemesi için Yunanistan’a IMF tarafından son derece sert bir kemer sıkma politikası dayatılmıştı. Oysa söz konusu borç, asla Yunan halkına değil, gerek Yunanlı gerekse Almanya ve diğer emperyalist ülkelerden büyük kapitalistlere ve bankacılara fayda sağlamıştı. Sert kemer sıkma politikası, sözde “kurtarma” paketlerini  peş peşe sıralayarak borcu iyice artırdı ve halka açlık ve yağma getiren insani bir felaket yarattı. İşsizlik %27’ye ulaştı; ücretler, emekli aylıkları ve sosyal güvenlik bütçesindeki kesintiler %40’ı aştı; GSYİH %25 eridi.

Halkın %62’sinin HAYIR’ı ve Syriza’nın ihaneti

Halktan gelen büyük basınç karşısında Syriza hükümeti, 5 Temmuz 2015’te (hükümeti devraldıktan 6 ay sonra) bir referandum çağrısında bulundu ve IMF planının uygulanıp uygulanmayacağını halka sordu. Medya ve bizzat IMF ile Avrupa Birliği, halka şantaj yaptı: HAYIR kazanırsa felaket olacağını ve Yunanistan’ın Avrupa Birliği’nden çıkarılacağını söylediler. Bu devasa kampanyaya rağmen, halkın %62’si HAYIR dedi.

“O gece, halkımız büyük zaferini kutlamak için sokağa dökülmüştü… Aleksis Çipras’ın ofisine girdiğimde, halkın Hayır kararını görmezden gelmeye karar verdiğini ve Yunanistan’ı bir kez daha Troyka’ya teslim edecek kanun teklifini Parlamento’dan geçirmek için Yeni Demokrasi’yle birlikte hareket edeceğini söyledi. Onu bu kararından vazgeçirmeyi başaramadım ve sonuç olarak Maliye Bakanı olarak görevimden istifa ettim.” (Syriza’dan ayrılan ve başka bir merkez sol parti kuran Yannis Varufakis’in yakın tarihli bir makalesinden).

Sonuçta sosyal yıkım daha da büyüdü. Büyük çoğunluğu genç çalışanlardan oluşan yarım milyon insanın ülkeden göç ettiği (11 milyondan az nüfuslu) Yunanistan’da gelecek belirsizliğini koruyor. Dış borç, düşmek bir yana, GSYİH’nın %180’ine karşılık gelen 200 milyar dolara yükselmiş durumda.

Eski sağın göreli zaferi

Muhafazakâr sağcı Yeni Demokrasi partisi, geçerli oyların %39.85’ini alarak son seçimi kazandı. Yeni Demokrasi parlamentoda salt çoğunluğa sahip oldu, çünkü Yunanistan’da en çok oy alan partiye fazladan 50 milletvekili veriliyor. Bununla birlikte, Yeni Demokrasi’nin emeğin haklarının yıkımını, kemer sıkma programını şiddetlendirmeyi, emeklilik ve kamusal sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesini öngören programını dayatması hiç de kolay olmayacak.

Medyada öne çıkan iddiaların aksine, bütün toplum sağa oy vermiş değil. Oy kullanmanın zorunlu olduğu ülkede, seçmenlerin %44’ü sandığa gitmedi. Neo-Nazi bir parti olan Altın Şafak, aslen gençlik ve kadın gruplarının başlattığı karşı seferberlik sonucunda oy kaybetti ve parlamento dışı kaldı. Syriza geçerli oyların %31,53’ünü aldı; kaybettiği seçmenler de sağa kaymaktan ziyade ya sandığa gitmedi ya da Syriza’nın soluna yöneldi. Syriza’dan kopan iki önemli yapı, eski Bakan Varufakis’in partisi Mera25 %3,5 oy ve Özgürlük Yolu partisi %1,5 oy aldı. Köklü, Stalinist, Yunanistan Komünist Partisi, müthiş bürokratik sekterliğine rağmen %5’lik payını korudu. Antarsya (%0,41) ve DEA (%0,28 oy alan Halkın Birliği oluşumunun bileşeni) gibi Syriza’ya muhalif antikapitalist akımlarsa, ortak bir sol cephe oluşturmada başarısız oldular.

Yunanistan emekçilerinin acımasız kemer sıkma politikasını hezimete uğratmak için yeniden sokağa dökülmesi son derece olası. Syriza’nın solundaki oluşumların aldığı kayda değer oyun yanı sıra, yüksek sandığa gitmeme oranı da (ki aslen gençler sandığa gitmedi ve bunda anarşist akımların da kısmi bir etkisi var), solu yeniden inşa etmek için uygun bir zemin olduğuna işaret ediyor. Bunu başaracak mücadeleci bir sol cephenin programında, IMF’den mutlak kopuş, dış borcun reddi, Avrupa’daki emekçilerle mücadele birliği ve bir emekçi örgütleri hükümetinin inşası yer almalı.

Yorumlar kapalıdır.