Şarlatanlar çağı: Musk ve kapitalizmin yeni oyunu

İçinde yaşadığımız düzen, krizlerini gizlemek ve yeniden pazarlanabilir olgular oluşturmak için figürler çıkarmakta oldukça başarılı. Bill Gates, Steve Jobs ve son olarak Elon Musk da bu dönemin en parlak yıldızlarından biri oldu. Mars’a koloni kurmak, elektriği geleceğe taşımak ve insan beynini yapay zekâyla birleştirmek gibi hayaller, Musk’ı bir “geleceğin mimarı” olarak kitlelere tanıttı. Son dönemde Trump’a verdiği destekle Musk yalnızca geleceği şekillendiren bir vizyoner değil, aynı zamanda kapitalizmin sürdürülebilirliği için siyasi sahnede kendine alan açan bir şarlatan olarak karşımıza çıkıyor. Tüm dünyanın iletişim merkezi X’in de sahibi olan ve onu kendi reklamı için manipüle eden Musk, gerçekten bir kurtarıcı mı yoksa bir tehdit mi? Gelin, beraber bakalım.

Vizyon hanedanlığı

Elon Musk’ın ünü, aslında sahibi olduğu şirket ve yatırımlarla pekişmiş durumda. SpaceX, Tesla, Neuralink ve The Boring Company gibi şirketlerle, uzay yolculuğundan elektrikli araçlara, beyin-bilgisayar arayüzlerinden yeraltı tünellerine kadar geniş bir yelpazede faaliyet gösteriyor. Bu girişimler, sanki insanlığın geleceğini şekillendirmeyi amaçlıyor gibi görünse de, altında başka bir motivasyonun yattığını tahmin edebiliriz. Dünyadaki acil sorunları çözmek yerine, dikkatleri farklı yöne çekiyor olabilir mi? Mesela, Mars’a koloni kurma hayali, dünya üzerindeki iklim krizi, gelir eşitsizliği ve küresel sağlık sorunları gibi temel problemlerin çözümünü ikinci plana atma çabası olabilir mi? Ya da teknolojik ilerlemelerin yarattığı sanal umut, mevcut sistemin kusurlarını gizlemek ve sorgulanmasını engellemek için bir araç olarak mı kullanılıyor? Odağımız kayrılıyor, hareketsiz bıraktırılıyoruz, kabulleniyoruz ve tepkisizleştiriliyoruz. Ve ayrıca asıl amaç bilginin demokratikleştirilmesi değil, aynı diğerlerinde olduğu gibi algılarımızın dağıtılması ve gerçeklerin halı altına süpürülerek, yeni gerçeğin satılabilir bir meta olarak pazarlanması. Musk’un kurmak istediği vizyon hanedanlığı tam olarak buna hizmet ediyor.

Musk ve Trump ortaklığı
Şu ana kadar görünmeyen ve adı konmayan ortaklık, aslında uzun bir süredir dil birlikteliğiyle ilerliyordu. Musk’ın X’i satın almasından sonra şiddeti ve ötekileştiren söylemleri ön plana çıkarması, tüm bunların yanında baskı rejimlerinin istediği bilgileri artık veri güvenliği olmadan onlara sunması, aslında Trump’ın isteği ve ekmeğine yağ sürüyordu diyebiliriz. Bu ortaklığın en net hali ise Musk’ın 5 Kasım’daki ABD seçimlerinde Trump’ı destekleyeceğini açıklamasıyla arşa çıktı. Seçim kampanyası için 100 milyonlarca dolar destekte bulunmasının yanında, X platformunda Trump destekçileri arasında günlük piyango çekilişi bile başlattı.

Ne yapmalı?

Musk ve benzeri geleceği vaat eden şarlatanları iyi tespit etmek lazım. Sistemlerin açıklarını bularak ve belirli sermayeleri de arkasına alarak durmadan vizyon sahibi pazarlamasının ardında krizde olan yapılarını kurtarmak isteyen yönetim katmanı ve ondan beslenen parazitler olduğunu unutmayalım. Ve bu kadar teknolojik gelişme olurken, cidden insanlığın 100 milyon piksel kameraya sahip telefona veya her yeri ekran olan arabaya mı ihtiyacı var yoksa daha temel sorunlarımız mı var onu saptamamız lazım. Aslında soru basit: Kapitalizmin teknodevrimi kurtarıcı gibi sunmasına karşı biz ne diyeceğiz? Dünyada 2,2 milyar kişinin hâlâ temiz suya erişimi yokken veya 833 milyon insan hâlâ yeterli beslenemiyorken, şarlatanların bizi kandırmasına izin mi vereceğiz?

Yorumlar kapalıdır.