Los Angeles: Trump’ın sınır dışı uygulamalarına ve baskılarına karşı öfke günleri
Arjantin’deki kardeş partimiz Sosyalist Sol’un (Izquierda Socialista) ve dünya partimiz İUB-DE’nin (İşçilerin Uluslararası Birliği-Dördüncü Enternasyonal) önderlerinden Ezequiel Peressini tarafından kaleme alınmıştır.
Aşırı sağcı Donald Trump, 6 Haziran Cuma gününden bu yana ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi’ni (ICE) kullanarak Kaliforniya eyaletinin başkenti Los Angeles’ta belgesiz göçmenleri gözaltına almak, hapsetmek ve sınır dışı etmek için baskınlar düzenliyor. İlk baskında yaklaşık 50 kişinin gözaltına alındığı bildirilmiş; bu da büyük bir halk hareketine yol açmış, yüzlerce kişi gözaltı merkezlerinin önünde toplanarak bu baskıyı reddetmiş ve gözaltındakilerin serbest bırakılmalarını talep etmişti. ICE’nin protestoları durduramaması üzerine Trump, Ulusal Muhafızları Los Angeles’a ve diğer yakın şehirlere göndererek askeri yöntemlere başvurdu.
İkinci sefer göreve geldiğinden bu yana Trump, göçmenlerin toplu olarak sınır dışı edilmesini emretti ve Barack Obama’nın gerçekleştirdiği yıllık 400.000 sınır dışı işlemini epeyce aşarak yılda bir milyon kişiyi sınır dışı etme sözü verdi. Trump, 2003 yılında Müslüman nüfusa zulmetmek için kurulan ICE’ye süper yetkiler verdi. Latin nüfusun yoğun olduğu farklı şehirlerde baskınlar düzenleyerek restoranları ve işyerlerini hedef aldı ve aynı zamanda pek çok göçmeni doğrudan evlerinden çıkardı. Hapse attığı Mahmud Halil örneğinde olduğu gibi, göçmen karşıtı saldırgan politikasını Filistin davasını savunan üniversiteli aktivistlere karşı da kullandı. 200’den fazla Venezuelalı göçmeni sınır dışı etti ve El Salvador’da aşırı sağcı Bukele’nin hapishanelerine zorla nakletti. Daha önce de göçmenleri Küba’daki Guantánamo cezaevine göndermişti.
Görevdeki ilk yılında bir milyon kişiyi sınır dışı etme hedefine ulaşmak için Kaliforniya eyaletinde harekete geçmek isteyen Trump, göçmen nüfusun yoğun olduğu -ve genelde polisin göçmenlik konularında federal makamlarla işbirliği yapmadığı bir şehir olan- Los Angeles’ta güçlü bir direnişle karşılaştı. Buradaki protestoları bastırmak üzere Adalet Bakanlığı ve Pentagon’a ordu ve FBI gibi federal güçleri gönderme yetkisini yasadışı olarak verdi.
Seferberliği durdurmak için 2000 asker
Los Angeles’ta Trump’ın göçmen politikasına karşı düzenlenen protestolar durup dururken ortaya çıkmış değil. Trump’ın göreve başlamasından on gün sonra binlerce göçmen ülke genelinde, özellikle de protestoların kitlesel olduğu Kaliforniya’nın başkentinde, hükümetin göçmen politikasına karşı harekete geçmişti. 6 Haziran Cuma günü ICE, Mexico City’den sonra dünyada en çok Meksikalının yaşadığı ikinci şehir olan Los Angeles’a geldi ve şehrin güneyinde ve tarihi merkezinde yer alan, tekstil ve giyim fabrikaları ile dükkanların bulunduğu ve işçilerin çoğunun Latin Amerikalı ve Asyalı olduğu “moda bölgesi” olarak adlandırılan bölgeye ayrım gözetmeksizin baskınlar düzenledi. Silahlı adamlar tarafından yürütülen ve tüm insan haklarını ihlal eden gerçek bir cadı avı başlatıldı. Bu operasyonlarda çoğu Meksikalı olmak üzere yaklaşık 50 kişi tutuklandı.
Donald Trump’ın aşırı sağcı politikalarına karşı büyüyen seferberliğin bir parçası olarak tepki hızla gelişti. 6 ve 7 Haziran günleri yüzlerce kişi gözaltı merkezlerinin önünü doldurarak keyfi ve yasadışı gözaltıları protesto etti ve alıkonulanların serbest bırakılmasını talep etti. “Gerçek düşman milyarderlerdir, göçmenler değil”, “ICE, topluluklarımızdan defol”, “Bütün göçmenlere tüm haklar tanınsın”, “Sınır dışı değil eğitim” yazılı pankartlarla ICE’yi reddettiklerini ve haklarından mahrum bırakılan, gölgelerde yaşayan, sağlık, eğitim ve tüm hizmetlerden dışlanan göçmen işçiler arasında var olan büyük huzursuzluğu açıkça ortaya koydular. Bu gelişmelerle, ICE ve eyalet polisleri protestocular karşısında afalladı.
Buna karşılık aşırı sağcı Trump yönetimi, ABD yasalarının üstünden atlayarak otoriter ve baskıcı tutumunu sürdürdü ve eyalet valisi tarafından talep edilmemiş olmasına rağmen 2000 Ulusal Muhafız askerinin konuşlandırılması emrini verdi. Ayrıca 500 deniz piyadesinin emir verilmesi halinde şehirde konuşlanmaya hazır olduğu belirtildi.
Askeri birliklerin şehirdeki varlığı ve uyguladıkları şiddetli baskı, protestoların üçüncü gününde kitlesel olarak sokağa dökülen halkı öfkelendirdi; işçiler ve göçmenler arasında günlerce süren öfkeye yol açtı. Protestolar Los Angeles’ın güneyinde yer alan ve nüfusunun yüzde 82’sinin Latin kökenli olduğu Paramount semtine de sıçradı. Yine Kaliforniya’nın başkentinin güneyinde yer alan Compton’da da protestolar vardı. Uzun süreli ve sert çatışmalar yaşandı. Yüzlerce kişi tutuklandı ve onlarca kişi yaralandı. Tutuklananlar arasında, 750.000 üyesiyle eyaletin en büyüklerinden biri olan Kaliforniya Hizmet Çalışanları Uluslararası Sendikası’nın (SEIU) başkanı David Huerta da vardı.
Tutuklamalara ve artan askeri uygulamalara rağmen seferberlik yayıldı ve uygulanan baskı; göz yaşartıcı gaz, şok bombası, elektrik şoku ve plastik mermilere kahramanca karşı koyan protestocuların meşru tepkisini sertleştirdi.
Seferberliği işçilerle birlikte 50 eyaletin tamamına yaymak için!
Los Angeles’taki olağanüstü mücadele günleri; artan eşitsizliğin, uzun bir ırkçılık ve polis şiddeti geçmişinin olduğu bir ülkede münferit tepkiler değildir. Bu protestolar, Donald Trump hükümetinin milyonlarca insan tarafından reddedilmesinin bir parçasıdır. Trump’ın göreve geldiği ilk 100 gün içinde büyük eylemler ABD’nin dört bir yanına yayıldı. Trump’ın görev süresinin başında kamu çalışanları Hükümet Verimliliği Dairesi’ndeki (Doge) kesintilere, işten çıkarmalara ve Trump’ın eski ortağı Elon Musk’a karşı harekete geçti. Nisan ayında 50 şehirde 1200 protesto düzenlendi, ardından Harvard ve Columbia Üniversitelerine yapılan saldırılar da dahil olmak üzere sağlık ve eğitim alanındaki saldırılar protesto edildi. Şimdi 50501 Hareketi (50 protesto, 50 eyalet, 1 hareket), Trump’ın otoriter heveslerine atıfta bulunarak 14 Haziran’da “Krallara Hayır” sloganı altında ulusal bir seferberlik çağrısında bulunuyor. Bu seferberlik; eylemleri genişletmek, demokratik özgürlüklere yönelik saldırıları durdurmak, tutukluların serbest bırakılmasını talep etmek, ICE’yi ortadan kaldırmak ve göçmenler ile emekçilere yönelik zulüm, gözaltı ve sınır dışı işlemlerine son vermek için elverişli bir birleşik zemin sağlayabilir.
Demokrat meclis üyeleri ve yetkililer sosyal medya üzerinden açıklama yapmakla yetinirken, kendi yönetimleri döneminde binlerce göçmenin sınır dışı edildiği gerçeğini gizliyorlar. Demokrat Barack Obama, görevde bulunduğu iki dönem boyunca yaklaşık 3 milyon kişi ile en fazla kişiyi sınır dışı eden ABD başkanı.
Emekçiler ve onların sendikaları ile halk örgütleri ve 2020’de George Floyd cinayetinin ardından Trump’ı başkentte barikat kurmaya zorlayan adalet mücadelesini hatırlayan militan gençler bugün, son yıllarda sayısız grev yapan işçilerle, kadınlarla, siyah nüfusla ve tüm yoksul halkla birlikte Donald Trump’ı ve yakın zamanda iş adamı Musk ile yaşanan skandal ayrılıkla kendini dışa vuran bir siyasi krizden geçmeye başlayan hükümeti yenebileceklerini biliyorlar.
14 Haziran için planlanan ulusal seferberlik; Amerikalı gençlerin ve işçilerin Filistin direnişiyle dayanışma içinde olduklarını ve Filistin halkının davasını savundukları için zulme uğrayıp sınır dışı edilen diğer ülkelerden gelen öğrencilere yapılan zulmün yanı sıra hiçbir hükümetin Gazze halkına garanti etmek istemediği insani yardımı taşırken İsrail ordusu tarafından durdurulan Greta Thunberg ve diğer Madleen aktivistlerinin kaçırılmasını reddettiklerini bir kez daha göstermelidir.
İşçilerin Uluslararası Birliği-Dördüncü Enternasyonal (İUB-DE) olarak seferberliğin taleplerini sahipleniyoruz:
Kahrolsun Trump’ın baskıları!
Los Angeles’taki tutsaklar serbest bırakılsın!
Ulusal Muhafızlar, Deniz Piyadeleri ve FBI, mahallelerden defolun!
ICE ortadan kaldırılsın ve sınır dışı uygulamaları durdurulsun!
6 Haziran 2025
Yorumlar kapalıdır.