2025 yılının yarısını geride bıraktık. Biz yılın yarısını geride bırakmadan, Tek Adam rejiminin verdiği asgari ücret bizi açlık sınırının altında bir yaşama çoktan mahkûm etti. Emekçilerin geçtiğimiz aylarda ve halihazırda verdikleri mücadeleler bu yoksul ve yoksun hayatı kabul etmeyeceklerini, insan onuruna yaraşır bir ücret ve çalışma koşulları için mücadeleden geri durmayacaklarını gösteriyor.
Biraz yakından bakacak olursak, özellikle işçi kenti Gebze’de emekçiler birçok fabrikada mücadeleler verdi. Geçtiğimiz aylarda Tüpraş’ta çalışan ve Petrol-İş sendikasına üye binlerce işçinin ücretlerin artması için iş bırakmaya kadar varan fiili eylemliliklerle mücadeleye atıldığını görmüştük. Yine Petrol-İş’e üye olan Portakal Plastik işçileri grevlerini kazanımlarla sonuçlandırmıştı. Tarım Kredi Kooperatifi ile arasındaki toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine Gebze’de bulunan Petrol-İş Sendikası üyesi Gübretaş fabrikası işçileri de insanca yaşayacak ücret talebi ile 3 Temmuz’da greve başladı.
DİSK Basın İş’in üyelerinin bulunduğu KRT Televizyonu işçileri de ödenmeyen ücretleri karşılığında günlerce yayını durdurmuş ve nihayetinde mücadelelerini zaferle sonuçlandırmışlardı.
Son olarak, sendika düşmanlığıyla öne çıkan ve işçilerin fiili mücadeleleriyle zorla toplu iş sözleşmesi masasına oturtulan DYO Boya’da insanca yaşayacak bir ücret için Kocaeli Dilovası ve İzmir Çiğli’de yer alan iki fabrikada birden grevlerini sürdüren 600 işçi 43. günde mücadelelerini kazandı. İşçiler grevleri sonucunda ücretlerinde il yıl için yüzde 73 oranında zam ve 7 bin 500 TL seyyanen artış elde etti.
Birçok işyerinde ise insanca yaşayacak ücret mücadelesi sürmeye devam ediyor. İzmir’deki Temel Conta işçileri 200’ü aşkın gündür, TPI Kompozit işçileri ise 50 günü aşkındır sefalet ücretlerine karşı insanca yaşayacak bir ücret talebiyle grevdeler. İzmir’de Teksif üyesi Digel tekstil işçileriyse, patronun sendika düşmanlığı yaparak sendikalı işçileri işten çıkarmasının üzerine 17 Ocak’tan bu yana direnişlerini fabrika önünde sürdürüyorlar. İzmir Dikili’de bulunan Queen Çiçek işçileri ise BTO-Sen’e üye oldular ve sendika işyerinde örgütlenme hakkını elde etti. Fakat Danimarka menşeili çiçek tekeli işveren sendika düşmanlığı yaparak işçileri ve ailelerini tehdit etti, örgütlülüğü kırmaya çalıştı. Söz konusu baskılara karşı, BTO-Sen ve üye işçiler her cuma günü Danimarka Başkonsolosluğu önünde basın açıklaması gerçekleştiriyor ve baskıların son bulmasını talep ediyor.
İzmir geçtiğimiz ay 20 bin işçinin katıldığı büyük bir greve şahit oldu. Bu grev her ne kadar CHP’nin işçi düşmanı politikalarıyla kırılmış olsa da büyük bir deneyimdi. İşçiler bir taraftan günlük talepleri için mücadele ederken, memleketin sorunlarını emanet ettiği partilerin kendilerinin taleplerine kulaklarını ne kadar tıkamış olduğunu gösterdi. Bugün İzmir’in Buca Belediyesi’nde çalışan işçiler de insan onuruna yaraşır ücretler ve iş koşulları için grevlerini sürdürmekte.
Kamuda 8. Dönem Toplu Sözleşmesi’ne yaklaştık. Kamu Çerçeve Protokolü altı yüz bin işçinin ücretlerini ve haklarını ilgilendirmekte. Hükümetin kamu işçilerine teklif olarak yine sefalet ücreti sunması sonucu Türk-İş tabandan gelen basınç üzerine bir eylem programı açıkladı. Bu eylem programının üzerine, binlerce sendikalı işçi uyarı eylemlerine başlayarak çalışmadan kaçınma haklarını kullandılar. Bu çerçeve protokole karşı ilk grev kararı ise İzmir’den geldi. Öz Büro İş’in yetkili olduğu Kâtip Çelebi Üniversitesi’nde taleplerin karşılanmaması üzerine işçiler greve çıktılar.
Türkiye işçi sınıfı Tek Adam rejimine “Elinizi soframızdan çekin!” diyor. Patronların temsilcisi olan Tek Adam rejimine karşı en acil taleplerimiz olan “Ücretlere ve emekli aylıklarına üç ayda bir gerçek enflasyon oranında zam!” ve “İşten atmalar yasaklansın!” talepleri etrafında birleşelim!. Sendikal hakların engellenmesine karşı mücadelemizi büyütelim. “Emekçilere kaynak yok” diyenlere, krizin faturasını emekçilere yıkmak isteyenlere karşı çözüm Emek İttifakı’nda diyelim!
Yorumlar kapalıdır.