Üniversitelerde yeni döneme girerken kayyum rejimi ve OVP kıskacı
Yeni akademik yıla girerken Tek Adam rejiminin üniversitelere yönelik baskıları artıyor. Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması ve tutuklanmasının ardından yükselen, yıllardır benzeri görülmemiş öğrenci seferberliğinin üzerinden aylar geçti ve Tek Adam rejiminin kayyum siyaseti derinleşerek devam ediyor. CHP’li belediyelere düzenlenen operasyonlar, siyasetçilerin tutuklanması ve kampüslerdeki baskılar birbirine paralel ilerliyor. Yıldız Teknik Üniversitesi’nde 11 kulüp kapatıldı ve yerlerine kayyum kulüpler kurulmaya çalışılıyor. Geçtiğimiz dönem 34 kulübün yönetimlerinin görevden alındığı Boğaziçi Üniversitesi’nde yeni kulüpler tüzüğüyle baskı ve denetim artırıldı. ODTÜ, Hacettepe, Boğaziçi, İTÜ, Mimar Sinan ve daha birçok üniversitede yüzlerce öğrenciye soruşturma açıldı. Ege Üniversitesi’nde ise üniversite toplulukları adına stant açmak isteyen 20 öğrenci gözaltına alındı.
Ekonomik krizin faturasını emekçilere ve tüm ezilen kesimlere kesmeye çalışan Mehmet Şimşek’in Orta Vadeli Programı (OVP) da talanına hız kesmeden devam ediyor. Boğaziçi’nde yıllardır ücretsiz olan çamaşırhane hizmeti özelleştirildi, artık öğrencilerden her yıkama için 200 TL talep ediliyor. Hacettepe’de haftalardır sıcak su yok, İstanbul Üniversitesi’nde yemekhane zamlarını protesto eden göçmen öğrenci Nana Babazade bir aydan uzun süredir Geri Gönderme Merkezi’nde işkence görüyor, ölüm tehditleri aldığı ülkesine geri gönderilmekle tehdit ediliyor. Artan ev kiraları ve yetersiz kapasitedeki yurtlar, KYK burs ve kredilerine zam yapılmamasıyla birleşince öğrencileri okurken çalışmaya ve yoksulluğa mahkûm ediyor.
Tüm bu gelişmeler birbirinden bağımsız değil. Kayyum politikalarıyla siyasal demokrasi baskılanırken OVP ile ekonomik kuşatma derinleşiyor. Bir yandan kayyum siyasetiyle söz ve karar hakkı gasp edilen öğrenciler, öbür yandan OVP ile barınma ve yaşam maliyetleri altında eziliyor, en temel kamusal hizmetlerden mahrum bırakılıyor. Tek Adam rejimi, üniversiteleri kamusal bir alan olmaktan çıkarıp öğrencileri birer müşteri haline getirmeye çalışıyor.
Öğrencileri sessiz ve itaatkâr bir kitleye dönüştürmeye yönelik siyasal ve ekonomik saldırılar katlanarak artıyor. Ancak geçmiş deneyimler gösteriyor ki öğrenciler baskı karşısında geri çekilmiyor, aksine kendi taleplerini yükseltmek ve haklarını savunmak için örgütleniyor. Başta Boğaziçi Üniversitesi olmak üzere Galatasaray, Yıldız Teknik, İTÜ, Mimar Sinan gibi üniversitelerde kurulan Öğrenci Temsilcileri Kurulları (ÖTK), öğrencilere siyasal baskılara ve ekonomik talana karşı taleplerini ortak bir mücadele programı ekseninde yükseltmek ve bu doğrultuda seferber olmak imkânı sağlıyor. Bu ÖTK’ların inşacıları olmak, kalıcılıklarını sağlamak ve öğrencilerin taleplerini ortak bir mücadele programına dönüştürüp kampüslerdeki baskılara ve ekonomik yıkıma karşı birleşik bir seferberliği sürdürmek en temel görevimiz.
Yorumlar kapalıdır.