Tarihte bu ay | Sükûtu bozan grev: 1986 Netaş Grevi

12 Eylül 1980 darbesi ’70’lerde yükselen işçi sınıfı hareketine karşı rejimin askeri kanadını harekete geçirmiş ve o dönemin trendlerine uygun olarak neoliberal politikaları uygulayacak hükümetlere kendini bırakmıştı. Yasalarla, tüzük ve yönetmeliklerle işçi sınıfının o döneme kadar kazandığı ekonomik ve demokratik hakları budamaya çalışan böyle bir darbe anayasası ortamında, 18 Kasım 1986 Netaş Grevi ’89 bahar eylemlerine de yol gösteren bir işaret fişeğine döndü.

Netaş fabrikasının kuruluşu ve işçilerinin mücadele tarihinden kesitler dönemi oldukça iyi anlatıyor. PTT ve Kanada menşeili Northern Elektrik ortaklığında Ümraniye’de kurulan fabrikadaki işçiler 1975 yılında Tek Met-İş’ten DİSK’e bağlı Maden-İş Sendikası’na geçti. Bu süreçte baskılara maruz kalan işçilere, Kanada’da Northern Elektrik’e bağlı işyerlerinde çalışan yaklaşık 24 bin işçi 24 saatlik bir grevle, enternasyonal bir destek sundu. 13 Mart 1980 ise Netaş işçileri için kara bir gün olarak tarihe geçti. Netaş işçisi Mustafa Benlioğlu, Otosan fabrikası önünde Maden-İş örgütlenme çalışma yaparken vurularak öldürüldü. Sonrasında 12 Eylül darbesiyle DİSK kapatılıp liderleri tutuklanınca işçiler bağımsız Otomobil-İş Sendikası’nda örgütlendi.

1982 Anayasası, 1983 Sendikalar Kanunu ve Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu ile işçi sınıfına yönelik saldırıların kurumsallaşması ’80’li yıllara damgasını vurdu. Netaş Grevi işte böyle bir ortamda, yani grev, toplu iş sözleşmesi ve sendikal örgütlenme haklarının kısıtlandığı, dahası bir dönem MESS (Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası) genel sekreterliği yapmış, dönemin başbakanı Turgut Özal’ın 24 Ocak kararlarını uygulamaya koyduğu bir ortamda, işçi sınıfının grev gücünü yeniden kullanılabilmesinde yol gösterici olmuştur.

1986’ya gelindiğinde Netaş fabrikası toplu iş sözleşmesi sürecinde anlaşmazlıklar yaşandı. Bunun sonucunda alım gücü eriyen işçiler daha iyi çalışma koşulları için kasımda greve çıktılar. Devlet desteğiyle grev kırıcılık yapan fabrika yönetimine rağmen sınıf dayanışmasını sürdürdüler. Dönemin gazetelerinden Milliyet’te grev şöyle ifade ediliyordu: “İşveren grev kırıcılığı yaparak endüstri meslek liselerinden 14-16 yaşlarında çocuk işçileri çalışması için getirdi”, “Fabrikadan mal çıkışına izin vermeyen grevci işçilere polis müdahalesi yapılarak fabrikadan mal çıkarıldı.”

Bunların ötesinde, eski Netaş işçisi Nazım Alpman’ın grev anılarını derlediği Emeğin Şövalyeleri adlı kitaptan öğreniyoruz ki grev çok büyük maddi yetersizliklere rağmen devam etmiş: borç parayla grev yapan işçiler veyahut grev alanına yürüyerek gidip gelen grev gözcüleri…

Tüm bu zorluklara rağmen işverenin yüzde 31 zam teklifine karşı yüzde 40,5’lik bir artış yaşandı, dahası grev yapmanın zor olduğu böylesi bir dönemde sükûtu bozan bir grev gerçekleşti. Netaş Grevi’nin arkasında bıraktığı mücadele deneyimi ve azmi 1987 yılında Petrol-İş’in örgütlü olduğu 63 işyerinde sektörel bazda yapılan KİPLAS grevlerine, ’89 Bahar eylemlerine ve 1991 maden yürüyüşüne aktarıldı.

Yorumlar kapalıdır.