Tek Adam rejimi güçleniyor mu: Doğu Akdeniz ne söylüyor?
Tek Adam rejimi Türkiye’yi güçlü ve bağımsız bir ülke haline getirmekle övünüyor. Dış politikadaki gelişmelere mercek tutup sınıflar mücadelesi içerisinde incelemek çoğu kez bu gibi iddiaların gerçek olup olmadığını anlamamızı sağlayabilir. AKP’nin Doğu Akdeniz’de güttüğü politikaları Kıbrıs ve Filistin özelinde incelemek rejimin ne övündüğü gibi güçlü ne de geçmişten daha bağımsız bir Türkiye yarattığını gösteriyor.
Filistin’de hamaset politikası
AKP’nin Filistin politikası hiçbir zaman hamasetin ötesine geçmedi. AKP’nin esas ilgisi İsrail ile başta ekonomik ama elbette ki askeri ve siyasal ilişkiler kurmak oldu. Korsan devlet başkanının Türkiye’yi son ziyareti üst düzey ve gösterişli törenlerle yapılırken 7 Ekim’den birkaç gün önce ABD’de gerçekleşen Netanyahu-Erdoğan görüşmesinde Erdoğan “enerji, teknoloji, inovasyon, yapay zekâ ve siber güvenlik alanlarında” artan işbirliği umutlarını ifade etmişti. Bugün gelinen noktada üstlenilen diplomatik rollerden ötürü Gazze’deki ateşkes sürecinin kazananı olarak lanse edilmeye çalışan Tek Adam rejimi ise İsrail’in ateşkese uymayan davranışları ve sürdürdüğü Gazze ablukasına karşı sert ama karşılığı olmayan sözlerin dışında bir şey yapmıyor. Ticaretin sürdüğü ise herkesin malumu.
Tek Adam rejimi için popülizm yapıp kitle desteğini arkasına alarak iktidarını garanti etme yeteneğine sahip olduğu ifade ediliyordu. Filistin davasının Türkiye toplumunun ezici bir çoğunluğunca benimsenmesine ve rejimin yeni bir kahramanlık destanına ihtiyacı olmasına rağmen, sözün dışına çıkan göstermelik adımlar dahi atılmıyor. Çünkü Tek Adam rejiminin, Filistin halkının hak ettiği özgürlükten bir çıkarı yok. Ancak İsrail ve ABD ile yaptığı ticaret anlaşmalarına bağımlılığı var. Yani rejim övündüğünün aksine Türkiye kapitalizminin sınırlarını aşamıyor. Tek Adam rejimi konu Filistin de olsa, yapmak istediğini değil, bağımlı ve yarısömürge bir ülke olarak yapmak zorunda olduklarını yapıyor.
Kıbrıs’ta seçim sürprizi
KKTC’de yapılan seçimler ise Tek Adam rejiminin övündüğü kadar güçlü olmadığını başka bir şekilde ifade ediyor. Tek Adam rejiminin her türlü maddi, manevi desteğini arkasına alan eski cumhurbaşkanı Ersin Tatar, KKTC’nin Rum kesimi ile federatif birliğini savunan Tufan Erhürman’a karşı ezici bir yenilgi aldı. Bu durum Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki varlığının sarsılmasına ve AKP’nin iktidara gelmesinden bu yana Kıbrıs’ta büyüyen kara para ekonomisinin hayati bir yara almasına sebep olabilecek bir gelişme. Tek Adam ittifakı tüm varlığı ile desteklediği adayının seçimi kaybetmesinin ardından sürece dair çelişkili yanıtlar verdi. Bahçeli, Kıbrıs’ın Türkiye’ye bağlanmasını savunurken, Rum kesiminin patronlarının birlikten yana olmamasına duydukları güvenle olacak, cumhurbaşkanlığı sözcüleri itidalli yanıtlar verdi. Bahçeli’nin sözlerini MHP’nin ittifaktaki “denge ve denetleme” rolü ile açıklama çabaları da ortada ciddi bir yenilginin olduğunu, bırakalım İsrail’i, “yavru vatan”da dahi her zaman sonuç alan bir güce sahip olunmadığını gösteriyor. Doğu Akdeniz’de çekilen tomografi, neredeyse çeyrek asırlık AKP iktidarının Türkiye’yi daha güçlü ve bağımsız değil, daha güçsüz ve bağımlı bir hale getirdiğini bir kez daha gösteriyor.
Yorumlar kapalıdır.