15 Ekim 2024 tarihinde Van Gölü kıyısında cansız bedeni bulunan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğrencisi Rojin Kabaiş’in ölümü, bir yıl boyunca bilinçli bir şekilde sır perdesi ardında tutulmaya çalışıldı. Rojin’in intihar ettiğine veya Van Gölü’nde boğulduğuna yönelik başta Rojin’in ailesi olmak üzere hiç kimsenin inanmadığı açıklamalarla bu ölümü sümen altı etme çabaları, Rojin’i şüpheli ölümü aydınlatılmayan sayısız kadından biri haline getirmeyi hedefliyordu. Geçtiğimiz bir yılda başta Rojin’in ailesi, sıra arkadaşları ve Rojin Kabaiş İçin Adalet Komisyonları’nın yoğun çabaları olmak üzere yürütülen yoğun adalet mücadelesi ise bu planları adeta suya düşürecek, erkek yargının kirli oyunlarını ana akım medyanın bile gündemine sokacak ve birçok ilde eylemlerin önünü açacaktı.
Geçtiğimiz bir yıl boyunca otopsi sürecine dahil olunmasına izin verilmemesi ve soruşturmaya getirilen kısıtlılık kararı gibi uygulamalarla Rojin’in akıbeti gizlenmeye çalışıldı. Rojin’in bedeninde iki erkeğe ait DNA’nın tespit edilmesine rağmen Adli Tıp Kurumu’nun otopsi raporunu detaylı olarak açıklamaması, erkek yargının ayak oyunlarıyla failleri koruma çabalarının en net göstergesiydi. 10 Ekim 2025 tarihinde yoğun baskılar sonucu raporun detaylı açıklanması, Rojin’in ölümünde cinsel saldırı şüphesinin resmen tespit edilmesine yol açtı. Bu, en rejim yanlısı medya organlarının bile kulak tıkayamayacağı bir gelişmeydi. Delil karartma gerekçesiyle Van ve Diyarbakır barolarının Adli Tıp Kurumu hakkında suç duyurusunda bulunması, erkek-devlet şiddetinin Kürt halkına yönelik baskı politikalarıyla ne kadar iç içe geçtiğini tekrar anımsatan bir gelişmeydi. Gülistan Doku ve Fatma Altınmakas cinayetlerinden aşina olduğumuz bu gerçeklik, kadınların sistem içinde maruz kaldıkları çoklu sömürü-ezilmişlik ilişkisini de yeniden ortaya koyuyor.
Bir yıldır süren adalet arayışı ve son bir ayda ortaya çıkan gelişmeler, başta Rojin’in okulu Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi olmak üzere birçok üniversitede öğrencilerin Rojin’e adalet talebini yükseltmesine sebep oldu. Trabzon, Karaman ve Bingöl gibi eylem görmeye alışkın olmadığımız illerin yanında Rojin için yapılan eylemler Kobane Üniversitesi’ne bile sıçramış vaziyette. Bu denli yaygın eylemler karşısında ise rejimin tepkisi, polis saldırısı ve sosyal medya paylaşımlarını sansürlemek oldu. Tüm bu saldırılara rağmen Rojin’in adalet mücadelesi, erkek yargıya ve ulusal baskıya karşı bir mücadele olarak sürmeye devam ediyor.
Yorumlar kapalıdır.