Gazze’deki soykırımın diplomatik maskesi
10 Ekim’de başlayan Gazze ateşkesinin soykırımın şiddetini azaltsa da sona erdirdiğini söylemek mümkün değil. Korsan devlet İsrail, ateşkes başladığından bu yana anlaşmayı yüzlerce kez ihlal etti ve yüzlerce Gazzeliyi katletti. Gazze Şeridi’ne ulaşacağı vaat edilen insani yardımın yalnızca yüzde 5 ila yüzde 10’u şeride girebiliyor. Öte yandan Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre, Batı Şeria’da 7 Ekim 2023’ten bu yana 1010 Filistinli işgal devleti tarafından öldürüldü. Bu sayı, Batı Şeria için son 20 yıldaki en yüksek saldırı oranı anlamına geliyor. Filistinliler için hem ekonomik hem de kültürel öneme sahip olan zeytin hasadının bu sene oldukça yoğun Siyonist yerleşimci saldırısı altında gerçekleşmesi de bu veriyi doğrular nitelikte. Ayrıca İsrail Parlamentosu Knesset, Filistinli tutsaklar için idam cezasını yasallaştırarak Filistin direnişi üzerindeki baskının dozunu artırma arayışında.
Sahadaki bu yıkıcı tablo BM’de alınan kararla daha da ağırlaştı. BM Güvenlik Konseyi, 17 Kasım’da Trump yönetiminin önerdiği Gazze Planı’nı onayladı. 13 ülkenin kabul ettiği, Rusya ve Çin’in veto hakkına sahip olmasına rağmen çekimser kaldığı plan bu şekilde yürürlüğe girdi.
Alınan kararla ABD ve AB emperyalizmi, bölgedeki gerici hükümetlerin ve ihanetçi Fetih yönetiminin de dahliyle Gazze’nin yeniden sömürgeleştirilmesini hedefliyor. Filistin direnişini silahsızlandırmayı ve Gazze’de bir manda yönetimi kurmayı öngören plan hayata geçerse, Filistin halkının kendi kaderini tayin etme hakkı engellenecek ve emperyalist kurumların insafına terk edilecek. Böylece soykırımcı İsrail, Gazze’de iki yıldır ulaşamadığı politik ve askeri hedeflerini gerçekleştirmiş olacak.
Bu plana bölgedeki diğer gerici rejimler gibi Tek Adam rejiminin de destek verdiği, hatta uygulanmasında rol almak istediği not edilmeli. Tek Adam rejiminin Gazze’ye dair temel gündemini şu sıralar Uluslararası İstikrar Gücü’nde yer alma arayışı oluşturuyor. Bu sömürge gücünün temel görevi Filistin direnişini silahsızlandırmak ve manda yönetiminin inşasını mümkün kılmak olacak. Buna karşın Hamas, İslami Cihad ve Filistin Halk Kurtuluş Cephesi gibi direniş örgütleri silahlarını bırakmayı reddettiklerini kesin bir dille açıklamıştı.
Emperyalist ülkeler ve kapitalist hükümetler Filistin halkını ve direnişini boğmaya çalışırken, İsrail’in soykırımını geri döndürülemez bir şekilde durdurmak için dünya halkları ayağa kalkmalı. Tıpkı İtalyan işçi sınıfının “Blocchiamo tutto!” (Her şeyi durduralım!) şiarıyla 28–29 Kasım tarihlerinde düzenleyeceği genel grev gibi. İsrail’i hak ettiği şekilde korsan bir devlet ilan etmek ve hükümetlerin “İsrail’e tam ambargo” uygulamasını sağlamak için başta işçi sınıfı olmak üzere dünya halkları seferber olmalı. Çünkü ne emperyalizm ne de diğer kapitalist hükümetler Filistin halkının acılarını gerçekten durduracak bir programa sahip.
Yorumlar kapalıdır.