Havaalanı değil, cinayet alanı

Mayıs 2015 yılında başlayan havalimanı inşaatı üçüncü yılına yaklaştı. 30 bine yakın inşaat işçisinin çalıştığı şantiyede bir kamyon şoförünün verdiği röportajda 400’e yakın iş cinayetinin yaşandığını söylemesi basında yankı uyandırdı. Yandaş medya hemen bunun ‘’iftira’’ olduğunu, dünyanın en büyük havalimanı inşaatının karalanmak istendiğini dile getiren haberler yayınladı.

Yine Çalışma Bakanlığı konuyla ilgili bir açıklama yaparak bu kadar ölümün kamuoyundan gizlenemeyeceğini dile getirdi ve şu ana kadar 29 işçinin hayatını kaybettiğini söyledi. Çalışma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamadan anlaşıldığı üzere, devlet işçi ölümlerini kanıksamış durumda. Bir şantiyede 29 işçinin ölümünü başarı olarak sunan bir açıklama yapabiliyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği meclisinden (İSİG) yapılan açıklamada ise, şu ana kadar kendilerinin tespit edebildiği 20 iş cinayetinin yaşandığını, bunu kamuoyuyla paylaşırken “en az” diyerek paylaştıklarını çünkü şantiyenin bir yarı açık cezaevine benzediğini ve kolayca bilgi edinemediklerini belirttiler.

Bakanlığın paylaştığı verilerin gerçeği yansıtmadığını anlayabilmek pek zor değil. Sahada çalışan işçilerin basına verdiği röportajlar her şeyi gözler önüne seriyor. Normal çalışma süreleriyle 7-8 yılda bitirilmesi gereken inşaat, iktidarın şov malzemesi olarak kullanılacağı için 4-5 yılda bitirilmeye çalışılıyor. ‘’Azami iş, asgari işçi güvenliği’’ şantiyenin sloganı haline gelmiş durumda.

Taşeron çalışmanın yaygın olduğu şantiyede ağır çalışma koşullarından bıkan işçilerin işi terk ederek gitmeleri yaygın gözlenen bir durum. Sabit olarak 30 bin işçinin çalıştığı şantiyede şimdiye kadar 200 bin işçinin çalıştığı tahmin ediliyor, bu da ciddi bir işçi sirkülasyonunu göstermektedir.

Ağır çalışma koşulları, iş güvenliği tedbirlerinin alınmaması, kötü çıkan yemekler, sağlıksız barınma yerleri gibi sorunlar yaygın bir biçimde görülüyor, bunlara karşı işçiler yer yer eylemler düzenleyerek protesto ediyorlar.

“Kaza” adı altında sunulan iş cinayetlerini önlemenin yegâne yolu işyerlerinde sendika ve işçi denetiminin kurulmasıdır. Bu denetim altında, özellikle ağır iş ortamlarında mesai saatleri kısaltılmalı, dinlenme araları sıklaştırılmalı, çalışma araçları ve korunma gereçleri sürekli ve sıkı bir şekilde gözden geçirilip işin niteliğine uygun sıklıkta yenilenmelidir.

Yorumlar kapalıdır.