Aile Yılı ve önlenmeyen kadın cinayetleri
2025’in ilk altı ayında 136 kadın erkekler tarafından öldürüldü, 145 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun hazırladığı 2025 Haziran raporuna göre, Aile Yılı’nın ilk altı ayında öldürülen kadınlardan 96’sının katili, aile üyesi olan bir erkekti. Failler yanı başımızda, hanemizde.
İktidarın aslında erkek şiddetini önlemek gibi bir ajandası yok. Erdoğan, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 2024 Yılı Faaliyet Planı’nı açıkladığı 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü programında “devlet olarak kadına yönelik şiddetle mücadeleyi temel politikaları haline getirdiklerini” söylemiş ve bu amaçla 2011 yılında Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının kurulduğunu hatırlatmıştı. Aynı bakanlığın 2024-2028 yıllarını kapsayan “Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı’nda erkek şiddeti ve kadın cinayetlerinden bahsedilmiyor bile. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, esas hedefin ne olduğunu çok net açıklıyor: “Aileyi ve nüfus politikalarını bütün politika alanlarının merkezine yerleştirme hedefiyle yürüyeceğiz.” Çoğu kadın cinayetinde cinayet mahalli olan, sistematik erkek şiddetinin uygulandığı, bedenimiz denetlenirken emeğimize el konulan aileden bahsediyor. “Aile değil kadınız” demekteki ısrarımız bu yüzden.
Kadın cinayetlerine acil önlem!
Cinayetlerin göz göre göre geldiğini çok iyi biliyoruz. Temmuz ayında Ayşe Tokyaz’ı öldüren eski polis amiri Cemil Koç hakkında, cinayetten önce Ayşe’nin kardeşi Esra tarafından defalarca şikâyette bulunulduğu ortaya çıktı. Polis, tedbir almak yerine Esra’nın ihbarının üstünü örtmeye çalıştı. Katledilen Ayşe’nin hikâyesi ne yazık ki çok tanıdık. Pek çok kadın cinayetinin arkasından alınmayan tedbirler, üstü örtülen ihbarlar, korunan failler, el ele verip suç ortaklığı yapan devlet kurumları çıkıyor.
İşte bu yüzden erkek şiddetini önleyici ve caydırıcı mekanizmaları hayata geçirmeyen iktidar, koruyucu-önleyici yasaları ve tedbirleri uygulamayan kolluk kuvvetleri, failleri haksız tahrik indirimleriyle ve cezasızlıkla ödüllendiren yargı; hepsi kadın cinayetlerinin sorumluları. Bu yüzden kadın cinayetleri politik!
Keza erkek şiddetiyle mücadele edip etmemek de politik bir tercih. Hâlbuki kadın cinayetleri önlenebilir. Önlenememesinin sebebi kadın düşmanı politikalar! Bu nedenle, kadınlara ve lgbti+lara yönelik şiddete dair koruyucu ve önleyici politikalar; nitelikli ve donanımlı sığınaklar ile cinsel şiddet kriz merkezleri; kadına yönelik şiddet için 7/24 erişilebilir acil şiddet kanalları; İstanbul Sözleşmesi’nin tekrar imzalanması ve 6284’ün etkin uygulanması; cezasızlık politikalarına son verilmesi ve erkek adalet değil gerçek adalet gibi acil taleplerimiz için, hayatlarımıza sahip çıkmak için ısrarla mücadele etmekten vazgeçmiyoruz.
Yorumlar kapalıdır.