Gazze’deki vahşet tüm dünyada kitlesel seferberliklerle protesto edilirken, Başta Filistin ve Arap ülkeleri olmak üzere birçok ülkede düzenlenen gösterilerin ana teması bu acımasız kitle kıyımına karşı, üç maymunu oynayan Arap hükümetleri ve Mahmut Abbas’ın işbirlikçi rolüydü. İşbirlikçi Arap yönetimleri utanç verici bir sessizliğe gömülürken, Başbakan Erdoğan, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırısını bir insanlık suçu olarak niteleyip beklenmedik bir çıkış gerçekleştirdi.
Bu çıkışın hemen ardından, Fransız başbakanı Sarkozy’nin ateşkes girişimi çerçevesinde, Türk ordusunun “barış gücü misyonuyla” Filistin topraklarına gönderilmesi önerisi gündeme geldi. Bu girişimin, Mısır’ın reddettiği Refah’daki tünellerin kontrolünün ve buna paralel olarak İsrail’in dayattığı yeni Gazze planının hamiliğinin Türk askerlerince üstlenilmesinden başka bir anlamı yok.
Türkiye’nin artık bölgesel bir “süper güç” olarak Osmanlı mirası topraklarda daha etkin bir pozisyon almakta olduğu propagandasını pompalayan emperyalist merkezlerdeki basın organları ise, AKP hükümetinin tutumundan hayli memnun görünüyor.
Şüphesiz, Türk kamuoyunda, yer yer Yahudi karşıtı ırkçı motiflerle yüklü, katliam karşıtı protestoların desteğiyle giderek güç bulmaya başlayan bu girişimin, gerçekte Emperyalizmin ve İsrail’in yelkenini şişirmekten başka bir anlamı yok ve bu nedenle işçi sınıfının önündeki acil hedeflerden biri bu girişime geçit vermemek.
Başbakanın tüm “sert söylemlerine” karşın, haftalarca süren katliam karşısında Türk devletinin İsrail ile imzaladığı 2.6 milyar dolar tutarındaki askeri ve ticari anlaşmanın iptalinin bir kez bile gündeme gelmemiş olması ve dahası saldırıyı gerçekleştiren pilotların Konya’da eğitilmiş olduğuna yönelik bilgiler, hükümetin tutumunun, dünya kamuoyu önündeki çıkışlarından hayli farklı bir yönde olduğunu göstermekte.
Türk hükümeti bu yaklaşımıyla söylemlerinin aksine bölgede İsrail ile stratejik boyutlu ilişkilerinden taviz vermeyeceğini ve bu doğrultuda yeni misyonlar üstlenmeye hazır olduğunu ortaya koymuş durumda.
Yazan: Murat Yakın (23 Ocak 2009)
Yorumlar kapalıdır.