Yine Sakarya, yine linç!

Daha önceki yıllarda da Kürtlere linç girişimlerinde bulunulan Sakarya’da yeni bir linç gerçekleştirildi. Kürt iki kardeşe yapılan saldırıda kardeşlerden biri ölürken, diğeri yaralandı.

Bu linç kültürünün nedenleri, hangi hezeyan içerisinde cereyan ettiği ve neden özellikle belli bölgelerde bu tür linç girişimlerinin daha sık yaşandığını üzerinde durulması gerekiyor.

Şurası çok açık; belli bölgelerde ırkçılık ve şovenizm oldukça yaygın. Bu kışkırtılmış, ırkçılığa ve şovenizme meyilli kesimler 25 yıldır süren savaş sonucu yitirilen canların niçin yitirildiğini sormuyor. Akan kanın, durması için ne yapılması gerektiğini düşünmüyor. Bu sorunun sadece Türklere değil Kürtlere de derin acılar yaşattığını, Kürt gençlerinin de dağlarda yaşamını yitirdiğini dikkate almıyor. Bu derin acılara bir çare bulunması, vakit kaybedilmeden Kürt sorununun çözülmesi hepimizin sorunu. Lakin Kürtleri yok sayanlar nefret duygusuyla kışkırtılanlar, çeşitli yörelerde Kürtlerden intikam almak gibi canice girişimler içine girebiliyor… Bunun adı “ateşe körükle gitmek”tir.

Beklendiği gibi Sakarya Valisi ise bu olayın da münferit olduğunu iddia etti. Münferit mi, değil mi? Geriye dönerek bir bakalım!

Sakarya’da son olayın dışında dört yılda 5 kez daha linç girişimi yaşandı.

27 Nisan 2008: ‘Barış ve Kardeşlik Şöleni’ düzenleyen DTP’lilere ülkücüler saldırdı. 65 yaşındaki Ebubekir Kalkan kalp krizi geçirerek yaşamını yitirdi.

5 Haziran 2007: Ahmet Kaya tişörtü giydikleri ve Özgür Gündem gazetesi okudukları için Diyarbakırlı iki işçi 500 MHP’li tarafından linç edilmek istendi.

26 Kasım 2007: Adapazarı’nda 20 kişi gözaltına alındı. Sağlık kontrolü için Erenler Sağlık Ocağı’na götürülen 20 kişi saldırıyla karşı karşıya kaldı.

31 Mart 2006: Sakarya Üniversitesi’nden dokuz öğrenci Çark Caddesi’nde duvarlara Mahir Çayan ile ilgili afiş asmaya çalışırken 2 bin kişinin saldırısına uğradı.

7 Eylül 2006: Sakarya’nın Akyazı ilçesinde bir çay bahçesinde MHP’liler fındık işçilerine, ‘Sizler PKK’lisiniz’ ‘Terörist Kürtler’ diyerek saldırdı. Saldırıya uğrayan 4 Kürt işçi gözaltına alındı!

Valinin iddia ettiği gibi bu saldırılar münferit ve bireysel mi?

Öte yandan Kürtlerin kurumlarına, DTP’ye ve milletvekillerine de baskılar uygulanıyor. Dokunulmazlıkları hiçe sayılarak yargılanmaları isteniyor. Meclis’te birçok milletvekili dokunulmazlıkları nedeni ile yargılanamıyor ama DTP’lilere gelince mahkemeler dokunulmazlıkları unutuyor. Hem de siyasi tutumları nedeniyle, yani söyledikleri sözler yüzünden yargılanmaları isteniyor. Yani Kürtler her yönden kuşatılmış durumda… Nefretin, şovenizmin ve ırkçılığın hiçbir topluma huzur ve esenlik getirmediği bilinen bir gerçek. Oturup kendi kanlarımızı içmek yerine işçiler, emekçiler olarak, insan gibi, bir arada, eşit ve özgür bir hayatı birlikte kurmayı seçmeliyiz… Bunu yapabiliriz…

Yazan: Kemal Boran (28 Mayıs 2009)

Yorumlar kapalıdır.