Avrupa’da sınıf mücadelesi: Kurtarma paketleri, peki ya kimin için?

2008 yılından bu yana süren ekonomik kriz Avrupa’da etkisini şiddetli bir biçimde arttırmakta. Krizin ilk etabında, batık finans kuruluşlarına, kamu kaynaklarının kullanılmasıyla, yüklü miktarda para pompalanmıştı. Sonrasında ise bu harcamaların üzerinden kalkabilmek adına emekçi kitleler üzerinde yoğun baskı politikaları uygulanmaya başlanarak sert tedbirler alınması yoluna gidildi. Tüm bu gelişmeler ise kıta genelinde kitle seferberliklerinin önünü açtı.

Finans kuruluşlarının iflasını devletlerin iflasının izlediği bu süreçte, hükümetler “kurtarma paketleri” hazırlayarak emekçi kitleler üzerindeki baskıyı arttırmaya hız vermiş durumdalar. Yunanistan ve İrlanda’da uygulanan “kurtarma paketleri”, Fransa’da uygulanan emeklilik reformu, ülkeler özelinde önemli seferberliklerin ortaya çıkmasına neden olmuştu, tüm göstergeler önümüzdeki dönemde bu seferberliklerin kıta geneline yayılacağı yönünde.

Mevcut durumda, İrlanda, Portekiz ve İspanya gibi ülkeler “kemer sıkma” politikalarının ilk durağı niteliğinde. İspanya örneğine bakacak olursak; ülkede hava kontrolörlerinin greve gittiği dönemde hükümet ekonomik alanda sert tedbirler alma yoluna gitti. Ancak varolan koşullarda sert tedbirlerin daha da sertleşeceği gözüküyor. İlk öne çıkan konuları ise, devletin kamu harcamalarında daha da kesintiye gitmesi ve çalışma yasalarında reform yapması oluşturuyor.

İngiltere ve İtalya’da ise eğitim alanında yapılmaya çalışılan reformlar öğrenci kitleler nezdinde yoğun tepki çekti ve olası harç zamlarına karşı öğrenciler seferber oldu. Ayrıca İtalya’da yaşanan hükümet krizi, Berlusconi’nin “krize karşı statükoyu korumak zorundayız” yönündeki tehditleri sonrası parlamentodan güvenoyu almasıyla “şimdilik” çözülmüş gibi gözükse de “kemer sıkma” politikaları bu krizi derinleştirebilir. Bu gibi örnekler çoğaltılabilir, Yunanistan ve İrlanda’da uygulanan “kurtarma paketlerinin” yakın zaman içerisinde Portekiz ve İspanya’yı da esgeçmeyececeği görülüyor.

Tüm bu tablo ise kıta genelinde, hükümetlerin saldırı politikalarına karşı kitle seferberliklerinin önümüzdeki dönemin belirleyici unsuru olacağının bir işareti. Şu ana kadar Yunanistan, Fransa ve İspanya gibi ülkelerde genel grevlere tanık olduk. Çoğunda taban baskısı sendikaları zor durumda bırakmış olsa da bürokrasi bir şekilde ipleri elinde tutmayı başarmış durumda. Avrupa’da sınıf mücadelesinin seyrini belirleyecek kliklerden bir tanesi de taban baskısının daha ne kadar artabileceği ya da bürokrasiyi alaşağı edip edemeyeceği olacak. Aynı zamanda, kıtanın her bölgesinde aynı saldırı programının uygulanması burjuvazinin olabildiğince örgütlü hareket ettiğini gösteriyor. Sınıf mücadelesi ise yerellere sıkışmış durumda ve dönemin şartları göz önüne alındığında ortak hareket şartlarını sağlayan, kıta ölçeğinde bir koordinasyonun sağlanması aciliyetini hissettirmekte.

Yorumlar kapalıdır.