25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü

Evde, sokakta, gözaltında, iş yerinde

Kadına yönelik şiddete hayır!

Adalet Bakanlığı’nın 2010 yılında yaptığı açıklamadan Türkiye’de her gün en az üç kadının babası, kocası, sevgilisi yani tanıdığı erkekler tarafından öldürüldüğünü öğrendik. Buna rağmen, geçen bir yıl boyunca devlet, erkek egemen zihniyeti aşındıracak, kadının beden ve emek sömürüsünün önüne geçecek, kadına yönelik fiziksel, psikolojik ve ekonomik şiddetin hızını kesecek hiçbir önlem almadı. Aksine kadınlardan sorumlu olması gereken bakanlığı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na dönüştürdü. Başbakan ise “en az üç çocuk doğurun” söylemini devam ettirerek, kadınlara kuluçkaya yatmasını emretmeye devam etti!

Erkek vuruyor, devlet koruyor!

2011’in ilk sekiz ayında erkekler 179 kadın öldürdü, 71 kadına tecavüz etti. Devlet, kadınları şiddetten korumazken, -örneğin koca ülkede sığınma evi sayısı 70’tir- kadın katilleri cezai indirimlerle ödüllendirildi. Erkek, devlet, yargı el ele erkek-egemen sistemin korunmasında dayanışma içerisinde!

En son, Yargıtay 14. Ceza Dairesi 12 yaşında bir buçuk sene boyunca devlet görevlilerinden, polislere kadar 32 adamın tecavüzüne uğramış olan N.Ç’nin davasında, kız çocuğunun tecavüzde rızası olduğu gerekçesiyle faillere en alt sınırdan ceza veren yerel mahkemenin kararını onadı. Benzer şekilde, mahkemeler; kadın cinayeti davalarında, haksız tahrik “erkeklik indirimi” yaparak katillerin cezalarını kuşa çevirdi. Bu indirimler, yeni cinayetlerin önünü açmaya devam etti.

Bakanlığın 2008 yılında yayınladığı, Türkiye’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması’na göre, fiziksel şiddete uğrayan kadınların oranı yüzde 39. Başka bir ifadeyle, her 10 kadından 4’ü eşi veya birlikte olduğu kişi(ler) tarafından fiziksel şiddete uğruyor. Benzer şekilde kadınların yüzde 44’ü duygusal/psikolojik şiddete uğradığını ifade ediyor. Bunlar sadece kayda geçmiş oranlar… Ve şiddet türleri ekonomik, cinsel, tecrit etme şeklinde büyük çoğunluğu istatistiklere yansımadan devam ediyor.

Kadın cinayetleri politiktir!

Yükseköğrenim görmüş her altı erkekten biri eşine fiziksel şiddet uygularken çözümü Diyanet İşleri ile işbirliğinde arayan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin meselenin dinle ya da eğitimle ilgisi olmadığının farkında değil mi? Kadın ve erkeğin fıtrat olarak eşit olmadığını söyleyen Başbakan’ın kadınları eve ve ailelerine hapseden muhafazakâr politikalarının açıklaması değil midir bu söylem ve uygulama?

Erkek şiddeti, kadınları tahakküm altına almak için sistematik olarak uygulanan bir yöntemdir. Kadınların “hayır!” demelerini, erkek egemenliğine karşı direnişlerini, cinayetlerin bir gerekçesi olarak kabul ederek şiddetin ve cinsiyetçiliğin meşrulaştırılmasına aracı olan yargıya, devlete kısacası erkek-egemen kapitalist sisteme karşı sözümüz var.

Bugün, bu durum karşısında örgütlenen kadınların “cezai indirimlere hayır”, “namus ve nefret cinayetleri nitelikli hal sayılsın” talepleri ile kenetlenerek takip ettiği Ayşe Paşalı, Satı Korkmak, Pippa Bacca, Sevim Zarif, Münevver Karabulut davaları indirime tabi tutulmadan, ağır cezalarla sonuçlandı. Yeniden görüyoruz ki, biz kadınlar birleştikçe güçleniyor, örgütlendikçe birbirimizden güç alıyor ve itaat etmeyi reddediyoruz. Şiddeti koruyan ve kollayan anlayışın hesabını ancak birlikte sorabiliriz.

Bu yüzden, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele gününde bütün kadınları alanlara, isyanımızı, taleplerimizi haykırmaya çağırıyoruz.

Kadın cinayeti davalarında indirime son, namus ve nefret cinayetleri nitelikli hal kapsamına alınsın.

Şiddet, taciz, tecavuz ve cinayetlerin önlenmesi için kamusal önlemler alınmalı, bu suçları işleyenlerin cezaları ağırlaştırılmalıdır; ölümle tehdit edilen kadınlar özel önlemler alınarak korunmalı ve yasal haklarını kullanmaları sağlanmalıdır.

Sığınaksız bir dünya için her mahalleye sığınma evi açılsın.

Tecavüze uğrayan kadınların “psikolojilerinin bozulup bozulmadığını” araştırmak gibi kadının uğradığı şiddeti görmezden gelen ve erkeği korumaya yönelik yaklaşımlar son bulsun.

Eylem tarihi: 25 Kasım Cuma

Toplanma: 19.30

Başlangıç: 19.45

Yer: Galatasaray meydanı, Taksim

Yorumlar kapalıdır.