Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformu: Koşulsuz atama, kadrolu-güvenceli iş

300 bin öğretmenin atama beklediği bir ülkede 11 bin atama yapılıyor, öğretmen ihtiyacı ücretli öğretmenlik ile giderilmeye çalışılıyor, öğretmenler neyi test ettiği belli olmayan KPSS denen bir sınava tabi tutuluyor, Milli Eğitim Bakanı Dinçer kabiliyetlerine göre özel sektörde iş bulsunlar diyor ve sonuç: Eğitimde verimin düşmesi, her geçen gün sayıları artan işsiz öğretmen ordusu ve 27 intihar!

AYÖP çatısı altında birleşen ataması yapılmayan öğretmenler yukarıdaki sonuçları doğuran eğitim politikasına karşı mücadele veriyorlar. En son ülkenin çeşitli illerinden yola çıkan öğretmenler, 24 Kasım öğretmeler günü haftasında, 19 Kasım’da Ankara’da bir eylem gerçekleştirip şu talepleri dile getirdiler:

Nitelikli eğitim için ücretli öğretmenlik kaldırılsın!

Verilen sözler tutularak 2011 sonuna kadar 44 bin atama yapılsın!

Öğretmenlerin kadrolu ve güvenceli bir şekilde ataması için planlama yapılarak acilen uygulamaya geçilsin!

Bu taleplerin yerine getirilebilmesi için 2012 bütçesinde eğitime ayrılan bütçe arttırılmalı ve eğitime hak ettiği bütçe verilmelidir.

Bu taleplere karşı Milli Eğitim Bakanı 60 bin öğretmene ihtiyaç olduğunu, onun da ücretli öğretmenler ile karşılanacağını savunuyor. Peki, ücretli öğretmenlik nedir ve uygulanan bu çözümün sonuçları nelerdir?

Atanamayan, ücretli öğretmenlik yapmaya mecbur bırakılan bir öğretmen ayda 300 ile 500 TL kadar bir gelir elde edebiliyor ve sigortası 12 gün üzerinden yatırılıyor! Açlık sınırının 900 TL olduğu bir ülkede bu maaş ile geçinmek mümkün müdür? Cevabı, atanamayan öğretmenlerin günlük hayatında buluyoruz. Ücretli öğretmenlik yapmaya mecbur bırakılan tüm öğretmenler ek iş yapmak zorunda kalıyor ve önemli bir kısmı dershanecilik denen “eğitim piyasasında” alabildiğine tırpanlanan sosyal haklar ve çok düşük ücretler karşılığında çalışmak zorunda kalıyor. İnsanların sevdiklerine, sevdiği uğraşlara zaman ayırdığı, dinlendiği tatil zamanları onlar için büyük bir kaygıyı ifade ediyor çünkü tatil zamanları ücretleri kesintiye uğruyor! Fiziksel ve psikolojik olarak yorgun olan bu öğretmen haliyle de öğrencilerine ne kadar isterse istesin gerçek potansiyelini aktaramıyor. İşte öğretmenlerimize, öğrencilere ve ailelerine sunulan çözümün gerçek yüzü bu!

Tüm bunlara karşı AYÖP, her geçen gün sayısı artan üyeleri ve sürekli hale getirdiği eylemleri ile hükümet üzerinde baskı oluşturmaktadır. Kıdem tazminatını sermayenin çıkarları doğrultusunda tırpanlamayı düşünen AKP hükümeti, 300 bin atama bekleyen öğretmen varken 55 bin atama sözü verip, 11 bin atama yaparak yine işçi sınıfının taleplerini yerine getiremeyeceğini göstermiştir. Çeşitli sendikaların da destek vermeye başladığı bu platform, gücünü örgütlülüğünden aldığını ve sorunlarını da kendilerinden başkasının çözemeyeceğinin bilincinde. Öğretmenlerimizin verdiği bu sınıf mücadelesinde biz de bir tarafız ve kendimize bu mücadelede bir yer bulmalıyız.

Yorumlar kapalıdır.