Türkiye’de eğitimin güncel sorunları – 2

Eğitimde Taşeronluk Dönemi

Geçen ay İşçi Cephesi’nde Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2012 yılında 40 bin öğretmen ataması gerçekleştirdiğinden bahsetmiştik. Bu durum Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformu (AYÖP) dâhil kimseyi tatmin etmemiş, atamalar yetersiz ve adaletsiz bulunmuştu.

300 bin atama bekleyen öğretmenden yalnızca 40 bin 164 tanesinin ataması yapılırken, on binlerce öğretmen yine boşta kaldı. Oysa okullardaki öğretmen açıkları ücretli öğretmenlerle kapatılmaya devam ediyor. Kimi okullarda ücretli sayısı kadrolu öğretmenleri geçti.

Ücretli Öğretmenlik Nedir?

Ücretli öğretmenlik, atanamayan üniversite mezunlarının kadrolu bir öğretmenin aldığı maaşın ortalama üçte birini alarak yaptığı öğretmenliktir. Ücretli öğretmenlik uygulamasında, ücretli öğretmen olarak girilen branşın eğitimini almadan da öğretmenlik yapılabilmektedir.

Ücretli öğretmenlik derhal kaldırılmalıdır çünkü…

Yanlış anlaşılmasın bu satırların yazarı da bir ücretli öğretmen. Kendimi işimden etmeyi savunmak çıkarlarımla çelişiyor gibi görünse de aslında, öğretmenlik taşeronluğu yaparak aldığım eğitimi değersizleştirdiğim ve bir öğretmen olarak da özlük haklarımdan feragat ettiğim için, bu sistemin hemen kaldırılması benim için de olumlu olacaktır.

Türkiye’de çoğu branş öğretmeni yüksek puanlar almasına rağmen, kontenjan açılmadığından atanamamaktadır ve boş kalan kadrolar bu alanda branşta eğitimi almamış üniversite mezunları ile kapatılmaktadır. Kendi branşı olmayan derslere görevlendirilen ücretli öğretmenler, ayrıca bir eğitim almadıkları için de zorlanmaktadırlar. Milli Eğitim’in ve okul yönetiminin gösterdiği ilgisizlik ve alınan ücretlerin düşüklüğü nedeniyle, ücretli öğretmenler de derslere ilgisiz kalabilmekteler.

Ayrıca ücretli öğretmenlerin büyük bir kısmı, eğitim yılının ilk döneminde göreve başlayıp ikinci dönem görevi bırakıyorlar. Çünkü kimse bu koşullarda çalışmaya devam etmek istemiyor. Giden öğretmenin yerine hemen bir öğretmen bulunamamakta, bazen bulunana kadar 1-2 hafta hatta 1 ay geçmekte, bu durum yüzünden dersler boş geçmektedir. Dersi boş geçen ve sık sık öğretmenleri değişen öğrenciler, bu durumdan olumsuz etkileniyorlar. Ücretli öğretmenlerin birçoğu çalıştıkları dönemde KPSS’ye, ÜDS’ye ya da benzeri sınavlara hazırlanıyorlar, bu durum kendilerini öğretmen olarak görmelerini engellediği gibi derslere hazırlanmalarına da engel oluyor. İş güvencesi olmadığı için sürekli tetikte olan öğretmen, alanında kendini geliştirmek yerine yeni işler bakmayı tercih ediyor. Görevlendirmelerde pedagojik formasyon eğitimi almamış, herhangi bir lisans eğitimi almış kişilerin, 2 yıllık üniversite bitirmiş kişilerin ve hatta eğitimle hiç alakası olmayan bölümlerden mezun olan kişilerin öğretmen olarak görevlendirildiği görülmektedir ve bu durum zaten zor koşullarda verilen eğitimin içeriğini iyice boşaltmaktadır.

Ücretli öğretmenlik yeni liberal politikaların öğretmenler için istediği biçimdir!

Ücretli öğretmenler girdikleri ders saati başına ücret almaktadır, bu da kadrolu bir öğretmenin maaşının ortalama 1/3’üne denk gelmektedir. Çoğunlukla 30 saat doldurulamadığı için ücretli öğretmenler 600 TL gibi rakamlara diğer öğretmenlerle aynı işi yapmaktadırlar. Ücretli öğretmenlik yapanların diğer sorunu sigorta meselesidir. Ücretli öğretmenlik yapanların sigortaları tam yatmamaktadır. Girdikleri ders saatine göre ayda 13-15-18 gün gibi sigortası yatan ücretli öğretmenler görülmektedir. Statüleri nedeniyle sendikalaşamayan öğretmenler, sürekli okul değiştirdikleri için hiçbir kalıcı ilişki kuramamakta, örgütlenememektedirler.

Ayrıca ücretli öğretmenlik yapanların çalıştıkları dönem içinde bile çalışma garantisi yoktur. Yerine biri atanırsa, müdür tarafından tercih edilmezse, anında görevine son verilmektedir. Ücretli öğretmenlik taşeronluktur ve bu sistemin varlığı bütün öğretmenleri ve öğretmen adaylarını tehdit ediyor. Bu sistemin kaldırılması ve atanmaların gerçekleştirilmesi için öğretmenlerin, ücretlilerin, sendikaların beraber çalışması gerek.

Yorumlar kapalıdır.