Tekstil sektörü – Koyun değil işçiyiz!
Merhaba sevgili İşçi Cephesi okurları,
Ben 18 aydır Çağlayan’da bir tekstil atölyesinde makineci olarak çalışıyorum. Bu işyerinde 18 ayın 13’ünü sigortalı olarak geçirdim. Bu işyerinde çalıştığım zaman içerisinde bazı garip şeylerle karşılaştım. Benimle maaş konusunda anlaşırken bazı şartlardan söz ettiler. Konut kredisi ödediğimden dolayı bu şartları kabul etmek zorunda kaldım. Bana sigorta istersem maaşımın 200 lira daha az olacağını söylediler. Ben bunu kabul etmeyince bana karşı cephe oluşturdular. Tabii ki, bu gibi işyerlerinde çalışmak zor ama mecburen bazen bu koşulları kabul etmek zorunda kalıyoruz.
İnsanlar çalışmak istiyor, patronlar işçilerin haklarını gasp ediyorlar. Sizlere bazı örnekler vermek istiyorum. Sigortalı işçiler asgari geçim indirimini (vergi iadesini) istediği zaman, biz asgari geçim indirimini veremeyiz, biz fabrika değiliz, diyorlar. Halbuki asgari geçim indirimini patron değil devlet veriyor. Bir kişi bile çalıştırsalar bunu vermek zorundalar.
Mesaiye kaldığımız zaman bize %50 mesai ücretimizi vermiyorlar, normal günlük ücret veriyorlar. Yani mesai ücretimizi de gasp ediyorlar.
Yıllık ücretli iznimiz yok, izin yaparsak da ücretsiz.
Cenazem vardı, yakın bir akrabam ölmüştü, cenazeye gittim. İşe gelemediğim günleri maaşımdan kestiler. Halbuki ben kanuni olarak 3 gün cenaze iznim olduğunu biliyorum ama, onlar için bu önemsiz. İşçi Cephesi’nin okur köşesini okuduğumda anladım ki, işçilerin problemleri aynı.
Peki bu problemlerimizi kim çözecek?
Sizin aracılığınızla Başbakana, Çalışma Bakanına seslenmek istiyorum.
Başbakanımızdan, Devlet Bakanlarımızdan bu gibi işyerleri için daha katı kararlar almalarını rica ediyorum. İşçilerin haklarının korunması için gerekenin yapılmasını arz ederim.
Sayın Başbakanım siz demiştiniz ki, “biz Hazreti Ömer gibi adaletli olmak zorundayız. Fırat nehri boyunda bir koyun kaybolsa sorumlusu biziz!” Ama bizim haklarımızın gasp edilmesini herhalde bilmiyor olamazsınız! Peki neden bu işe bir çözüm bulmuyorsunuz? Tabi anlıyorum biz koyun değiliz. Sanırım ondan biz kendi hakkımızı kendimiz aramalıyız. Ama buna da izin vermiyorsunuz. Hak arayanlara biber gazıyla, copla müdahale ediyor, yerlerde tekme tokat dövüyorsunuz. Bir de demiştiniz ki haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Bunu da arz ederim Sayın Başbakanım!
Yorumlar kapalıdır.