“Çok şükür bugün de fıtratımızda eşitlik yok!”

Türkiye yeniden devleti yöneten ‘erk’ekler tarafından yapılan bir ‘kadın- erkek eşit değildir’ beyanıyla karşı karşıya. 2010 yılında Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan kadınla erkeğin hiçbir zaman eşit olamayacağını söyleyip partisinin -ve dolayısıyla ülkenin yönetiliş tarzının- zihniyetini dile getirmesi yetmemiş olacak ki 2014 yılında da Cumhurbaşkanı sıfatıyla söylemini yeniledi: ‘Kadın ile erkeği eşit konuma getiremezsiniz, o fıtrata terstir’.

Muhafazakar ideolojinin büyük uygulayıcılarından AKP yönetimi ‘fıtrat’ söylemini Soma’daki işçi katliamında da kullanmıştı, ‘bu işin fıtratında ölmek var’dı. İşçi ölümlerindeki sorumluluğu üstlenmemek için kullanılan ‘fıtrat’ söylemi, özellikle 25 Kasım sonrasında yapılan açıklamayla kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerindeki yönetimin sorumluluğunu da defetme çabasıdır. Biz bu tarz söylemleri ‘kendini bilmeyen, patavatsız siyasetçilerin öylesine söyledikleri sözler’ olarak değil, tam tersine planlı ve sistematik ideolojik saldırılar olarak görüyoruz. Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) ve İstanbul Sözleşmesi gibi uluslar arası bir çok anlaşmaya imza atmış bir ülkenin Cumhurbaşkanı tarafından söylenen bu sözler, kadın-erkek eşitliğini sağlama yönünde atılacak politik adımlarda ne kadar samimi olduğunun bir göstergesidir.

“İş hayatında hamile bir kadını erkekle aynı şartlara tabii tutamazsınız. Çocuğunu emzirmek zorunda olan bir anneyi, bir erkek ile eşit konuma getiremezsiniz.” Bu söylemde bir pozitif ayrımcılık tınısı sezmeyi çok isterdik fakat hemen arkasından gelen ‘erkek işlerini kadınlara yaptıramazsınız’ sözleriyle yaradılıştan gelen farklılık, erkek-kadın işbölümü ayrımcılığını sezebiliyoruz sadece. Yine anneliğe yapılan vurgu ve feministlerin anneliği kabul etmemesi iddiası ile kadın mücadelesi düşmanlaştırılıyor. Kadına şiddet uygulayan erkeklerin Müslüman olmadığının belirtilmesiyle-bu aforoz etmeyle katiller yok olmuyor, şu adaletsiz sistemde ancak kadın mücadelesi ile bazı sonuçlar alabiliyoruz.

Erdoğan daha sonrasında ‘sözlerinin çarpıtıldığını’ söyleyerek yaptığı açıklamasında ise şunları söylüyor: “Kadın ve erkeği eşit konuma getiremezsiniz. Kadınların ihtiyacı olan eşitlikten ziyade eş değer olabilmektir. Söylediğim bu. Kadın ve erkek arasında eşitlik değil, eş değerlilik olması gerektiğini, yani adalet olması gerektiğini vurguladım.” Biz eşitlik olmadan adaletin mümkün olamayacağını söylüyoruz. Biz, sadece cennetin ayaklarımızın altında olmasını sağlayan anneliğimizle değil, işyerindeki emeğimizle, üstünde söz hakkımız olan bedenimizle, bizi biz yapan kimliğimizle ve her zorluğa karşı sahip olduğumuz mücadelemizle varız. ‘Fıtratı gereği kadın zarif ve kırılgandır’ diyenler, ‘Bi bitmediniz!’

Yorumlar kapalıdır.