Metal işçileriyle röportajlar-1: “İşçi yapabileceği her şeyi yapmıştır.”

Metal grevi, sanayinin lokomotif sektöründe biriken mücadele dinamiklerini, yarına dair üzerine düşünülmesi gereken sorunları yeniden hatırlattı. Geride kalan greve ve sektörün bütününe dair sorunları işleyeceğimiz bir röportaj dizisine başlıyoruz. İlk olarak, metal grevinin yasaklanmasını izleyen günlerde öncü bir metal işçisiyle gerçekleştirdiğimiz röportajı yayınlıyoruz.

İşçi Cephesi: Metal grevi hükümet tarafından hızla yasaklandı. Sürebildiği kısa dönemde ise hem metal işçisinin grev coşkusunu, yasaklara karşın tabandan yükselen mücadele azmini hem de sendika yönetiminin geri çekici etkisine karşın ileri eylemliliklere güçlü bir yönelimin varlığını gösterdi. Süreci bir bütün olarak baktığımızda nasıl değerlendirebiliriz?

: Grup sözleşmesi süreci binlerce metal işçisinin kaderini kesen bir süreç olduğundan işçilerin ne kadar sıkıntı içinde olduğunu da gösterebiliyor. MESS, temel işlevi metal işçisini düşük ücretle, mola saatlerinden, sosyal haklardan kısarak, işçiler arası ücret makasını koruyup kıdemi düşük işçiyi daha da köleleştirerek, sektörde taşeron işçi sayısını arttırarak çalıştırmak olan bir patron birliği. Metal işçisi yıllardır çalıştığı fabrikasını öncelikle bu kıskaçtan kurtarmak istiyordu. Şu bir gerçek ki metal patronu metal işçisinden daha örgütlü. Bu nedenle istedikleri yaptırımları MESS’e dayanıp önümüze sürebiliyorlar. Bizim cephemizden ise grup sözleşmesinin birleştirme ihtimaline karşın Birleşik Metal-İş’in üye sayısının grubun toplamına oranla küçüklüğü ve işçiler arası parçalanmışlık durumu sorun yaratıyor, aynı örgütlülükle yanıt geliştirilemiyor. Bu durumda tek tek fabrikalardan daha fazla hak koparmak mümkün olabiliyor TİS süreçlerinde. Bizim fabrikamızda ve iletişim halinde olduğumuz diğer fabrikalarda da birinci gündem buydu. Mücadele kısa sürmesine rağmen bu anlamda kazanımlar elde edildi.

Grev gündemi TİS sürecinden aylar önce işçinin gündemindeydi. İşçilerin iradesine sadık tüm sendika temsilcileri grev kararını işyerlerindeki arkadaşlarıyla yaptıkları görüşmeler sonucunda şekillendirdiler. 2013’te çalıştığım fabrika MESS’e dahil değildi, ancak bizim sözleşme dönemimiz de MESS TİS’i ile aynı döneme denk gelmişti ve bir çok fabrikayla aynı eylemlilik sürecinden geçmiştik. Gebze’den Trakya’ya tüm bölgede o dönemde de grev dillendirilmişti ancak sendika kurullarından geçirilememişti. Ancak bu başta ücret olmak üzere işçilerin sıkıntılarının ortadan kalktığı anlamına gelmiyordu. Bu kez daha fazla işçi daha kararlı biçimde grev isteğini ortaya koydu. MESS’e yeni dahil olan fabrikalarda durum daha da yakıcıydı çünkü MESS’e sırtını dayayarak daha kötü sözleşmeleri dayatmaya başladılar. Bu kez sendikaya grev kararı aldırmaya vakıf olduk. Bunun yanı sıra şu da kaydedilmeli. Artık grev hazırlıklarına yoğunlaşılması gereken günlerde sendikanın merkezi yönetimi hala greve çıkmadan meselenin çözülebileceğini düşünüyordu. Grevden vazgeçmenin sendika tabanındaki öfkeyi daha çok arttıracağını hem gerçekleşen yemek boykotlarından, kitle eylemlerinde, temsilci toplantılarında gördüler. Bunu göze alamadılar.

Grev kısmi olumluluklara vesile oldu ancak içimiz buruk. Daha fazlası yapılabilirdi. Hükümetin bu kararı alacağı biliniyordu. Daha önce seramikteki grev yasağından bu okunabilirdi. Çoğumuz bunun farkındaydık ve grev diyoruz bunu da her şeyi göze alarak diyoruz dedik. “Açlıktan ölmeyiz, biz bu yoldan dönmeyiz.” Sloganı bunu anlatıyordu. Sendikanın çok sayıda işçinin greve çıkıyor olması nedenini göstererek mali yardımda bulunmayacağını açıklaması da bu tavrımızı değiştirmedi. Bir çok fabrikada saldırılara ya da ekonomik problemlere karşı planlarımız vardı. Grevin bitmesi plansızlık yüzünden olmadı. Sendikanın yapması gereken zaten bir çok fabrikada ortaya çıkan fiili meşru hatta greve devam fikrini sahiplenmek, yaygınlaştırmak olmalıydı. Bunu yapmadılar. Herkes gördü, işçileri bölen bir noktaya düştüler. İşyeri toplantılarında grevci işçilerle, işe devam etmek isteyenler arasında yaşanan gerginliklerin baş kaynağı da sendika merkez yönetimidir. Hain Türk Metal çetesinden farklı, devrimci bir sendikacılık iddiasının karşılığı bu olmalıydı.

Yaptığımız işe başlamama eylemleri hükümete, MESS’e ve patronlara ve sendikal bürokrasiye yönelmiş tepkidir. Bunun güçlenmesi için sendika tüm güçleriyle eylemleri sahiplenmeliydi. Böylece işçi kendini güvende hissederdi. Bu tepki eylemlerinin sönmeye başlamasının nedeni sendikanın mücadeleyi sürdürme iradesini göstermemesidir. İşçi yapabileceği her şeyi yapmıştır.

İC: Grev iradesinin patronlara, hükümete ve sendikal bürokrasiye rağmen ortaya koyulduğunu ifade ettin. Metal grevi bence şu an sınıf mücadelesinin toplam durumunu da belirleyen engelleri aşamadı ancak bir çoğunu boyutluca ortaya koydu. Aynı zamanda bu sıkışma, sınıfın ihtiyaçlarının ve ruh halinin mevcut çerçeveye sığmadığını, çelişkilerin yoğunlaştığını anlatıyor. Grevin gerçekleşmesini sağlayan metal işçisi, Türk Metal’den MESS’e, Birleşik Metal’den sosyalist sola kadar ilişkili herkese anlaşılması gereken yeni bir durumun olduğunu haber verdi. Önümüzde duran acil görevler desek ilk elde neleri sayabiliriz?

: Metal işçisinin siyasetle, işçi siyasetiyle tanışması gerekiyor. Bunu grev boyunca da konuştuk önemli bir problem. Son süreç bu anlamıyla da farklı oldu. Devrimci gruplarla işçiler arasında bağlar kurulmasının bilinçli olarak engellendiği zamanlar olurdu grev çadırlarında. Biz bunu yapmadık. Daha fazlası devrimci siyasete yabancı işçilere esas dostlarının onlar olduğunu hepsiyle iyi diyalog kurmamız gerektiğini anlattık. Bunun etkisi de oldu diyebilirim. İşçiler sendikal bürokrasiyi de sınıf mücadelesini de öğrenmeli böylece haklarını daha kolay savunabilir. Şunun bunun sözüne bağlı bir ilişki değil kendi gerçek sorunlarına dayalı bir mücadele yürütebilir. Eskiye göre devrimci grupların işçilerle daha kolay ilişki kurabileceği bir durum da yaratılmıştır. Ancak, bu işçilerin yapısının değiştiği anlamına gelmiyor tabi ama imkanlar var.

Fabrikalarda ilerici işçilerin daha da örgütlü durması gerekiyor. Ben iki ya da en fazla üç fabrikadan grevin bitirilmesine itiraz yükseleceğini sanıyordum. Halbuki daha fazla fabrikada sendikacılara tepki gösterildi. Bunlar birlikte tartışılsa daha ileriye taşınabilirdi. Eylem biçimleri yine kendi kendimize anlık öfkelerle değil toplu, planlı düşünülüp, aynı zamanlarda yapılabilirdi. Bunu kendi şubemizde yapabilmiş olsak ta genele taşıyamadık.

Yorumlar kapalıdır.