Grand Hyatt ve Dora Otel eyleminden metal direnişine selam

Tüm Emek Sen’de örgütlenerek sendikalı olmak isteyen Dora Otel işçileri işten çıkarılmıştı. Grand Hyatt Otel işçileri de taşeron çalışmaya karşı çıkmış ve sendikalı olmak için başlattıkları Tüm Emek Sen’de sendikal mücadeleyi örgütlemişlerdi. Bunun sonucu olarak Grand Hyatt Otel’de 23 işçi, 7 Nisan günü işten çıkarılmıştı. İşe dönüş ve sendika hakları için Grand Hyatt ve Dora Otel işçileri birlikte mücadelelerini sürdürüyor. Her pazar olduğu gibi 24 Mayıs Pazar günü Talimhane, oteller bölgesinde bir araya gelen işçiler ve sınıf dostları, önce Grand Hyatt Otel önünde eylem gerçekleştirdi. Grand Hyatt Otel önünde basın açıklaması yapıldı. Açıklamayı işten atılan Grand Hyatt işçisi Şengül Basık okudu.

Basık konuşmasında metal direnişine de selam göndererek sınıf mücadelesinin son dönemde yükselerek devam ettiğine vurgu yaptı. Kitle kortej halinde Grand Hyatt Otel’den Dora Otel’e doğru yürüyüşe geçti. Güzergah üzerindeki otellerin çalışanları da eyleme el sallayarak, dağıtılan broşürleri alarak destek verdi. Çevredeki insanlar alkış ve sloganlarla eyleme destek verdi. Dora Otel önüne gelindiğinde “Dora Otel işçisi yalnız değildir, turizm işçisi köle değildir, yaşasın sınıf dayanışması” sloganları atıldı.

Dora Otel önünde metal işçilerinin direnişine de vurgu yapılan konuşmalar yapıldı. İşçi Demokrasisi Partisi sözcüsü yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Son dönemde işçi mücadelesi ve direnişler ivme kazanmıştır. İktidar işçilerin direnişlerini görmezden gelmekte ve hukuk dışı olduğunu iddia etmektedid, hiçbir hak talebi hukuksuz değildir, işçiler mücadelelerinde haklıdır.” İktidarın Çalışma Bakanı’nın tavrını sert bir şekilde eleştiren konuşmacı, “Çalışma Bakanı, işçilerin hak talebinin sermayeyi zor durumda bıraktığını ve zamanlamanın manidar olduğunu söylemişti. Bizler şunu çok iyi biliyoruz: İktidarlar sermayenin hizmetindedir.” İşçi Demokrasisi Partisi temsilcisi son cümleler olarak şunları söyledi, “Maliye Bakanı, ‘Devletin kullandığı lüks otomobiller çerez parasıdır’ dedi. Çerez parası dediği miktar 3 milyar 3 yüz milyon TL. İşçiye, emekliye para vermeye geldiğinde elleri titreyen, batarız diye feryat edenler, iş kendilerine gelince çok cömert davranıyor.”

İktidarın kendi içinden bile bu pervasızca harcamalar gündeme getirilmekte. Geçtiğimiz günlerde Bülent Arınç bir salon toplantısında şu cümleleri kullandı: “İsraf eden bir ülke, israf eden bir devlet kesinlikle iflah olmuyor. O kadar büyük israf vardı ki şimdi ne kadarını önleyebildik bilemiyorum. Ama başarısız olduğumuz alanlardan biri olduğunu da söylemeliyim. Sadece bürokrasinin, devletin kendi içindeki israfı gördükçe yüreğim sızlıyor. Allah israf edeni sevmez. Allah’ın sevmediği adamı ben ne yapayım.” Şimdi Arınç’a sormak lazım o iktidarda sen de görev almadın mı? Şimdiye kadar niye sustun?

Eylem haftaya kaldığı yerden devam edecek…

Yorumlar kapalıdır.