Kadın cinayetleri nasıl duracak?

Boşanmak istediği için, dayağa, şiddete hayır dediği için kadınlar öldürülmeye devam ediyor. Katiller sıradan erkekler; eşler, kocalar, ağabeyler, hatta bazıları kadın cinayetlerine karşı protestolara dahi katılan erkekler* Erkekler eşlerine şiddetle kalmıyor, kadınların avukatlarını, korumalarını dahi öldürmeye teşebbüs edebiliyorlar. Tüm cinayetler adeta “geliyorum” diyor.

Ama yine de kadın cinayetleri engellenemiyor, engellenmiyor. Peki, kadın cinayetleri nasıl duracak? Bu soruya erkeklerin linç edilmesinden, kadınların minik etek giymemesine kadar çeşitli cevaplar verilmekte. Aşağıda biz kendi cevaplarımızı sıralamaya çalıştık. Siz okurların da bu sorunun cevabını bizimle birlikte aramanızı istiyoruz:

1. Katilleri ödüllendiren ceza indirimleri son bulsun!

Sanki öldüren erkekler değilmişçesine yargı-katil ve avukatı işbirliğiyle öldürülen kadınların hayatı didik didik edilip, doğru yanlış tanıklarla, katilin beyanlarıyla kadınlar yargılanıyor. Erkekler sadece“pişmanım” dediği, kravat taktığı için dahi mahkemelerde iyi hal indirimi alabiliyor. Sadece son 6 ayda görülen 26 kadın cinayeti davasının 13’ünde mahkemeler sanıklara iyi hal ya da haksız tahrik indirimi uygulandı. Buna karşı bizler cezayı standartlaştırmak ve kadın cinayetlerinde ‘haksız tahrik indirimi’ yapılmayacağını yasalaştırmasını savunuyoruz. Kadınların sırf kadın olduğu için öldürülmeleri ise ağırlaştırma nedeni olmalı. Kadın cinayeti davalarında kadınların davaya müdahilliğinin kabul edilmelidir.

2. Şiddet gören kadının gidecek yeri olsun; Yeterli sayıda sığınma evi!

Tüm cinayetler adeta “geliyorum” diyor. Öldürülen kadınların büyük çoğunluğu aylar öncesinden polise, savcılığa başvurmuş ancak “abartma”, “evine dön” denilerek geri çevrilmiş oluyorlar. Bizler şiddet gören kadınların derhal koruma kararları çıkarılarak mümkünse erkeklerin konuttan uzaklaştırılması değilse kadınların sığınma evlerine yerleştirmelerini talep ediyoruz. Bunun için devlet yeterli sayıda ve nitelikli sığınma evi açmalıdır. Şiddetin önlenmesine ve şiddet kurbanı kadınların gidebileceği sığınma evlerine ilişkin bütçe kanunu çıkarılsın!

3. AKP iktidarı kadın cinayetlerinden sorumludur. Aile Bakanlığı değil, Kadın Bakanlığı!

2015’in ilk altı ayında erkekler 141 kadın öldürdü, 58 kadına tecavüz etti, 121 kadını fuhşa zorladı, 193 kadını yaraladı, 145 kadını taciz etti. AKP iktidarı boyunca günde en az üç kadının katledildiği, kadın cinayetlerinin %1400 arttığı artık herkesçe bilinen bir gerçek. Bu rakamlar kadın cinayetlerinin münferit olmadığının bir göstergesi. Kadın cinayetleri kader değil, politiktir! Yeni meclisten talebimiz derhal toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı devlet politikalarını hayata geçirecek kurumsal yapıların oluşturmasıdır. Eşitlikçi yasalar ve kadınlara yönelik özel ve destekleyici politikaları hayata geçirmelidir. Toplumsal cinsiyet ayrımcılığına son vermek için Türkiye’nin imzaladığı “Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW)”, İstanbul Sözleşmesi ve diğer uluslararası anlaşma gerekliliklerinin yerine getirilmesi gerekmektedir.

4. Mecliste ve sokakta da hayatlarımızı savunuyoruz! Kadın dayanışması!

Bizce kadın cinayetleri; şiddete, aşağılanmaya her türlü sömürüye hayır diyen kadınların mücadelesiyle duracaktır. Kadınlar bulundukları her yerde mecliste, mahallede, evde, okulda diğer kız kardeşlerinin sesini duydukça ve öfkesini paylaştıkça mücadele büyüyecektir. Bu sebeple kadın dayanışmasını büyütmeliyiz, yasta değil isyanda olmalıyız!

* Muğla’nın Ortaca İlçesi’nde kaybolan ve üç gün sonra cesedi bulunan 18 yaşındaki Cansu Kaya’nın katil zanlılarından 17 yaşındaki M.P.C.’nin Özgecan Arslan cinayetini protesto için düzenlenen eylemlerden birine katıldığı biliniyor.

Yorumlar kapalıdır.