Sermayeye bayram şekeri: Yeni Ekonomi Paketi

Başbakan Binali Yıldırım 4 Haziran’da iş yaşamında devrim olarak nitelenen yeni ekonomi paketini duyurdu. Ramazan Bayramı arefesinde açıklanan bu paket sermaye tarafından sevinçle karşılandı ve kimi sermayedarlar tarafından bayram şekeri olarak adlandırıldı. Peki sermaye için şeker niteliğindeki paketin bizim açımızdan gerçek anlamı nedir?

Artık yabancı yatırımcı için yeterince güvenli bir liman olmayan Türkiye’den ağır bir yabancı sermaye çıkışı oldu. Komşularla ilişkinin bozulması ekonomik anlamda yatırımcıyı da geriye itti ve piyasadaki akış geriledi. Bunun yanında ekonomik büyümedeki tempo düşüşü hükümeti kriz karşıtı bir çerçevede -dış talep iyice azaldığından- iç talebi canlandırıcı politik arayışlara itiyor. Bu bağlamda açıklanan yeni ekonomi paketinin, hükümeti ve sermayeyi krizden kurtarma ihtimalinin yüksek olduğu ise pek söylenemez.

Paketin içeriğinde sermayedarların daha kolay kredi alması, ticari işlemlerde kullanılan bazı harç ve pul masraflarının kaldırılması, yurtdışından gelen paranın kaynağı sorgulanmadan ve vergiye tabi tutulmadan ülkede yatırım için kullanılabilmesi, işverenlerin Bağkur borçlarını silme gibi önlemler yer alıyor. Sermayeye verilen bu teşviklerin yanında ise işçi sınıfının payına düşen işçi sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin ötelenmesi! Yani işçiler ölmeye devam etsin, yeter ki sermayemize birşey olmasın.

Açıklanan her ekonomi teşvik paketi emekçilere ölüm, zam, vergi artışı olarak geri dönüyor. Milyon liralarca kârı işçilerin üzerinden kazanan patronlar değilmiş gibi sürekli onlar yararına paketler hazırlanıyor. Milyon liralarca kârı patronlara kazandıran işçiler değilmiş gibi ölüm, vergi ve zam ile yüzy üze geliyorlar. Hükümet iç piyasadaki sermaye akışını güçlendirmeye çalışırken faturasının kime çıkacağını da böylece belli etmiş oluyor.

İşçi ve emekçiler her krizde sermayenin yarattığı bu krizin faturasını ödemek istemiyor. Hükümetin alacağı ekonomik tedbirler sermayeyi daha da güçlendirmeye değil, işçi sınıfının hak kayıplarını azaltmaya yönelik olmalıdır. Başta işçi sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin tam olarak uygulanması olmak üzere, sermayenin borçlarındaki değil işçilerin maaşlarındaki gelir vergisi uygulaması kaldırılmalıdır. Krizin faturasını yaratıcısı olan patronlar ödemelidir. Ancak böyle bir durumda gerçek bir müjdeden ya da işçi sınıfı için bayram şekerinden bahsedilebilir.

Yorumlar kapalıdır.