Kaşıkla verip kepçeyle aldılar; o yüzden Hayır!

Merhaba, ben özel sektörde asgari ücrete çalışan, birçoğunuzla aynı durumda olan bir işçiyim. Sizlerle aynı ekonomik sorunları yaşayan, aynı varoluş çabasına düşmüş, aynı hayallerin sahibiyim tabir-i caizse…

Ülkenin bu son siyaset gündemi ister istemez işyerimizde de karşılık bulmakta. Konuşuyoruz, tartışıyoruz. Özellikle de, “Başkanlık sistemi ne getirir ne götürür?”, “Evet mi, Hayır mı?”, “Neden Hayır, niçin Evet?” gibi.

Bir arkadaş çalıştığı masadan ayağa kalkarak “Neden Evet?”e, “Daha güçlü bir ülke olacak, silah sanayimizi geliştireceğiz, düşmanlarımıza korku salacağız. Terörü bitireceğiz, iç düşmanlarımızı temizleyeceğiz. Hem PKK’lılar Hayır diyorsa, onun destekçisi CHP Hayır diyorsa, bizim halk olarak Evet dememiz lazım” yanıtını verdi.

Başka bir arkadaş ise, “AKP’nin yaptığı hizmetleri görüp de Hayır demenin hainlik” olduğunu söyledi. Hizmetlerden biraz bahsetmesini istedik “hava alanları, duble yollar, yapılan hastaneler, biten ilaç kuyrukları” vb. diye sıraladı.

Ülkücüyüm diyen işçilerin birçoğu ise bu referandumda kesinlikle Hayır diyeceğini açık yüreklilikle dile getiriyorlar. ‘’Neyin nesi, neyin fesi bir öğrenelim ondan sonra karar veririz” diyen arkadaşlar da çok.

Evine erzak götüremediğini, çocuklarının okul masraflarını çıkaramadığını ve muayene ücretini dahi ödeyemediğini söyleyen arkadaşlar bu durumu neden göstererek Hayır diyeceklerini söylüyorlar.

Biz işçiler için ne yapıldı? Ne yol, ne havaalanı bizim insanca yaşayabilmemizi sağlamıyor sonuçta. İşçi, köylü, emekli, esnaf, memur ülkemizin büyük çoğunluğunu oluşturan kesimler için ne gibi iyileştirmeler yapıldı? Bence bu dönemde sormamız gereken soru bu. Asgari ücret komisyonunda sendikalarımızı görmezden geldiler, taleplerimizi dinlemediler bile. Patron ne verirse hükümet noter gibi onayladı. 15 sene içinde bırakın sendikaların yanında yer almayı bir sefer dahi tarafsız, ara bulucu bile olamadı. Patronun verdiğini onayladılar. Asgari ücretle pekala geçinilebileceğini söyleyerek, “Az veren candan, çok veren maldan” diyerek biz işçilerle alay ettiler. Grevleri yasakladılar. Bu konuda o kadar hızlılar ki grev başlamadan, yasak kararını çıkardılar. Grev yasaklama kapsamını genişletip, grev eğer ekonomiye zarar veriyorsa milli güvenliğe aykırıdır dediler. İnsanlık onuruna yaraşır asgari ücret istedik diye bizi bölücü ilan ettiler.

Taşeron çalışma, kiralık işçilik, emeklilik yaşının yükseltilmesi, işsizlik fonunun patronlar yararına peşkeş çekilmesi, vergi oranlarının artırılması, özellikle 6 aydan sonraki kesintilerin had safhada artırılması, iş güvenliği denetimlerinin göstermelik yapılması, artan iş kazalarıyla birlikte işçi ölümleri, bireysel emeklilik adı altında gasbedilen ücretler, sosyal güvenlik kurumunun devreden çıkarılmaya çalışılması, kıdem tazminatına el koyma çalışmaları ya da patronlar lehine yük olmaktan çıkarılmak istenmesi vb. onlarca neden hayır dememizi gerektiriyor. Çünkü, yukarıda yaptıkları, yapacaklarının teminatıdır diye düşünüyorum.

Açlık sınırının altında bir ücret istemiyorum #Hayır diyorum. Çünkü;

* İşçiyim, işsiz kalmak, karın tokluğuna çalışmak istemiyorum. Çocuğumun iyi bir eğitim almasını, mutlu ve huzurlu bir ülkede yaşamasını istiyorum.

*Tenim, derim, dilim, milliyetim, ırkım, dinim tanınsın, saygı görsün istiyorum.

* Yurdumda özgür yaşamak, kendimi özgürce ifade etmek istiyorum. Kadın-erkek ayrımının yapılmadığı, tüm bireylerin eşit, özgür olduğu bir ülke istiyorum. Savaş ve çatışmanın seçenek olmadığı, halkları birbirine düşüren, yapay, yalan politikaların son bulmasını barış ve kardeşlik istiyorum.

* Derelerin özgürce akmasını, doğanın tahrip edilmemesini temiz kalmasını istiyorum.

Gelecek güzel günlerin, gördüğümüz her şeyde emeği olan işçilerle geleceğini üretenin yöneten de olacağı günlerin gelmesi dileğiyle…

Yorumlar kapalıdır.