İran protestolarında kadınlar

İran, ülkenin en büyük ikinci kenti olan Meşhed’den başlayıp neredeyse ülkenin tamamına yayılan bir seferberlik sürecinden geçiyor. Türkiye ve dünyada ise bu süreç son derece farklı biçimlerde değerlendirilebiliyor. Peki İran’da gerçekten ne oluyor ve seferberlik halindeki İranlılar neden sokakta?

İran’da milyonlarca kişi işsizlik ve yoksulluk koşullarında yaşıyor. İran sokakları organlarını satmak isteyen insanların ilanlarıyla; İran hapishaneleri aktivistlerle, feministlerle, siyasi tutsaklarla dolu. Son yıllarda fabrika, maden ve tarım işçileri defalarca greve çıktı. Tüm bu somut koşullar ve mücadele dinamikleri göz önünde bulundurulduğunda, şu anda İran’da işsizlik, yoksulluk, güvencesizlik ve neoliberal hırsız ve gerici rejime karşı gösterilen tepkiyi “dış güçlerin oyunu”na indirgemek, isyan eden kitleleri hiçe saymak olur.

Peki, kadınlar bu protestoların neresinde? Dünyada gerçekleşen pek çok seferberlikte olduğu gibi şu anda İranlı kadınlar da direnişin büyük bir parçası. Dahası kadınların “örtünme” zorunluluğu, makyaj yasağı vb. cinsiyetçi baskılar direnişi son eylemlerden öncesine dayanıyor ki 27 Aralık Çarşamba günü beyaz başörtüsünü sallayarak direnişin sembollerinden biri haline gelen kadının eylemi, zorunlu başörtüsüne karşı yapılmış bir eylemdi. Bu hareket, beyaz bayrak sallamak gibi bir teslimiyet çağrışımını andırsa da aslında bir başkaldırıyı temsil ediyor.

#WhiteWednesday (Beyaz Çarşamba) adı verilen sosyal medya hareketi, beyazı kampanyanın rengi olarak seçmişti. Bu kampanyaya katılan kadınlar Çarşamba günleri beyaz başörtüsü, giysi veya başka bir sembolle fotoğraf ve videolarını paylaşıyorlar. Katılımın hızla arttığı kampanyada belki de en çarpıcı tepkilerden biri de başörtüsünü sallayan kadının eylemi oldu. Başörtüsü zorunluluğunun kaldırıldığına dair haberler dolaşsa da, işin aslı öyle değil. İran polisi, kıyafet zorunluluğuna uymayan kadınların artık ahlak polisi tarafından tutuklanmayacaklarını, bunun yerine zorunlu İslami eğitim alacaklarını açıkladı. Aynı açıklamada başörtüsünün gevşek bağlanmış veya “kazara” düşmüş olması gerektiğinden ve bu durumun tekrarlanması halinde yasal işlem başlatılabileceğinden de bahsetti. Ancak kadınlar, rejimin bu konuda bir tür geri adım atmış olmasına rağmen bunun tam anlamıyla bir kazanım olmadığının farkında. İranlı kadınların ne zorunlu İslam derslerine ne de kelime oyunlarına ihtiyacı var. İranlı kadınlar, başörtüsü zorunluluğunun kaldırılmasını talep ediyor ve amaçlarına ulaşana kadar vazgeçmeyeceklerini söylüyorlar.

1979 yılında, tüm kadınların başörtüsü takmak zorunda olduğu ilan edildikten bir gün sonra binlerce kadın işe gitmemiş, grev yapmış ve kitlesel bir yürüyüş gerçekleştirmişti. Bundan sonraki süreçte feminist hareketten pek çok kadın tutuklandı. Her ne kadar pasifize edilmeye çalışılsalar da kadınlar gerek işgücüne katılmaktan gerekse rejimin bu baskıcı yasaklarına karşı seslerini çıkarmaktan geri durmadılar. Kadınların direnişi, son yıllarda düzenlenen bazı sosyal medya kampanyalarıyla daha görünür hale geldi ve alan kazanmış oldu. Başörtüsünü sallayan kadının ardından başka kadınlar da bu eylemi canlandırmaya başladı. Bununla birlikte, başörtüsü zorunluluğu ve kadınlara dönük diğer baskıcı yasalar karşısında, kadın düşmanı hükümet istemediklerini dile getiren kadınların mücadelesinin, mevcut direnişteki sınıf talepleriyle iç içe geçmiş durumda olduğunu söyleyebiliriz. Bir kadın gösterilerden birinde şunları ifade ediyor: “İşçiler işten atılıyor. Fabrikalar işçilere ücretlerini ödemiyor. Neden susacakmışız?” Bütün gün çalıştıklarını, aylardır maaş alamadıklarını söyleyen başka bir kadın şunları söylüyor: “Geç kaldık ama buradayız. Dün bir genç ‘Bu dindar rejimi iktidara siz getirdiniz’ dedi. Şimdi biz hatamızı düzeltmek için eylem yapıyoruz. Vücudumu sizin için kalkan olarak kullanacağım. Böylece sokağa çıkıp eylem yapabileceksiniz.” Başka bir kadınsa açlık koşullarında yaşadıklarını anlatarak doğrudan Hamaney’e sesleniyor. Yine başörtüsünü çıkararak Tahran Üniversitesi’nin önünde eylem yapan bir kadın, uğradıkları biber gazı saldırısına rağmen dayanışma sloganları attığını, orada olmaktan gurur duyduğunu anlatıyor ve kadınların sesinin çok gür ve cesurca çıktığını söylüyor. Kadınlar korkusuzca çevik kuvvet polislerinin karşısına dikiliyorlar.

Genç kadınların %44’ünün işsiz olduğu 80 milyonluk İran’da seferberliklerin seyrini kestirmek güç. Ancak ezilenlerin ve kadınların, özgürlük ve demokrasi talebiyle sokaklara dökülmesini destekliyoruz. İranlı kadınların mücadelesi, tüm dünyada cinsiyetçi, dinci, kapitalist hükümetlere karşı mücadelenin kaderini belirleyecektir.

Yorumlar kapalıdır.