24 Haziran: İşçi düşmanı, baskıcı, Tek Adam rejiminden çıkış için…

AKP-MHP koalisyonu erken seçim kararını kendisine has o düzenbaz ve ikiyüzlü tavırla ilan ederek seçim sürecini başlattı. Önce Bahçeli, “milli beka ve emanetler açısından” erken seçimin acil bir hal aldığını belirtti; ardından da Erdoğan, “gerek Suriye’de yürüttüğümüz sınır ötesi operasyonlar, gerek Suriye ve Irak merkezli olarak yaşanan tarihi hadiselerin” siyasi belirsizlikleri aşmayı zorunlu hale getirdiğini iddia ederek erken seçim tarihini 24 Haziran olarak açıkladı. Oysaki bu ikili 16 Nisan referandumunda, ülkenin bir daha “siyasi istikrarsızlığa sürüklenmemesi” için oy istemişlerdi. “Milli beka”, “sınır ötesi tehditler”, “terörle mücadele” başlıkları belli ki epeyce bir süre daha “Cumhur İttifakı”nın başlıca pazarlama ürünleri olarak piyasaya sürülmeye devam edecek.

Seçim kararının daha uyum yasaları çıkmadan ve birçok AKP milletvekili için dahi sürpriz olacak şekilde ilan edilmesi, Saray rejiminin içinde bulunduğu sıkışmışlığın ve ittifakın kırılganlığının itirafıdır. Uçuruma yuvarlandığı artık bizzat hükümet yetkilileri tarafından itiraf edilen ülke ekonomisi ağır bir krizle sarsılmadan ve rejim güçleri içindeki politik çatlaklar iyice ayyuka çıkmadan derhal erken seçime gidilmesi, AKP-MHP gerici koalisyonunun bir süre daha varlığını sürdürebilmesi için bir zorunluluk haline gelmiş durumda.

AKP-MHP koalisyonu ülkeyi seçimlere 7. kez uzattığı OHAL şartlarında götürüyor. Sadece OHAL değil, aynı zamanda seçim yasasında yapılmış olan değişiklikler, kazanmak için her şeyi göze almış Saray şürekâsının bu seçimleri öncekilerden daha yoğun bir şekilde manipüle etmeye çalışacağının işaretleri. Böylesi girişimlerin önüne ancak kitlelerin seçim güvenliği için seferber olmasıyla geçilebileceğini ısrarla vurgulayalım.

Pekiyi 24 Haziran seçimleri Tek Adam rejiminden kurtulmak için bir fırsat olabilir mi? Kitlelerin Saray rejimine dönük hoşnutsuzluğunun yaygınlaşması, burjuva muhalefeti de hareketlendirmiş durumda. CHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi Tek Adam rejiminden parlamenter rejime dönülmesini savunduklarını ilan ediyorlar ve aralarında yoğun bir görüşme trafiği yaşanıyor. Fakat unutmayalım! AKP’nin iktidara gelmesini ortaya çıkaran koşullar, bizzat bu partilerin izledikleri işçi düşmanı ve baskıcı politikaların eseriydi. Dolayısıyla, işçilerin, emekçilerin, ezilen ve sömürülen kesimlerin Tek Adam rejiminden çıkış için bu burjuva partilere bel bağlaması yeni bir hayal kırıklığından başka bir sonuç veremez.

Tek Adam rejiminden çıkış formülü esasında çok uzakta yer almıyor. 13 Mart’ta toplanan DİSK Başkanlar Kurulu 1 Mayıs’a giden sürecin “emeğin demokrasi seferberliğine dönüştürülmesine” ve “bu süreci en geniş emek ve demokrasi güçleriyle beraber yürütmeye karar verdiğini” açıklamıştı. Yapılması gereken, önce 1 Mayıs’ın ve ardından 24 Haziran’a giden sürecin bu anlayış doğrultusunda hayata geçirilmesidir. Yalnızca “emeğin demokratik ve sosyal talepleri için girişeceği bir seferberlik” işçi düşmanı ve baskıcı Tek Adam rejiminden çıkışın kapısını aralayabilir. Bunun için başta sendikalar, işçi örgütleri ve meslek kuruluşları olmak üzere emekten ve demokratik haklardan yana tüm oluşumlar, bu süreçte Saray koalisyonuna karşı gerçek bir alternatifi inşa etmek için tüm çabalarını ortaya koymak durumundadır.

İşçi Demokrasisi Partisi, 26 Nisan 2018

Yorumlar kapalıdır.