Flormar direnişi sürüyor

Gebze Organize Sanayi’nin güzel asfaltlanmış geniş yollarından geçerken iki yanınızı geniş bakımlı bahçeleriyle her çeşit fabrika sarıyor. Bu boş yolların ortasında 199. Sokak’ta Flormar fabrikasının önünde, ağaçların gölgesinde bekleyen direnişçi işçiler ile karşılaşıyorsunuz. Manzara, patronun işçilerin alanını daraltmak için fabrika önüne getirttiği hurdaya çıkmış üç büyük yolcu otobüsüyle kirleniyor. Fabrika ise içerideki işçiler için adeta hapishaneye dönmüş durumda; çalışan işçilerin direnenleri görmemesi için çitlere kalın brandalar çekilmiş, üzerlerine ise dikenli teller geçirilmiş. Sağda solda birkaç tane sivil polis hemen gözünüze ilişiyor. Gebze Organize Sanayi’nin özel güvenliklerinden biri işçilerin karşısındaki kaldırımda plastik bir sandalye üzerinde oturarak işçileri izliyor. Fabrikanın çitlerinin dış kısmını ise Petrol-İş’in pankartları süslüyor: “Flormar değil direniş güzelleştirir.” Direniş alanına işçilerin yemek saatinde varıyoruz, hemen bize de ikram ediyorlar. Ardından da neden sendikalaştıklarını, işten neden çıkartıldıklarını ve direniş için neler yapabileceğimizi konuşuyoruz.

Sendikaya neden üye olduklarını sorduğumuz maskara ve ruj imalatı bölümlerinden Zuhal ve Pınar adlı işçiler, en önemli nedenin yeterli ücret alamamaları olduğunu söylüyorlar. İşçilere yapılan zamların %10’u geçmediğini, altıncı aydan sonra yapılan gelir vergisi kesintileri de eklenince aldıkları ücretlerle yaşamalarının neredeyse imkânsız olduğunu anlatıyor, kıdem kazanmalarına rağmen birçok işçinin çok düşük maaşlara çalıştığını, aralarında 14 yıldır asgari ücretle çalışan arkadaşlarının dahi bulunduğunu belirtiyorlar. İkramiye ise ancak iki yıldan fazla çalışan işçilere yarım maaş, beş yıldan fazla çalışan işçilere tam maaş şeklinde veriliyor. Buna karşılık patron her geçen gün işçilerin mola saatlerini daha da kısaltıyor.

Fakat çok uzun zamandır süregiden maaş sıkıntılarından fazlası da var. Konuştuğumuz işçiler bütün bu maaş sıkıntılarının yanında, bizlere sendikalaşma kararlarındaki kırılma noktalarından da bahsetmekte oldukça hevesliler. Kronikleşmiş ücret sıkıntıları dışındaki sorunlar şirket içi adaletsizliklerin artması ile başlıyor. İşçilerin anlattıklarına göre beyaz yakalı işçilerin şefleri işten çıkartılıyor ve yerlerine mavi yakalılardan dört kişi amir olarak atanıyor. Patronun açıkça beyaz yakalı maaşlarını (masraflarını) azaltmak için yaptığı bu hamleden sonra amir olan işçilerin arkadaşlarına karşı tavırları giderek kötüleşiyor.

Fabrikada her iş çıkışında mavi yakalı işçilerin üstleri aranarak onurları kırılıyor. Mavi yakalılara hırsız muamelesi yapılırken, gerçek hırsız olan patron, işçilere iş için alet edevat bile sağlamaktan çekiniyor. Bundan dolayı işçilerin yakındıkları en büyük sorunlardan biri de yaptıkları işe uygun aletlerin patron tarafından sağlanmaması. Kimyasalla dolu kazanları yıkaması gereken işçilere yeterli miktarda bez sünger verilmiyor ve işçilerin sağlığı bu şekilde tehlike altına girmiş oluyor.

Son olarak, Setcard ile 500 liralık gıda harcaması hakkı olan işçilerin bu hakkının patron tarafından gasp edilmesi işçiler için bardağı taşıran damla oluyor. Gıda harcaması haklarını kullanmak isteyen işçilere ise her gün işe gelme, hastalanmaları halinde rapor vermesi imkânsız gibi görünen işyeri hekiminden rapor alma gibi uygulamaların dayatılmasına rağmen patronlar bu 500 lirayı 100 liraya indiriyorlar. İşçilerin tepkileri karşısında ise bu paranın hakları değil patronlardan gelen bir hediye olduğunu, istendiği zaman geri alınabileceğini iddia ediyorlar.

Direnen Flormar işçisi her şeyden önce Flormar ve Flormar’ın çoğunluk hissesine sahip olan Yves Rocher mağazalarının boykot edilmesini istiyorlar. Söylediklerine göre, çalıştıkları fabrika Türkiye’de Flormar ürünlerinin üretildiği tek merkez. Avrupa merkezli şirketin sendikalaşmaya izin vereceği yönünde imzaladığı çeşitli anlaşmalar olduğunu söyleyen işçiler, şirketin Türkiye’de buna uymadığını belirtiyorlar. Bundan dolayı Yves Rocher ile de görüşüldüğünü anlatan işçiler, bu şirketin sorumluluğu üstlenmediğini söylüyorlar.

Haksız ve hukuksuzca işten atılan işçilerin mahkeme süreçleri önümüzdeki aylarda başlayacak fakat işçilerin en büyük arzusu mahkeme süreci başlamadan önce sendikalı bir şekilde işlerine dönebilmek. Flormar işçisinin direnişi, Türkiye işçi sınıfı için örnek oluşturuyor ve bu direnişin kazanılması sınıf mücadelesi için büyük bir önem taşıyor. Gazetemiz okurlarına Flormar ve Yves Rocher boykotlarına katılmaları çağrısında bulunuyor, direnişin uluslararası bir boyutunun olduğunu bilerek Fransa’daki Flormar ve Yves Rocher işçilerini de sınıf kardeşlerini savunmak adına greve çağırıyoruz.

01.08.2018

Yorumlar kapalıdır.