Manisa Kadın Meclisleri

Manisa Kadın Meclisleri, yerel seçimlerde kadın temsiliyetini artırmak ve kadınların problemlerini gündeme taşımak için çeşitli mahallelerde kadın muhtar adaylar çıkardı. Zuhal Güneş, Şadiye Uysal, Sultan Çağlar, Yadigar Şahin, Meryem Gerçeker ve Bilgehan Yavuz ile kadın meclislerinin içinden geçtiği süreci ve yerel seçimlere ilişkin projelerini konuştuk.

Merhaba, isterseniz öncelikle kendinizi tanıtarak başlayabilirsiniz…

Zuhal Güneş: Emekliyim. 35 yıl özel sektörde çalıştım. Bir vakıf şirketinde genel müdür asistanı olarak çalışıyordum. Bu süreçte genel müdürüm tarafından tacize uğradım. Cumhuriyet Savcılığı’na şikâyet ettiğim zaman da tüm haklarım gaspedilerek tazminatsız olarak işten atıldım. Bu süreçte zaten sosyal medya üzerinden kadınlarla ilgili platformları takip ediyordum. Tabii, çalıştığım için çok aktif değildim ama yine de destek oluyordum onlara. Onlar da beni yalnız bırakmadılar. Yalnız olmadığımı hissettirdiler bana ve bir mücadele başlattık. Savcılık kovuşturmaya yer yoktur diye davayı açmadı ilk önce. Ama biz mücadelemizi sürdürdük ve kadın dayanışmasıyla birlikte sesimizi duyurmak için fabrikanın önüne gidip 13 gün eylem yaptık. Bu sayede bir kamuoyu oluşturduk. Eylemimizi engellemek için bir sürü girişimde bulundular. Tırları fabrikanın önüne dayayıp, korna ve sirenleri çalıştırdılar. Ben mağdurken, genel müdüre koruma verildi. Tabii ki herhangi bir şekilde işten atılmadı, aksine destek verildi. İçeriden Türk Metal sendikası aracılığıyla işçileri tehdit ederek bastırdılar. Bu arada mesela, kalite kontrol müdürü sadece bana destek olduğu için tazminatsız olarak işten çıkarıldı. 2 yıl boyunca davalarımız sürdü. İşe iade davasını tabii ki kazandım. Çünkü ortada bir suç var ve benim hiçbir suçum, kusurum yok. Tüm haklarımı aldım. Ceza davasında da delil yetersizliğinden beraat verildi adama. Şu anda Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yaptım, onun sonucunu bekliyorum. Aslında anayasaya baktığınızda kadının beyanı esas alınır, ama öyle bir şey olmadı. Güç, dengeleri bozdu diyebiliriz. Anayasa Mahkemesi’nden bir sonuç gelmezse, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne müracaat edeceğim. Yani mücadeleye devam ediyorum…

İşyerindeki kadınların bu olaya tepkisi ne oldu? Onlarla temasa geçtiniz mi?

Tabii ki temasa geçiyoruz, özelde konuşuyoruz. Ancak sürekli tehdit edildikleri için, işten atılma korkusuyla hiçbiri yanımda olamadı. Sadece tek bir kişi destek oldu. Adı gibi onurlu bir kişiydi kendisi. O da dediğim gibi tazminatsız olarak işten atıldı. İnsanlar bunu gördüğü zaman korkuyorlar. Mesai çıkışlarında fabrikanın önüne gidiyoruz sesimizi duyurmak için, gizli gizli servisten el sallıyorlar. Ancak, o kadar.

Bir de tabii işsizlik var. CV’mi verdiğim hiçbir kurumdan geri dönüş almadım. Patronlar, bu konuda da dayanışıyor. Öyle bir atmosfer var ki, 35 yıldır beraber çalıştığım iş arkadaşlarım beni görünce yol değiştiriyorlar.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nda zaten bu tür vakaların takibini yapıyoruz, destek olmaya çalışıyoruz. Bu süreçten sonra, ne yapabiliriz diye düşündük ve platformu Kadın Meclisleri olarak tüm Türkiye’de yeniden örgütlemeye karar verdik. Biz de İstanbul’da gerçekleşen genel bir toplantıda Manisa’da kadın meclislerinin kurulmasını karar altına aldık. Buna dayanarak, Manisa’da kadın meclislerini kurmaya başladık ve tüm kadın örgütlerine çağrı yaptık, birçoğu bize destek oldu. Çalışmalarımız neticesinde, yerel yönetimler düzeyinde kadınların daha aktif rol almasını teşvik etmek adına 7 arkadaşımla beraber kadın meclislerinin muhtar adayıyız. Şu anda çalışmalarımız devam ediyor, ben Hafsa Sultan mahallesi muhtar adayıyım. Mahallede kapıları tek tek dolaşıp kadınlar başta olmak üzere tüm mahalleliyle temas kuruyoruz.

Şadiye Uysal: 2 çocuk annesiyim. Senelerdir kendi kendime mücadele ettim, çünkü ben yetiştirme yurdunda büyüdüm. 40 yıldır Manisa’dayım, 38 yıldır aynı mahalledeyim. Hemşirelik okudum, evlendim, çocuklarımı büyüttüm, ama o arada da sürekli insanlarla temas halinde oldum. Kadın Meclisleri de bu anlamda çok yardımcı oldu bana. Muhtarlık adaylığına da vesile oldu. İlçelerde de kadın adaylar var. Güzel bir akım başlattık Manisa’da.

Meryem Gerçeker: Evliyim, 1 çocuk annesiyim. Şunu ekleyeblirim; muhtarlık söz konusu olduğunda kalıplaşmış bir algı var. Emekli, yaşlı ve özellikle erkekler işi gücü olmadıkları için muhtar oluyorlar. Bizlerde de hep bu şekildeydi. Bir bakıma birbirimizi yüreklendirdik ve bunu kırmak için yola çıktık. Hemen hemen her mahallede aynı sorunlar var. Benim mahallemde de çocuklarımız için oyun alanı yok, kadınlarımızın akşamları çıkıp oturabileceği rahat alanlar yok. Kanalizasyon, ışıklandırma, çöp hepsi sıkıntılı. Biz koltuğa oturup sadece mühür basan muhtarlar olmayacağız. Gerçekten bir şeyleri değiştirmek için aday olduk.

Yadigar Şahin: 40 yaşındayım, evliyim ve bir oğlum var. 14 yaşından beri sınıf mücadelesinin içindeyim. Biliyorsunuz ki Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitsizliği her düzeyde görünür durumda. Biz de öncelikle muhtarlıkları alarak mücadelemize yeni bir boyut kazandırmak ve bu sayede tüm kadınlara dokunmak istedik. İnsanlara amacımızın, kadın meclislerinin ne olduğunu anlattığımızda çok güzel tepkiler alıyoruz. Mecliste yüzde 17,45, belediyelerde yüzde 2,98, muhtarlıkta ise yüzde 1,3 kadın temsil oranı var. Buralardaki eşitsizliği ortadan kaldıracağız.

Bilgehan Yavuz: Kiminle konuşsak genel olarak aynı söylemle karşılaşıyoruz. “Kadınlar baş tacımız, her yerde olmalılar” deniyor, ama iş ciddiye bindiği zaman var olan adaylarımız bile geri çekiliyor. Elimizden geldiğince örgütlü mücadelede bulunmak, her zaman sesimizin daha gür çıkmasını sağlıyor.

Hepiniz hem çalışmış, hem de ailelerinize bakmışsınız. Biz İDP olarak, ev içi emeğin toplumsallaştırılmasını savunuyoruz. Bu aslında şu demek; toplu yemekhanelerin, çamaşırhanelerin vs. kurulması ve bu tür ev işlerinin toplumsal olarak mahallelerde yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu kapsamda, her mahalleye kadın sığınma evinin kurulmasını da ayrıca savunuyoruz. Sizin bu tür bir çalışmanız olacak mı?

Yola çıkmamızın en büyük faktörlerinden biri bu. Mahallelerde çocuklar için kreş açılması önceliğimiz. Mahalle meclisleri kurmayı hedefliyoruz. Bu meclisler aracılığıyla toplumsal sorunlara eğilmeyi düşünüyoruz. Ancak muhtarlık olarak bir bütçemiz yok, yerel meclisler aracılığıyla belediyelere baskı kuracağız. Aynı zamanda, benzer hedefler doğrultusunda işyerlerinde de kadın komiteleri kurmaya başladık. Hiçbir fabrikada kadın temsilci yok. Bunu da kıracağız.

Türkiye’de kadın mücadelesi son yıllarda toplumsal muhalefetin öncüsü konumuna yükseldi. Özellikle, kadın cinayetleri ve şiddet vakalarına gösterilen kolektif tepki kamuoyu oluşmasına vesile oldu. Konuştuğumuz gibi sığınma evlerinin sayısı çok az. Var olanlarda da güvenlik tedbiri yok. Siz yerellerde bu tip vakalarla karşılaştığınızda dayanışmayı nasıl örüyorsunuz?

İstanbul Sözleşmesi’ne göre şiddet gören bir kadına karşı devletin sorumluluğu var. Ancak, özellikle karakola gidildiğinde, barıştırmaya çalışıyorlar. Biz şu anda da bu tür durumlara müdahil oluyoruz. Gerektiği durumlarda bizzat karakola giderek baskı oluşturuyoruz. Kolluk kuvvetlerinden başlayarak, yasaların uygulanması için her kademede birbirimize destek oluyoruz. Muhtar olduktan sonra, bu tür durumlara daha sistemli, daha örgütlü bir şekilde müdahale edeceğiz. Kadınlar genelde yaşadıklarını dışarıya yansıtmıyorlar. Dolayısıyla, bu tür durumlarda yüz yüze temas çok önemli. Örneğin en son gittiğimiz bir evde amcası tarafından tacize uğrayan bir çocukla karşılaştık. Kesinlikle aileyle paylaşılmıyor ve taciz mağduru çocuk İstanbul’a yollanıyor. Özellikle bu dönemde çocuk istismarı çok yoğun bir şekilde gündemde olduğu için biz de mahallelerde çocuklar için güvenli kreşler oluşturmayı hedefledik.

Mücadelenizi destekliyor ve başarılar diliyoruz.

Yorumlar kapalıdır.