Rejimin ömrü kısalıyor

Hükümet için vakit daralıyor. Mevcut anketler çerçevesinde, olası bir seçimde ne AKP iktidar olabiliyor ne de Erdoğan Cumhurbaşkanı seçilebiliyor. Bu yüzden zaman kazanmaya çalışıyorlar, seçimlerin “normal” zamanda, yani 2023’te yapılacağını söylüyorlar. Ama aslında Erdoğan’ın yeniden Cumhurbaşkanı adayı olabilmesi için bir erken seçime ihtiyacı var. Bu nedenle de bazı hazırlıklar yapıyorlar.

Bunların başında da seçim yasasını AKP ve MHP lehine değiştirme çalışmaları geliyor. Henüz aralarında anlaşabilmiş değiller, ama bu işi bu yıl sonuna kadar ya da en geç 2022 başında halletmek istiyorlar. Zira yeni bir seçim yasası yürürlüğe girerse, seçimler ancak bir yıl sonra yapılabiliyor. Yani olası bir “erken” seçimi 2023 başlarında düşünebilirler.

Başka girişimleri de var. Mesela, Oğuzhan Asiltürk aracılığıyla Saadet Partisi’ni Cumhur İttifakı’na çekmek veya onu bölerek bir kısım oylarını kazanmak çabasındalar.

Ama gözleri esas olarak Kürt oylarında. HDP’yi -bunca suçlama ve baskıdan sonra- elbette kendi ittifaklarına açıktan davet edemiyorlar. Ama sanki “barış sürecini” tekrardan başlatabileceklerine dair sinyaller vererek Kürtlerin arasında kafa karışıklığı yaratmaya yelteniyorlar. Erdoğan’ın Diyarbakır seferinin amacı esasen buydu. İçişleri Bakanı Soylu’nun bayramın ilk gününde Şırnak’a gitmesinin amacı da aynıydı. Zalimler mazlumların desteğini arıyor.

Erdoğan kendi partililerine “sahada olun” emri verdi, ama milletvekillerinin işçinin, emekçinin, çiftçinin, esnafın yüzüne bakacak halleri pek yok. O yüzden de Erdoğan’ın şapkasından yeni tavşanlar çıkarmasını bekliyorlar.

Müjdeler!!!

Erdoğan da “müjdeler” veriyor: “Afganistan’da Kabil havaalanını biz işleteceğiz; Kıbrıs’ta başkanlık külliyesi kuracağız; Maraş’ı yeniden inşa edeceğiz…” vd. İnşaat holdingleri buna pek memnun olmuşlardır elbette, yağlı işler bunlar. Peki, bütün bunların masrafını kendi cebinden ödeyecek olan yoksul emekçi halk ne diyecek bunlara?

Dahası var. Bir “müjde”yi de Şırnak’ta Soylu verdi: “Buradan yürüyerek Irak’a gideceğimiz, Suriye’ye gideceğimiz günler uzak değil” dedi. Nasıl olacak bu? Kuzey Irak’ın ve Kuzey Suriye’nin Türkiye’ye gönüllü olarak katılmasıyla mı, yoksa bu bölgelerin Türkiye tarafından işgali yoluyla mı? Irak ve Suriye hükümetlerinin kendi toprak parçalarını Türkiye’ye devretmeleri düşünülemeyeceğine göre, geriye ikinci şık kalıyor. Yani, “vatan, millet adına” işgalci olup seçim zaferi mi kazanılmak isteniyor? Ama “alavere, dalavere, nefer Mehmet nöbete” politikasının ne gerçekçiliği var, ne de halkın çoğunluğunca onaylanma imkânı.

Engeller

Cumhur İttifakı yalanlarla ve boş vaatlerle halkın gözünü boyamaya çalışmanın yanı sıra, ülkeyi içeride ve dışarıda felakete sürükleyen maceracı politikalarla yeni bir seçim zaferi hazırlamaya yelteniyor. Ama önünde bazı engeller var.

Bunların en önemlilerinden biri, Sedat Peker’in patlattığı mafya ilişkileri, rüşvetler, çoklu maaşlar, lüks yaşamlar vb. skandalların bizzat AKP’nin içinde de hoşnutsuzluk yaratıyor olması. Bu hoşnutsuzluğun zaten yoksulluk sınırı altında yaşayan geniş seçmen kitlesine de yayılması, iktidar kurmaylarının önemli endişesi. Ama Sedat Peker’in Soylu üzerinden Tek Adam yönetimine indirdiği en büyük darbenin, yüzlerce insandan oluşan sokak çetesini rejimin desteğinden geri çekmesi olduğu söyleniyor. Böylece, “bunlar kaybetseler de iktidarı bırakmazlar” efsanesi belki de son buluyor.

Ama Cumhur İttifakı’nın önündeki en büyük engel, bunca yıllık sömürü ve baskının sonuçlarını görmeye, dersler çıkarmaya başlayan işçi ve emekçi yığınların mücadelesi. Bizim gazetemiz Nisan da dahil olmak üzere, emekten yana tüm yayın organlarında ve sosyal mecralarda, işçi hareketinin nasıl canlanmakta olduğu izlenebiliyor. Patronların işten çıkarma girişimlerine karşı direnişler gerçekleşiyor. Kamu emekçileri, öğrenciler, kadınlar, toplumun diğer ezilen kesimleri seslerini daha güçlü olarak duyuruyor. Bu uyanışı devrimci tarzda örgütleyebilirsek, “Silkele emekçi, düşecekler” sloganının güncel hale geleceği günlere daha hızlı yaklaşabileceğiz.

Yorumlar kapalıdır.