Emeklinin düşmanı sermayenin iktidarıdır

Ülkemizde çalışma koşulları uzun senelerdir zor ve bunun yanında ekonomik koşullar da çok zor. Emeğinizi ve karşılığında aldığınız ücreti kıyasladığınızda hayal kırıklığına uğramanız her zaman mümkün.

Asgari ücretin 2.825 TL gibi bir rakam olduğu ülkede pandemi koşullarıyla birlikte birçok gıda maddesine, maaşlara gelenden çok daha yüksek zamlar yapılmakta. Asgari ücretlinin aldığı ücretle geçinemediği bir ortamda bir de emekliyseniz ve maaşınız asgari ücretin de altında ise hayatınızı idame ettirmeniz daha da güç bir duruma geliyor.

Son emekli zammı enflasyonun altında, yüzde 8,45 olarak açıklandı. Zam açıklandıktan birkaç gün sonra elektriğe yüzde 15, doğalgaza yüzde 12 zam yapıldı. Bundan 2-3 yıl önce emekli maaşı asgari ücretten daha yüksekti. Şu anda emekli maaşı, asgari ücretin bir hayli altında. Emekliye zam yapmaya geldiğinde elleri titreyen iktidar, Cumhurbaşkanı’na külliye yapmaya geldiğinde gayet cömert. Yazlık saraylar, kışlık saraylar, özel kumlar getirilerek döşettikleri bahçeler, özel ağaçlar… Konuşmaya geldiğinde “Bir hırka, bir lokma ile geçinen peygamberin ümmetiyiz” diyorlar ama yaşadıkları hayat, kralları, tiranları kıskandıracak durumda. Kendi külliyeleri yetmezmiş gibi şimdi de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde meclis binası, külliye ve millet bahçesi yapma müjdesi verdiler.

Pazar alışverişine gittiğinizde pazar filesi doldurmanın mümkün olmadığı bir ortamda halkın kaynaklarını hoyratça harcıyorlar. Bayram süresince köprülerden ücretsiz geçiş sağlayacağız dediklerinde, bütün köprü ve yollar kastediliyor sanmıştık. Meğer Erdoğan’ın yaptığı köprüler ve yollar paralı, Erdoğan’ın yaptırmadığı köprüler parasızmış. Yani size yol, köprü yaptık diyenler aslında yol ve köprüyü zenginler daha zengin olsun ve “beşli çete” daha fazla semirsin diye yapmışlar. Emeklinin insanca yaşam hakkını sağlayamayan iktidar, kendi harcamalarına gelince bol keseden harcıyor ve hesap soracak herhangi bir merci de yok.

Emekli için, kira, elektrik, su, doğalgaz, internet ve telefon faturaları ödendiğinde maaş bitti demektir. Gıda ve kişisel ihtiyaçlara maaşın yetme ihtimali yok. Çok şatafatlı bir hayat talep etmiyoruz, külliyedeki başkan gibi. Mütevazı, çorbamız kaynasın, ihtiyaçlarımız karşılanabilsin yeter diye düşünüyoruz, ama verdikleri maaşla bunların mümkün olma ihtimali yok. Emekli ek iş bulabilir de çalışırsa hayatını devam ettirebilme imkânı olabilir ama çalışma imkânı yoksa ve çalışacak kadar gücü yoksa, derin yoksulluk içerisinde bir yaşam sürdürmek zorunda. Oysa, geçmediğimiz köprüler ve yollar, binmediğimiz uçaklar için bizim gelirimizden kesilen vergiler kesilmeyip, bize maaş olarak iade edilse, sorunun bir kısmı çözülmüş olacak. İktidar, müteahhitlerin ve o çok sevdiği beşli çetenin, yani Cengiz, Makyol, Limak, Kolin ve Kalyon’un emrinde. Yani kısacası iktidar işçinin iktidarı değil, sermayenin iktidarı. İşçinin iktidarında sermaye sınıfına yer olmayacak. İnsanca bir yaşam elde edebileceğimiz bir dünya dileğiyle…

Yorumlar kapalıdır.