Korku rejimi, birleşik bir mücadele ile yıkılacak

Bilindiği üzere, kamu emekçileri ile ilgili olarak imzalanan 6. Dönem Toplu Sözleşme (!) metnine göre zam oranları 2022 yılı için yüzde 5+7, 2023 yılı için ise yüzde 8+6 olarak belirlenmiş; enflasyonun bu oranların üzerinde çıkması durumunda ise her dönem enflasyon farkı verilmesi karar altına alınmıştı. 2021 enflasyonunun bu rakamların üzerinde çıkacağının anlaşılması ve de aralık ayında yaşanan kur şokunun etkisiyle de ortaya çıkan fahiş zamlar, yapılan toplu sözleşmenin bir kez daha gözden geçirilmesini gerektirdi. Özellikle de asgari ücrete yapılan yüzde 50 oranındaki artış ile birlikte gözler 3 Ocak’ta açıklanacak aralık ayı enflasyon oranına çevrilmişti.

TÜİK’ten masallar

TÜİK’in enflasyon hesaplamaları ile ilgili şaibeli rakamlar açıkladığı uzun süredir kamuoyunun gündeminde. Bu nedenle kamu emekçilerinin büyük bir kısmında, açıklanacak enflasyon oranının gerçek enflasyonu yansıtmayacağı, bu yüzden en azından asgari ücrete yapılan oranda bir zam yapılması gerektiği beklentisi oluşmaya başlamıştı. Yükselen beklenti, kamu emekçilerini toplu sözleşme masasında temsil eden (!) yandaş sendika Memur-Sen başkanının bile asgari ücret oranında zam talebini dillendirmesine neden oldu.

Aralık ayı enflasyon oranının açıklandığı gün olan 3 Ocak 2022 tarihinde toplanan kabine, altı milyon kamu emekçisinin ve emeklisinin maaşlarında 2022 yılı Ocak ayından itibaren yapılacak artış oranını açıklandı. Buna göre maaşların 2021 yılı son altı ayı enflasyon farkı ile birlikte, toplu sözleşme döneminde belirlenen yüzde 5 oranının yüzde 7,5’e çıkarılması suretiyle yüzde 30,9 artış yapılması kararının alındığı ilan edildi.

İşyerlerinde yükselen tepki

Yukarıda belirttiğimiz gibi TÜİK’in gerçek enflasyon rakamlarını çarpıtarak düşük oranlar açıklanacağının bilinmesi ve asgari ücretin yüzde 50 oranında artırılması ile birlikte kamu emekçilerinin maaşlarının asgari ücrete yaklaşmış olması, 3 Ocak 2022 tarihinden önce işyerlerinde tepkilerin yükselmesine neden oldu. Sağlık alanında sadece doktorlara yapılmak istenen zam açıklaması üzerine hemen hemen tüm sağlık emekçilerinin katıldığı eylemler ve grevler bu tepkinin en görünen haliydi. KESK’in özellikle kur artışı sonrasında yağmur gibi gelen zamlara yönelik yaptığı “Geçinemiyoruz” temalı mitingleri de önemli bir başka protesto eylemi oldu.

Memur-Sen ve Kamu-Sen gibi sarı sendikalar üyelerinin tepkisini azaltmak için basın açıklamaları yaptı, Eğitim-İş sendikası ise oldukça az katılımlı bir günlük iş bırakma eylemi gerçekleştirdi.

Korkuya karşı birleşik bir mücadele

Yapılan zammın düşüklüğü ve 2022’nin daha ilk saatlerinden itibaren elektriğe, doğalgaza, benzine vb. pek çok ürüne yapılan fahiş zamlar, kamu emekçilerinin tepkisinin daha da yükselmesine neden oldu. Ancak işyerlerinde yaşanan büyük kaynama maalesef eylemlere yansıyamadı. Hem KESK’in mitingleri hem de diğer yandaş sendikaların eylemleri ses getirebilecek bir niceliğe ulaşamadı. Zira her ne kadar kamu emekçileri arasında hükümete ve de hükümetin ekonomi politikalarına karşı yükselen bir tepki oluşsa da kamu emekçilerinin üzerine çökertilen KHK’lerle işten atılma korkusu hâlâ etkili. Kendi aralarında hükümete yönelik ağır eleştiriler yöneltilse de, iş eyleme geçme olunca Tek Adam rejiminin hukuksuz uygulamaları kamu emekçilerini geri çekmekte.

Yaşananlar bize gösteriyor ki, halihazırda tepki ile korku arasındaki dengede korku tarafı ağır basıyor. Ancak bu böyle gitmeyecek ve de gitmemeli. Korkuyu yenmenin en önemli yolu, kamu emekçilerinin tepkilerini birleşik bir mücadele hattı kurarak eyleme geçirmektir. Bu görev de tüm ilerici, öncü, sınıf mücadelesinden yana kamu emekçilerinin ve onların sendikalarının üzerindedir.

Yorumlar kapalıdır.