Amazon’da buz kırıldı, peki yol açılacak mı?

Çokuluslu bir Amerikan teknoloji ve e-ticaret şirketi olan Amazon’un New York, Staten Island, JFK8 deposunda işçiler Amazon Emek Sendikası’nda (ALU) birleşerek toplu sözleşme yapma haklarını kazandılar. Bu, ABD tarihinde Amazon’da başarıyla sonuçlanan ilk sendikalaşma deneyimi.

1 Nisan 2022’de JFK8 deposundan 2500 işçi, sendikalaşma lehine oy kullanarak 500 oyluk bir farkla işyerine sendikayı sokma hakkını kazandılar. Bu sırada Amazon’un kurucusu ve CEO’su olan Jeff Bezos ile Yönetim Kurulu, daha önceki sendikalaşma oylamalarında olduğu gibi, bir kere daha sendikayı durdurmak ve işyerine sokmamak için milyon dolarlar harcadı.

Amazon Emek Sendikası’nın 8 acil talebi var:

1) İşçi sağlığı ve iş güvenliği: Amazon, işyerinde yaralanan çalışanlara günün geri kalanında derhal ücretli izin vermelidir.

2) Ücret: Amazon, %7,5’lik bir ücret zammı yapmalıdır.

3) Prim: Ekstra mesai için saatlik 1,75 dolar zam.

4) Fazla mesai: Amazon, yarı zamanlı çalışanlar için fazla mesai sınırını sonlandırmalıdır.

5) Çalışma koşulları: Amazon, 20 dakikalık molaları tekrar getirmelidir.

6) Ulaşım: Amazon, St. George Feribot terminali ile Matrix Park arasında bir servis sağlamalıdır.

7) Kesinti: İşçiler işe 7 dakika geç kalıyorsa, Amazon ücretlerde 1 saatlik değil 7 dakikalık kesinti yapmalıdır.

8) Sendikal hakka saygı: Amazon, ALU temsilcilerinin, şirketin sendika karşıtı “eğitimlerinde” söz almasına izin vermelidir.

Birkaç öncü işçinin, dünyanın en zengin ikinci insanına, ABD’nin en fazla işçi çalıştıran ikinci şirketine (1,5 milyon) ve yine dünyanın en büyük üçüncü şirketine karşı kazandığı bu zafer, hiç şüphe yok ki, sadece ABD’de değil ancak küresel çapta sınıflar mücadelesinde elde edilmiş müthiş bir mevzi olma özelliğini taşıyor. JFK8 deposu işçilerinin elde ettiği başarının tarihsel ve politik değeri ile anlamı konusunda herhangi bir soru işareti olmamalı.

Ancak Amazon ve Jeff Bezos henüz yenilmiş değiller. JFK8 buzu kırdı, ancak yol henüz açılmış değil. Unutmamakta fayda var, JFK8’den önce birçok depoda yapılan benzer sendikal seçimlerin hepsinden şirket zaferle çıktı. Dahası ALU, JFK8 zaferinden sonra yine Staten Island’da bulunan LDJ5 deposundaki seçimleri kaybetti (bu depoda 1600 işçi çalışıyordu ve işçilerin 618’i sendikaya hayır oyu kullanırken, yalnızca 380’i sendikaya evet oyu verdi).

Sendikaların Amazon’da art arda yenilgiler yaşamış ve yaşıyor olmalarının belli başlı birtakım nedenleri var:

1) Oylamalarda işçilerin çoğu seçimlere dahil olmuyorlar ve olmamışlar; demek ki ya korkuyorlar ya da henüz politize değiller. Ancak kesin olan şu ki, işçiler sendikaların argümanlarına ikna olmuyorlar (bunun nedeni, çoğu durumda sendikaların işçilerin gündemlerine ve ihtiyaçlarına yönelik cevap üretememesi oluyor; ALU’nun JFK8 zaferinin başlıca sebebi, öne sürdüğü taleplerdi).

2) Amazon, oylamalardan önce milyon dolarlar ödedikleri “uzmanları” depolara gönderip işçilere konferanslar veriyor ve sendikaların neden kötü olduğunu, Amerikan karşıtı olduklarını, işçilerin şirketle diyaloglarında bir aracıya ihtiyaçları olmadıklarını vs. anlatıyor.

3) ALU’dan önce büyük konfederasyonlara bağlı veya orta ölçekli bağımsız sendikalar Amazon’da başarısız olmuştu; bu da genel olarak bürokrasiye, bürokratlara ve hatta sendikalara dönük bir güvensizliğin işaretiydi.

4) ABD’de 1960’lardan beri sendikalar politik olarak Demokrat Parti’nin arka bahçesi ve aslında bir uzantısı oldukları için, bu partinin temsil ettiği Wall Street oligarşisine, Clinton ailesine, Obama-Biden iktidarlarına dönük nefret, sendikalara dönük nefrete kolayca dönüşebiliyor. Bütün bunlar şu anlama geliyor: Amazon işçilerinin sendikalaşma mücadelesi, aynı zamanda ABD sendikalarının muhafazakâr emek bürokrasisinden kurtulma ve devlet ile Demokrat Parti karşısında politik bağımsızlıklarını kazanma mücadelesidir. Deneyimlerin de gösterdiği üzere, bu iki görevi (işçilerin sendikalaşması ile sendikaların bağımsızlıklarını kazanıp işçi demokrasisi rejimi altında yönetilmeleri) birleştirmeyen bir sendikal mücadele programının, Amazon işçilerinden güvenoyu alması mümkün görünmüyor.

Fotoğraf: Andrea Renault/AFP/Getty Images

Yorumlar kapalıdır.