Kartonsan işçileri insan onuruna yaraşır bir ücret ve yaşam için grevde
Türk-İş’e bağlı Selüloz-İş Sendikası’nın örgütlü olduğu, İzmit’te yer alan Kartonsan fabrikası işçileri 22 Aralık’tan bu yana grevdeler. 170 işçinin çalıştığı fabrikada 6 aydır devam eden toplu iş sözleşmesi sürecinde patronun emekçilerin taleplerini kabul etmemesi üzerine işçiler üretimden gelen gücünü kullanmaya gitti. İşçi Demokrasisi Partisi de grevlerinin üçüncü gününde Kartonsan işçilerinin ve sendikaları Selüloz-İş’in haklı mücadelesiyle dayanışmak için grev alanındaydı.
“Bu defa bıçak kemiğe dayandı”
Geçtiğimiz Temmuz ayında asgari ücrete yapılan ara zammın ardından 170 arkadaşlarından 115’inin ücretinin asgari ücretin altında kaldığını belirten işçiler, o dönemde 4 gün üretimi durdurarak yüzde 60 ek zam alabildiklerini aktardılar. 12 yıldır fabrikada çalışan bir işçi şöyle devam etti: “Eğer o zammı alamasaydık bu ekonomik kriz ortamında ayakta kalma şansımız olmazdı. Ama tabii o zam dahi 2 ay içerisinde eridi gitti. Enflasyon karşısında alım gücümüz kalmıyor ki.”
15 yıldır Kartonsan’da çalışan bir başka işçi arkadaşımız devam etti: “Aslında her toplu sözleşme sürecimiz hararetli geçiyordu. Neredeyse hepsinde greve gittik, gidiyoruz noktasına ulaşıyorduk. Ama bugüne kadar hepsinde son anda anlaşmaya vardık. Ancak bugün durum farklı. Hepimizde bıçak kemiğe dayandı. Asgari ücret zammıyla birlikte büyük bir kısmımızın ücreti asgari ücret bandında ya da onun biraz yukarısında kaldı. O nedenle gemileri yaktık diyerek bu defa greve gittik.”
Grevci Kartonsan işçileriyle ekonomik kriz, asgari ücret ve işçi sınıfının durumu üzerine sohbetimize devam ederken 17 yıldır fabrikada çalışan bir işçi arkadaşımız yanımıza yaklaştı: “Bakın şimdi asgari ücreti 8.506 TL olarak açıkladılar. Neye yarar ki? Ocak ayında her şeye zam gelecek zaten. Şubat dedin mi de aldığın zammın hiçbir değeri kalmayacak. Zaten şimdiden bütün ürünlere zam yapmaya başladılar bile. Ocakta bir anda yüklenmesinler diye önden fiyat düzenliyorlar. Mevzuu sadece elimize geçen ücret olmaktan çıktı. Sen bugün bize 15.000 TL de versen şu enflasyonda o da bir şeye yaramayacak, eriyip gidecek. Bir de bizim için önemli meselelerden bir tanesi vergi dilimi konusu. Yıl sonu geldi mi elimize geçen para epey azalıyor. Ocak ile Aralık maaşlarımız arasında 1000 TL civarında fark oluşuyor.”
“Konu yalnızca ücret de değil. Bizim de bir onurumuz var.”
Pandemi süresince dahi birçok sektör çalışmazken kendilerinin servislerle fabrikaya getirilip gerekli önlemler alınmayarak çalıştırıldıklarını belirtti işçiler. Kronik hastalığı olan arkadaşlarının yerine fazla mesaiye zorlandıklarını dile getirdiler: “Patron sürekli bizim üzerimizden kârına kâr katıyor. Ama konu bize zam yapmaya, hakkımızı vermeye geldi mi yok.”
Ama meseleleri yalnızca ücret değil. Sözü başka bir işçi arkadaşımıza bırakıyoruz: “Siz bir de içerideki koşulları, bize yapılan muameleyi görün. Sanki bu fabrikayı biz var etmiyoruz, bizim sayemizde ayakta kalmıyor burası. Çalışıyorsun, üretiyorsun, sürekli mesaiye kalıyorsun, evinde eşinden, çocuğundan fazla yöneticini patronunu görüyorsun. Ama bir selam vermekten dahi acizler. İnsan muamelesi yapmıyorlar sana. Geliyor, yarım saat başında duruyor, bir selam bile vermiyor. İnsanın onuruna dokunuyor. Yani konu yalnızca ücret de değil bizim için. Bizim de bir onurumuz var.”
“Bekaert’i görünce tamam dedim. Biz de geliyoruz.”
Kartonsan’a ziyarete gitmeden önce 15 dakikalık mesafedeki metal işçisi arkadaşlarının yanındaydık. Lastik telinin milli güvenlik meselesi haline getirilerek grevlerinin iktidar tarafından yasaklandığı ama iradelerine ve birliklerine sahip çıkan, grev yasağını hükümsüz kılan Birleşik Metal-İş Sendikası üyesi Bekaert işçilerini ziyaret etmiştik. Zaten iki fabrika işçileri de birbirlerinin grevlerini ziyaret edip mücadelelerinin ortak olduğunu belirtmişlerdi. Biz yine de Bekaert işçilerinin selamlarını Kartonsan işçilerine yeniden ilettik. Hemen bir işçi arkadaşımız devreye girdi: “Düşünebiliyor musunuz lastik teli milli güvenlik meselesiymiş. Neyin milli güvenliği bu? Bizim çocuklarımızın güvenliği ne olacak? Ya da karınları nasıl doyacak, bir sağlık sorunuyla karşılaşsak nasıl karşılayacağız bunu? Böyle milli güvenlik mi olur? Bizler burada hakkımız olanı istiyoruz. Ama grev yasağına rağmen hakkına sahip çıkan Bekaert beni çok etkiledi. Bekart’i görünce tamam dedim. Biz de geliyoruz. Bizim grevimizi de yasaklamaya kalksalar fire vermeden biz de çıkardık greve.”
Her bir işçinin sözünde ayrı ayrı karşılık bulan kararlılık ve direnç tüm grev alanına yansımıştı. Grevdeki işçilerin hepsi büyük bir coşkuyla ailelerini de alarak grev alanına gelmişti.
Selüloz-İş Kocaeli Şube Başkanı Murat Yürük ve sendika işçi temsilcileri ise grevlerinin önemini şu sözlerle dile getirdi: “Bizim inancımız tam, bize dayatmaya çalıştıkları kabul etmiyoruz. Sefalet içinde yaşamaya zorlamaya çalışıyorlar bizi. Bekaert ile beraber gerek Kocaeli için gerek tüm Türkiye için bir yola koyulduk. İnşallah işçi sınıfı için bir ateş olur bunlar. Bu düzen böyle gitmez. Birilerinin buna dur demesi lazım.”
Diğer yandan, resmi ifadeleriyle “Türkiye’nin lider ve Avrupa’nın önde gelen” kuşeli karton üreticisi olan Kartonsan’ın son 9 ayda bir önceki döneme göre yüzde 268 artışla 666 milyon TL kâr ettiği belirtiliyor. Yürük, bu kârın işçiye yansımadığını, oysa istedikleri ücret zammını almaları durumunda bunun kârın yüzde 1’ine bile denk gelmeyeceğini ifade ediyor. Yeri gelmişken, Türkiye’nin alanında lider üreticisi olan bu şirketin 21 yıllık kıdemli işçisinin temmuzda aldığı %60 zam sonrası ücretinin ancak 9100 TL’ye ulaştığını belirtmiş olalım. İşçiler insanca yaşayacak bir ücret için grevlerini bir kazanım elde edinceye kadar ısrarla sürdüreceklerini belirtiyor.
Yorumlar kapalıdır.