İğne, çuvaldız ve sol
Kitleler gerçeği varken sahtesine oy verirler mi? Ya da sen kendini iktidar alternatifi olarak öne çıkartmayıp başkasını işaret edersen, kitleler sana rağmen sana oy verebilir mi?
2002 yılından bu yana ilk defa AKP’nin Türkiye genelinde seçimleri ikinci tamamladığı süreç, nedenleri ve sonuçlarıyla birçok başlığın tartışılmasını, takip edilmesini de beraberinde getirmek durumunda.
Bizce yukarıdaki sorular da Türkiye sosyalist hareketinin ivedilikle gündemine alması gereken tartışma başlıklarından bazıları.
2023 genel seçimlerinin öncesinden başlayarak bu sayfalarda sıkça yazdık ve 2024 yerel seçimlerine gidilen süreçte de çağrımızı yinelemeyi sürdürdük: Türkiye’de ekonomik çöküşe ve Tek Adam rejimine karşı sosyalistlerin kendi “dükkanlarını” da sandığı da aşacak bir şekilde, kitlelerin acil talepleri etrafından bir Emek İttifakı inşa etmesinin zorunluluğunu.
Meselemiz “biz söylemiştik” deyip ruhumuzu kurtarmak değil. Ya da birilerinin yaptığı gibi iğneyi Lenin’e, çuvaldızı başkasına batırmak hiç değil. Seçim sonuçlarını ülkedeki ekonomik enkazın tayin ettiği bir durumda dahi sosyalist hareketin sandıkta da sokakta da bir alternatif inşa edemiyor oluşundan çıkışın mümkünatını tartışmak meselemiz.
Kitleler sandıkta oldukça sınıfsal bir tepki verirken, bu tepkinin ehven-i şer politikalarla “kazanabilecek” adaylara yönlendirilmesiyle meselemiz. Sosyalistlerden daha fazla işçi sınıfının taleplerini dile getiren Yeniden Refah gibi partilerin seçimleri üçüncü parti tamamlamasında meselemiz. Ya da bizler toplumsal kutuplaşmayı sınıf ekseninde buluşturmakla yükümlüyken, Zafer Partisi’nin bu kutuplaşmayı mülteci düşmanlığında buluşturup oylarını konsolide etmesinde. Tek Adam rejiminden ve ekonomik krizden kopuş umutlarının çarpıtılarak CHP’nin dahi kendisine biçmeyeceği rollerin sosyalistlerce CHP’ye biçilmesinde meselemiz.
Evet, son kertede Türkiye emekçi halkları AKP’yi cezalandırdı. Düzen partilerinden bağımsız, kitlelerin taleplerini baz alan birleşik bir mücadele ittifakının olmadığı tabloda bu cezalandırmadan CHP birinci parti olarak faydalandı. Ve sosyalist hareket, seçim sonuçları değerlendirildiğinde seçimin kaybedenleri arasında yer aldı.
31 Mart 2024’ün açıkça gösterdiği birkaç nokta var. Kitleler ekonomik enkaz karşısında fazlasıyla ezilmiş durumda. Kitleler toplumsal kutuplaşma ortamından bir çıkış arıyor ve daha radikal ya da popülist söylemler kullanan partilere, düzen partisi olsalar dahi yönelebiliyor. Ve bir yerel seçimle ne ekonomik kriz son bulacak ne rejim değişecek ne de toplumsal kutuplaşma ortadan kaybolacak. Kitleler bunun da bilincinde.
Tam da bu nedenlerle sosyalist hareketin kitleleri CHP’ye yedekler pozisyondan, oyun kurucu bir pozisyona nasıl geçebileceğini açıklıkla tartışması Türkiye’nin geleceğinin inşasında belirleyici bir role sahip. Vakit, iğneyi programa batırma vakti. Ve emekçilerin, kadınların, gençlerin, Kürt halkının ve tüm ezilenlerin bu çıkış arayışlarına birleşik bir cevap üretebilme vakti.
Yorumlar kapalıdır.