Kadın cinayetlerinin faili de sorumlusu da yanı başımızda

2024 yılının başından beri neredeyse her gün bir kadın öldürüldü. Neredeyse bir o kadar da şüpheli kadın ölümü var. Bu “şüpheli” kadın ölümlerinin arkasında da erkek şiddeti var. Failleri uzaklarda aramaya gerek yok çünkü çoğu kadın cinayetinde failler tanıdık oluyor; hane içindeki erkekler, boşanma aşamasındaki kocalar, eski kocalar, partnerler…

26 Şubat’ta, boşandığı erkek tarafından katledilen Sevilay Karlı’nın fail için uzaklaştırma kararı çıkarttığı, failden ölüm tehdidi aldığı için şikâyette bulunduğu ancak şikâyetinin dikkate alınmadığı ve “kovuşturmaya yer yoktur” kararı alındığı ortaya çıktı. Yani Sevilay, göz göre öldürüldü.

Geçen yıl Karabük’te katledilen Gabonlu Dina’nın ölümü hâlâ aydınlatılmadı. Karabük’te özellikle göçmen siyah kadınların ırkçılıkla beraber tacize de uğradıklarını biliyoruz. Dina’nın davasını takip eden avukatların ve Dina İçin Feministler’in aktardığına göre göçmen siyah kadın öğrenciler kaçırılma tehlikesiyle karşı karşıya ve para karşılığı seks teklifi alıyorlar. Dina da şiddete ve ırkçılığa maruz kalan kadınlardan biriydi. Davada iddianame eksik ve hâlâ etkin soruşturma yürütülmüyor. Devlet ve kurumları, başka Dinaların olmaması için göçmen öğrencilerin can güvenliğini sağlamak ve şiddeti önlemek yerine ırkçılığı ve ayrımcılığı daha da pekiştiriyor. Daha yakın zamanda Karabük’te Afrikalı öğrencilerin HIV ve HPV bulaştırdıkları söylenerek nasıl hedef haline getirildiklerini gördük.

Bu yaşananlar münferit değil. Çoğu kadın cinayetinde kadının daha önce failden şiddet gördüğü, tehdit aldığı ortaya çıkıyor. Kız kardeşlerimiz göz göre göre hayattan koparıldıktan sonraysa cezasızlık politikaları uygulanıyor, katiller iyi hal ve haksız tahrik indirimleriyle ödüllendiriliyor; Gülistan Doku, Nadira Kadirova ve Aleyna Çakır cinayetlerinde olduğu gibi devlet-yargı-polis işbirliğiyle failler korunuyor. Bu nedenle devlet, kadın cinayetlerinin doğrudan sorumlusudur! “Önlenemeyen” kadın cinayetleri, Tek Adam rejiminin kadın düşmanı politikalarının sonucudur!

Kadın cinayetleri önlenebilir mi?

Evet, kadın cinayetleri önlenebilir! Tek Adam’ın kararıyla çekildiğimiz İstanbul Sözleşmesi’nin temel ilkeleri bu konuda yol gösterici: kadınların erkek şiddetinden korunması, erkek şiddetini önlemek için bütüncül politikaların ve tedbirlerin geliştirilmesi, erkek şiddetinden hayatta kalan kadınları destekleyecek mekanizmaların işletilmesi, suçların kovuşturulması ve faillerin cezalandırılması. Bu nedenle İstanbul Sözleşmesi’nin derhal tekrar imzalanması gerekiyor. Bununla birlikte 6284’ün etkin uygulanması, kadın ve trans cinayetlerinde ve erkek şiddetinde cezasızlık politikalarına son verilmesi gerekiyor.

Hem hükümet hem de yerel yönetimler, göçmenler ve translar dahil kadınları şiddetten koruyucu ve erkek şiddetini önleyici politikaları hayata geçirmekle yükümlü. Sembolik değil yeterli sayıda, nitelikli ve donanımlı sığınaklar açılmalı, sığınaktaki kadınlar sosyal, hukuki ve psikolojik olarak desteklenmeli. Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri (ŞÖNİM) artırılmalı, cinsel şiddet kriz merkezleri açılmalı.

Tekrar söyleyelim: Kadın cinayetleri münferit değil politiktir. Şüpheli kadın ölümleri politiktir. Bir kişi daha eksilmemek için erkek şiddetiyle mücadele, en önemli gündemlerimizden biri olmak zorunda.

Yorumlar kapalıdır.