Patronun eli işçinin cebinde

Türkiye’de seçimlerin birkaç ay öncesinden başlayıp seçimlerin sonrasında da artarak devam eden bir yüksek vergilendirme ve halkı borçlandırma politikasına gidildi. Sermayenin yarattığı büyük ekonomik krizin faturası işçilerin ellerinden alınanlarla kapatılmaya çalışılıyor. Temmuz ayının gelmesi ile maaşlara yapılması beklenen zam için de iktidardan olumlu bir açıklama gelmedi. Yeni ekonomi politikaları zammın olmayacağını gösteriyor. Emekliler için de zam yapılsa bile kök maaşa zam yapılarak, emeklinin eline geçen ücrette bir değişiklik olmayacağı aşikâr.

Ekonomik darboğazda yaşamaya çalışan işçiler ise insanca yaşama koşullarını elde edebilmek için birçok işyerinde ücretleri, çalışma koşulları, sendikal hakları için mücadele veriyor. Bu direnişlerin bir kısmı işçilerin kazanımları ile sonuçlanırken büyük bir kısmında işten atmalar ve mobbing ile karşılaşıldı.

Purmo, Mersen, Kristal Yağ, Çiğli Belediyesi, Sumitomo, Lezita gibi birçok fabrika ve işyerinde çalışanlar düşük ücret ve işten atmalara karşı ve sendikalaşma için direnişlerini devam ettiriyorlar.

31 Mart yerel seçimlerinden hemen önce Çiğli Belediyesinde işe başlayan 100 kadar işçi seçim sonrasında işten çıkarılmaları sonucunda direnişe başladı. Belediye, seçimden önce olduğu gibi seçimden sonra da CHP yönetiminde. İç çekişmeler ile değişen başkanların işçiler üzerinden oynadığı oyunlarda kaybedenler yine işçiler oluyor.

Sumitomo fabrikasında Toplu İş Sözleşmesi (TİS) sürecinin anlaşma ile bitmemesi sonucunda işçiler en temel hakları için greve çıktı. İnsani yaşama koşullarında ücretler ve sosyal haklar çerçevesinde oluşturdukları talepleri patron tarafından henüz kabul görmedi.

İzmir’de bulunan Lezita fabrikasında işçiler mart ayından beri direnişteler. Patronun grev kırıcı yöntemlerine ve polis şiddetine karşı işçiler geri adım atmadan eylemlerini sürdürmekte kararlılar.

Patronlar kârlarını artırmak için işçilerin elinden bütün haklarını alıyorlar. Küçülme bahanesiyle ya işçileri işten atıyor ya da mesai ücretleri vermiyorlar. Çalışma koşullarını zorlaştırarak molalara bile çıkılmaksızın üretime devam edilmesi için işçiler mobbinge maruz kalıyorlar.

Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu’nun (ITUC) raporuna göre Türkiye işçi hakları açısından en kötü 10 ülke arasında bulunuyor. Sendikalara baskı, iş cinayetleri, sendikacıların tutuklanması veya öldürülmesi gibi birçok başlıkta ele alınan raporda Bangladeş, Filipinler, Myanmar gibi ülkelerle beraber Türkiye de en kötü 10 ülke listesinde yer aldı. İSİG Meclisi’nin mayıs ayı raporuna göre ise 2024 yılının sadece ilk 5 ayında en az 738 işçi iş cinayetinde hayatını kaybetti.

İşçilerin çalışma koşullarının düzeltilmesi, ücretlere 3 ayda bir gerçek enflasyon oranında zam yapılması, işten çıkarmaların yasaklanması için ortak bir mücadele hattı örülmeli. Yaratılmış olan bu ekonomik buhranın çözümü emekçilerin sömürülmesi; ücretlerinin, haklarının tırpanlanması olamaz!

Yorumlar kapalıdır.