Enflasyon da sendikal seferberlikler de artıyor!
Enflasyon sadece günümüzün sorunu değil elbette. Ancak bugün enflasyon emekçiler için çekilmez boyutlara ulaştı. Vergilerin, faturaların, temel ihtiyaç malzemelerinin ücretlerindeki fahiş artışlar karşısında işçiler için tablo, eriyen maaşlar ve daha da güvencesiz çalışma koşulları haline geldi.
Enflasyon ve güvencesizlik tablosunda işçi sınıfının örgütlü kesimleri irili ufaklı seferberlikler yürütüyor. Sendikalaşma oranlarında yaşanan göreli artış da bu tablo ile oldukça ilişkili. İşçilerin “zincirlerinden başka kaybedecek bir şeylerinin olmaması” durumuna gelmeleri, dayanışmalarını ve örgütlülüklerini artırıyor. Bu durumu günümüz örneklerinin bazılarında somut olarak yaşadık.
Güncel olarak direnişte ve grevde olan çok sayıda işyeri sayabiliriz. Bunların başlıcaları CarrefourSA, Polonez, MKB ve Mersen. Bu direnişlerin genel sebebi, işçilerin sendikalaştıkları için işten atılmaları ve insani yaşam koşulları için talep edilen maaş zamları. Aslında istenen şeyler yaşamlarını idame ettirebilmekten öte bir şey değil. Ancak neredeyse tüm işyerlerinde işçiler patronların ve polisin saldırısıyla karşılık aldılar.
Carrefour direnişinde sendikalaşma, düşük ücretler için maaş zammı ve insani yaşam koşullarında çalışma öne çıkan taleplerdi. Direnişe içeride bulunan çalışanların farklı yöntemlerle destek olması, atılan işçilerin direnişi canlı tutmalarını ve dayanışma duygusunu güçlendirdi. Günün sonunda kazanan Carrefour işçileri oldu, direnişleri kazanımla sonuçlandı.
Öz Büro İş sendikasının örgütlendiği Sarar mağazalarında da TİS görüşmelerinin olumlu sonuçlanmaması sonucu grev kararı alındı. 69 mağazada çalışan 400 işçinin grevi 29 Ağustos günü başladı ve kazanımlar sağlanana kadar sürecek.
Polonez direnişi başlı başına çok kritik bir süreç. İşçilerin kararlılıkları, istekleri ve sendikanın mücadeleci işçilerden yana tavrı gibi birçok faktör bu direnişi bugünkü durumuna taşıdı. Fabrika önündeki direniş alanında işçilerle konuştuğumuzda gözlerinde gördüğümüz kararlılık ve patrona dönük öfke, bu direnişin kazanımla sonuçlanacağının bir işareti.
Sadece güvenceli çalışma koşulları için sendikalaşmak isteyen işçilerin öncülüğünü yapan 13 çalışanın işten atılması ile başlayan direniş sonrasında, arkadaşlarının işten atılmasını protesto edip sendika üyeliklerini devam ettiren 133 işçi “Kod-46” (hırsızlık ve yüz kızartıcı suç) damgasıyla işten çıkarıldı. Aslında bu, patronun kendi ipini çekmesini de sağlamış olabilir. Zira kimse için inandırıcı olmayan bu gerekçe kanunen de yanlış. İşçilerin “Ne çaldıysak söylesinler!” serzenişi de bu yüzden oldukça haklı. Bu haklılık ve kararlılık bugün Çalışma Bakanlığının konuyla doğrudan ilgilenmesine yol açtı. Polonez işçilerinin kararlı mücadelesi, Dominos’un Polonez fabrikasından ürün almayı bırakması ve Çalışma Bakanlığının işten çıkış kodunu 4 olarak düzeltmesi kazanımlarını getirdi.
Öte yandan süregiden direnişlerle dayanışma göstermek de hayati önem taşıyor. Bu dayanışma açısından Polonez örneğinde önemli bir deneyime daha şimdiden sahibiz. İşten atılan işçilerin mücadelesi için oluşturulan Polonez İşçileri Dayanışma Komitesi, işçilerin sesini farklı mecralarda da duyurmaya, onlarla dayanışmaya ve kamuoyu oluşturmaya çalışıyor. Bu gibi örneklerin artması, işçi sınıfının kazanımları açısından önemli işlevler açığa çıkaracaktır. Böylesi dayanışma örgütlenmelerinin ve ortak eylemliliklerin devamının getirilmesi gerekmektedir. Sendikalaşmanın önünün açılması, işçilerin haklarını kazanma yollarının kolaylaştırılması için mücadelelerin birleştirilmesi elzemdir.
Yorumlar kapalıdır.