Zehir politikası: metil alkol
Her yeni yıl, yeni bir başlangıç umuduyla kendimize verdiğimiz sözlerle gelir. Ancak bu sözlerin çoğu, bir önceki yıldan, hatta daha eskilerden kalmadır ve genellikle gerçekleşmez. Üstelik sonraki yıllarda bu sözlerin gerçekleşmeyeceğini bile bile, yine de onlardan vazgeçmeyiz. Türkiye’de ise durum bambaşka bir trajediyi gözler önüne seriyor: sahte içki zehirlenmeleri. Her yıl bu konuyla ilgili iyileşme sözleri veriliyor, fakat sorun bir türlü çözülmüyor; hatta iyileştirilmesi istenmiyormuş gibi giderek daha da kötüleşiyor. Rakamlar, bu trajedinin boyutlarını çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor. İstanbul’da, sadece 1 Ocak’tan bu yana sahte içki tüketimi nedeniyle 124 kişi hayatını kaybetti, 230’dan fazla kişi ise hastanelere başvurdu. Ankara’da ise 3 Mart itibarıyla 81 kişi aynı nedenle yaşamını yitirdi.
Bu zehirlenmelerin temel nedeni metil alkol. Tehlikeli bir madde olan metil alkolün kimler tarafından üretildiği ve satıldığı bilinse de, devlet ve hükümet yetkilileri bu konuda herhangi bir adım atmıyor. Daha da kötüsü, halkın yanında olması beklenen Ankara Valisi, bir basın toplantısında mağdurları neredeyse suçlayıcı bir tavır sergiledi. Peki, metil alkol nedir ve bu soruna karşı ne yapmalıyız? Gelin, meseleyi adım adım inceleyelim.
Metil alkol nedir?
Metil alkol, ya da diğer adıyla metanol, renksiz, yanıcı ve son derece zehirli bir alkol türüdür. Endüstride çözücü, antifriz ve yakıt gibi alanlarda kullanılır, ancak insan tüketimine asla uygun değildir. Vücuda alındığında, karaciğerde formaldehit ve formik asit gibi toksik bileşiklere dönüşerek sinir sistemine ve iç organlara ciddi zararlar verir. Küçük miktarlarda bile körlüğe, böbrek yetmezliğine ve merkezi sinir sistemi hasarına yol açabilir. Yüksek dozda tüketildiğinde ise koma ve ölüm kaçınılmaz hale gelir. Ancak bu toksik etki, metil alkolün saf halde ve etil alkol olmadan bulunması durumunda ortaya çıkar. Evde üretilen içkilerde böyle bir tehlike yoktur; şimdi bunun nedenini açıklayalım.
Evde üretim mi suçlu?
Sahte içki zehirlenmelerinin evde yapılan içkilerden kaynaklandığına dair yaygın bir yanılgı var. Ancak gerçek şu: Metil alkolün ölümcül seviyelere ulaşması, yalnızca endüstriyel üretimle ve bilinçli bir müdahaleyle mümkündür. Evde fermente edilen içkilerin damıtılmasıyla toksik düzeyde metil alkol oluşması imkansızdır. Örneğin, 1000 birim şarapta yaklaşık 120-150 birim etil alkol bulunurken, metil alkol miktarı yalnızca 0.2 birim civarındadır. Metil alkolün zehirli olabilmesi için saf halde ve etil alkol içermemesi gerekir. Çünkü etil alkol, karaciğer tarafından işlenirken metil alkolün metabolize edilmesini engeller ve onun vücuttan atılmasını kolaylaştırır. Dolayısıyla, bu ölümler evde üretimden değil, sahte ve denetimsiz içkilerden kaynaklanıyor.
Vergi ile cezalandırma
Peki, bu sahte içki sorunu neden büyüyor? Cevap, büyük ölçüde hükümetin vergi politikalarında yatıyor. Son yıllarda alkollü içecekler üzerindeki Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) artışları, halkı ekonomik olarak baskı altına alan bir araca dönüştü. 2010’da alkolden alınan ÖTV, toplam vergi gelirlerinin %1,33’ünü oluştururken, 2024’te bu oran %0,98’e geriledi. Ancak nominal değerlerdeki artış çarpıcı: 2023’te 68,9 milyar TL olan alkol ÖTV’si, 2024’te 104,9 milyar TL’ye yükseldi. Bu, halkın cebinden daha fazla para çıktığını gösteriyor. Hükümetin doğrudan gelir vergisi yerine dolaylı vergilere ağırlık vermesi, özellikle düşük ve orta gelirli kesimleri vuruyor. Yüksek vergiler nedeniyle yasal içkiler pahalı hale geldikçe, insanlar sahte ve tehlikeli alternatiflere yöneliyor. Bu durum, ekonomik baskının bir cezalandırma mekanizmasına dönüştüğünü açıkça ortaya koyuyor.
Ne Yapmalı?
Alkol üzerindeki fahiş vergilendirme, halk sağlığını korumaktan çok, ekonomik darboğazın faturasını emekçilere kesmenin bir yolu haline geldi. Devletin dolaylı vergilere dayalı gelir politikası, geniş kitleleri yoksullaştırırken, vatandaşların güvenli ve yasal yollarla içki tüketme hakkını da elinden alıyor. Her geçen gün hem maddi hem de manevi baskı artarken, toplum sağlığını koruyacak yapısal çözümler bir türlü önceliklendirilmiyor. Devlet ve hükümetin bu soruna kayıtsız kaldığı ortada. Peki, çözüm ne? Bu cezalandırıcı politikalara karşı hep birlikte sesimizi yükseltmeli ve yetkilileri geri adım atmaya zorlamalıyız. “Biz dikkatliyiz, bize bir şey olmaz” diye düşünebiliriz, ama gerçek şu ki durum kritik bir noktada ve hiç kimse güvende değil.
Sonuç olarak, sahte içki zehirlenmeleri Türkiye’de her yıl tekrarlanan bir trajedi olmaktan çıkmalı. Metil alkolün tehlikesi açık, evde üretimin masumiyeti ortada, vergi politikalarının yıkıcı etkisi ise inkar edilemez. Bu sorunu çözmek için bireysel dikkat yetmez; birlikte bir duruş ve köklü bir değişim şart. Aksi halde, her yeni yıl bu umutsuz döngüyü yeniden yaşamaya mahkumuz.
Yorumlar kapalıdır.