15 Mayıs: Nakba’nın 77. yılı. Soykırıma ve etnik temizlik girişimine karşı küresel seferberliği büyütelim

İsrail, 1947 ile 1948 yılları arasında gerçekleştirdiği etnik temizliği tamamlamaya çalışıyor: 370 köyü yok ederek, o dönem Filistin’de yaşayan bir buçuk milyon insanın yaklaşık 750 binini zorla yerinden etti.

15 Mayıs 1948’de yaşanan Nakba’nın (Arapça’da felaket anlamına gelir) üzerinden 77 yıl geçti. Bu yıldönümünde, çeşitli örgütler Filistin halkına destek amacıyla önümüzdeki günlerde küresel bir eylem çağrısı yapıyor. Bu eylemler, 15 Mayıs Perşembe günü tüm dünyada gerçekleştirilecek yürüyüşler ve etkinliklerle zirveye ulaşacak. İşçilerin Uluslararası Birliği – Dördüncü Enternasyonal (İUB-DE) olarak, kahramanca direnen Filistin halkının yanında olduğumuzu bir kez daha ilan ediyor; İsrail’e silah desteğine, soykırıma ve Netanyahu’nun, aşırı sağcı Donald Trump’ın desteğiyle Gazze’yi ilhak etme, Filistinlileri öldürme ve sürgün etme girişimlerine karşı bu küresel eylem gününe katılıyoruz.

Ayrıca önümüzdeki haziran ayında, Filistin’in İşgaline Karşı Küresel Koalisyon tarafından organize edilen “Gazze’ye Yürüyüş” kampanyasına dahil olacağız. Bu etkinlik şimdiden 25’ten fazla ülkeden örgütler tarafından sahiplenildi ve amacı, Mısır-Gazze sınırındaki Refah’ta gerçekleştirilecek kitlesel bir yürüyüş ile insani yardımın girişinin sağlanması talebini yükseltmek.

İşçilerin Uluslararası Birliği – Dördüncü Enternasyonal, Siyonist saldırganlığın başladığı ilk andan itibaren koşulsuz olarak Filistin halkının yanında yer aldı. Bu destek sadece politik düzeyde kalmadı; maddi yardımlar, gıda, su ve ilaç gönderimiyle de somutlaştı. Diğer örgütlerle birlikte, İspanya’daki partimiz Enternasyonalist Mücadele (LI), Gazze’nin kuzeyine 12 kez yardım ulaştırdı.

İsrail, Gazze’de açlığı bir silah olarak kullanıyor

Siyonist varlığın bir buçuk yılı aşkın süredir işlediği soykırım sonucu, çoğu kadın ve çocuk olmak üzere yaklaşık 52 bin Filistinli yaşamını yitirdi. Bu süreç, İsrail’in Gazze’ye insani yardım girişini reddetmesi ve 18 Mart’tan itibaren bombardımanları yoğunlaştırmasıyla yeni bir aşamaya girdi. 18 Mart’ta Siyonist yapı, Hamas ile Ocak ayında imzalanan kırılgan anlaşmanın ikinci aşamasına geçmeyi reddederek ateşkesi tek taraflı olarak bozdu.

2 Mart’tan bu yana Netanyahu ve aşırı sağcı müttefiklerinin suç hükümeti, Gazze’ye gıda, su, yakıt, ilaç ve diğer temel ihtiyaçların girişini engelleyen bir ablukayı sürdürüyor. İsrail, açlığı bir savaş silahı olarak kullanıyor ve Gazze halkını teslim almaya çalışıyor.

Bugün Gazze’de benzeri görülmemiş bir kriz yaşanıyor. 2 milyon nüfuslu bölgede insanlar açlıktan ölmenin eşiğinde. 65 bin çocuğun hayatı çok ciddi tehlike altında. Fırınlar 40 günden uzun süredir kapalı. Gıda dağıtımı yapan World Central Kitchen gibi insani yardım kuruluşları, erzak ve yakıt tükenmesi nedeniyle faaliyetlerini durdurdu.

Gıda eksikliğine ilaç, temiz su ve elektrik yokluğu da eklenince, Siyonist ordunun bombardımanları sonucu harabeye dönen hastane ve sağlık ocaklarının da etkisiyle, bulaşıcı hastalıklar artıyor.

İsrail, insani yardımın girişine izin vermek için yeni bir plan öneriyor. ABD ile birlikte hazırlanan bu plan, Refah’ta İsrail askeri kontrolü altındaki bölgelerde dağıtım noktalarının kurulmasını öngörüyor. Bu sürece özel güvenlik şirketleri ve insani yardım ajansları da dahil edilecek. Yardımın girişini Siyonist ordu denetleyecek. Bu planın, Trump’ın 13-16 Mayıs tarihlerinde Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne yapacağı ziyaretin ardından uygulanması hedefleniyor. Plan aynı zamanda, Gazze’nin kuzey ve merkez bölgelerindeki halkın kitlesel biçimde güneye sürülmesini de içeriyor.

Etnik temizlik yönünde yeni bir adım

Kısa süre önce Netanyahu, Gazze’ye daha geniş ve yoğun bir saldırı başlatılacağını duyurarak şu ifadeleri kullandı: “Bölgeye sadece baskın yapmak için girip çıkmayacağız. Niyetimiz bunun tam tersi.” Yani bölgede kalmak istediklerini açıkça beyan etti. Ordu komutanı Eyal Zami ise daha net konuştu: “Plan, Gazze Şeridi’nin işgali ve toprakların elde tutulmasını da içerecek; halkın korunması için güney bölgelere taşınması da plan dahilinde.” Artık niyetlerini gizlemiyorlar, gerçek hedeflerini açıkça dile getiriyorlar: Gazze’nin tamamını ele geçirmek ve halkını sürgün etmek — yani 77 yıl önce başlattıkları etnik temizliği sürdürmek.

Aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ise Netanyahu’nun planını şu sözlerle acımasızca dile getirdi: “Gazze’yi kalıcı biçimde işgal ediyoruz… ‘İşgal’ kelimesinden korkmayı bırakmanın zamanı geldi… Rehinelerin kurtarılması en önemli konu değil.”

İsrail gazetesi Haaretz, hükümete ait bir belgeye ulaştı. Belgede yer alan hedefler şunlardı: Hamas’ın askeri olarak yenilmesi, yönetimin tasfiye edilmesi, Gazze’de operasyonel kontrolün İsrail’e geçmesi ve nüfusun yerinden edilmesi. Rehinelerin serbest bırakılmasıysa belgede son sırada yer alıyor.

Trump’ın desteğiyle cesaretlenen Netanyahu için rehineler önemsiz. Asıl hedefi Gazze topraklarının tamamını işgal etmek ve Filistinlileri topraklarından ve evlerinden atarak etnik temizliği tamamlamak. Filistin direnişiyle bir anlaşmaya varmak ise gündeminde değil; çünkü bu, Netanyahu’nun hükümetinin ve siyasi kariyerinin sonu anlamına gelebilir.

Bu yeni askeri saldırı, Siyonist ordunun başarısızlığını bir kez daha gözler önüne seriyor. Bir buçuk yılı aşkın süredir devam eden saldırılara rağmen ordu hedeflerine ulaşamadı. Gazze halkı bombardıman ve kuşatmaya rağmen kahramanca direnmeye devam ediyor; ağır darbelere rağmen direniş örgütleri silahla Siyonist saldırganlığa karşı koymayı sürdürüyor.

Filistin halkına destek için küresel seferberliği büyütelim

İUB-DE olarak, Gazze’nin işgali ve etnik temizlik girişiminin durdurulması için dünya halklarının seferberliğini sürdürmesi gerektiğini vurguluyoruz. 10 Mayıs’ta Madrid’de 80 bin kişinin “Bu bir savaş değil, soykırımdır” sloganıyla yürüyerek İsrail’e silah satışının sonlandırılmasını talep etmesi bunun güçlü bir örneğiydi. Nakba’nın yıldönümünde ise, Filistin için düzenlenen küresel eylemler kapsamında dünyanın dört bir yanında gerçekleştirilecek yürüyüşlere ve etkinliklere milyonlar olarak katılalım.

Arap ve Ortadoğu’daki hükümetlere yönelik şu talepleri yükseltiyoruz: İsrail ile tüm ilişkileri kesin ve Gazze ile Batı Şeria’daki Filistin direniş örgütlerine silah ve diğer tüm kaynaklarla destek olun. Acil ateşkes sağlanmalı, İsrail ordusu Gazze, Batı Şeria, Suriye ve Lübnan’dan çekilmeli. Trump ve Netanyahu’nun etnik temizlik politikalarını ve ABD ile İsrail’in Yemen’e yönelik bombardımanlarını reddediyoruz. Gıda, ilaç, yakıt ve suyun girişini sağlamak ve elektriği yeniden tesis etmek için sınır kapıları derhal açılmalı. İsrail ve Trump’ın yardımları askerileştirip özelleştirme planını da reddediyoruz.

Filistin özgürlüğünü savunan aktivistlerin —özellikle ABD ve Almanya’da— yasa dışı şekilde tutuklanmasını ve sınır dışı edilme tehditlerini kınıyoruz. İsrail ile tüm siyasi, diplomatik, ticari, kültürel ve akademik ilişkiler kesilmelidir. Tek, laik, demokratik ve ırkçı olmayan bir Filistin için. Nehirden denize özgür Filistin!

İşçilerin Uluslararası Birliği – Dördüncü Enternasyonal

11 Mayıs 2025

Yorumlar kapalıdır.